Türkiye balda dünya ikincisi seçildi
Abone olErzurum Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Taner Bayır, Türkiye’nin bal üretiminde dünyada ikinci sırada olmasına rağmen, ülkede balın adının hala konulamadığı bildirdi.
Bayır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, arıcılığın 2003
yılından sonra Türkiye’de sektör olarak kabul edilmeye başlandığını
belirterek, öncesinde emekli imamların, öğretmenlerin ya da gariban
köylünün atasından, dedesinden kalan kovanlarla bal üretimi
yapıldığını ifade
etti.
“Bu sektör Türkiye’de hiç bir organizasyon olmadan kendi başına
gelişmiş mükemmel bir sektördür” diyen Bayır, 2003 yılında AB’nin
zorlamasıyla yetiştirici birliklerinin kurulmasına karar
verildiğini ve arıcılık sektörünün farkına o zaman varılmaya
başlandığını belirtti.
Arıcılıkta dünyada Çin’in birinci, Türkiye’nin ise ikinci sırada
yer aldığını anlatan Bayır, “Ülkemiz arı varlığı ve bal üretimi
bakımından dünyada ikinci sıradadır. Ancak bal üretimi bakımından
yıllara göre değişiklik olabiliyor. Bal üretiminde dünyada ikinci
sırada yer alırken, bazen sekizinci sırada olabiliyor. Bu
mevsimlere bağlı olarak, floranın azlığı, çokluğu, yağışın
bolluğuyla alakalıdır” dedi.
“HALK OLARAK ÖZELLİKLE DE
KÖTÜ GELENEKLERİMİZE ÇOK
BAĞLIYIZ”
Türkiye’nin bal üretiminde önemli
bir yere sahip olmasına rağmen, balın adının hala konulamadığını
dile getiren Bayır, şöyle konuştu:
“Dünyada bal üretiminde ikinci sırada olmamıza rağmen, balımızın
adını hala koyamadık. Bizim balımız adı ne? Orijini, yani kaynağı
nereden? Balın yanında polen, propolis, arı zehiri, arı sütü gibi
ürünler de var ve bunları toplum olarak tanıyamamışız. Bunların şu
ana kadar bir çalışması yapılmamış. Bu yapılmayan çalışma da
Türkiye açısından ciddi bir ayıp. İki elin parmaklarını geçmeyecek
kadar arıcılıktan anlayan saha elamını dediğimiz akademisyenlerimiz
var. Bu kadar önemli üretimine sahipken, bal üzerine bir çalışma
yapmamışız.”
Türk milletinin geleneklerine, özellikle de kötü geleneklerine çok
bağlı olduğu için bal üzerine bir çalışma yapılmadığını ileri süren
Bayır, “Halk olarak geleneklere, özellikle de kötü geleneklerimize
çok bağlıyız. Tarım da hayvancılıkta da hepsinde böyle. Belli
kalıpları kıramıyoruz. Onun için de dedemizden, atamızdan ne
görmüşsek onu devam ettiriyoruz. Böyle olduğu için de balın adını
bile koymamışız” dedi.
“BALIN TANIMI İÇİN ORTAK
BİR ÇALIŞMA YAPILMALI”
Yurt dışına bal ihracat ederken “kır çiçeği” balı olarak
sattıklarını ve bunun da bir değerinin olmadığını söyleyen Bayır,
“Türkiye’de üretilen balın adının konulması için TÜBİTAK
aracılığıyla Türkiye genelini kapsayacak ortak bir çalışma
yapılmalıdır. Örneğin ’Erzurum’da üretilen bal şu çiçeklerin
tamamından elde edilmiştir, kalitesi de şudur’ diyebilmeliyiz”
şeklinde konuştu.
Balın kalitesinin enzim, polen değeri, aside oranı, elektrik
iletkenliği, glikozun früktoza oranıyla belirlendiğini söyleyen
Bayır, balın tanımı için bunların hepsinin açıklanması gerektiğini
ifade etti.
Dünyada en kaliteli balın Türkiye’de üretildiğini söyleyen Bayır,
“Dünyada 12 bin bitki türü var. Bunların 10 bin türü bizim
ülkemizde mevcut. Yani ülke olarak, bitki türüyle de çok
zenginiz. Ayrıca yaklaşık 3 bin tür endemik bitki dünyada sadece
Anadolu’da yetişiyor. Dolayısıyla dünyada en kaliteli bal
Türkiye’de üretiliyor” diye konuştu.
“ADINI KOYABİLİRSEK DÜNYAYA
İHRACAT EDECEĞİZ”
Balın adının konulması halinde Türkiye’nin dünyaya bal ihracatı
yapar konuma geleceğine dikkati çeken Bayır, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
“Umarım kendi balımızın adını belirleriz de dünyaya ihraç eden bir
ülke konumuza geliriz. Son yıllarda bazı firmalar yurt dışından bal
ithalatına başladı. Bunun tek nedeni, bizim balımızın adını
koyamamamızdır. Tarım Bakanlığından bal ithal talebinde bulunan
iştirakçi firmalar, Türkiye’de bal üretimini bildikleri için, ’biz
akasya balı ithal etmek istiyoruz’ diye gerekçe gösteriyorlar. Oysa
bizim ülkemizde yeterince akasya, geven, kekik balı gibi adını bile
sayamadığımız çok sayıda bal türü var. Eğer balımızın adını
koyabilirsek yurt dışından bal ithalatını da ortadan kaldırmış
oluruz.”
Bayır, Türkiye’de bal tüketiminde ise yıllık hane başına 2 kilogram
düştüğünü ifade ederek, kişi başına yılda en az 2 kilogram bal
tüketilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.