Kobani meselesi gerek sınır ötesinde, gerekse sınırlarımız
içinde günden güne tuhaf bir hal alıyor.
Önce sınır ötesine bakalım...
IŞİD'e karşı bugüne kadar olağanüstü bir direniş gösteren Kobani,
daha bir hafta öncesine kadar öncelikli olarak Türkiye'den yardım
istiyordu. Türkiye yaşanan trajediye daha fazla kayıtsız kalamadı
ve bir hafta önce gerekli desteği vermeye başladı.
2 bin peşmergenin Türkiye üzerinden Kobani'ye geçişine izin
verildi. Ayrıca Özgür Suriye Ordusu da destek vereceğini
açıkladı.
İşte tuhaflık tam da burada başlıyor.
Kobani için destek isteyen PYD bu yardımları kabul etmiyor! Bugüne
kadar, "Bize yardım etmedi" diyerek Türkiye'ye
saldıran PYG'nin lideri Salih Müslim, sadece 150 kişiden oluşan
peşmerge gücüne izin verebileceklerini açıklıyor. Ayrıca Özgür
Suriye Ordusu'nun desteğine ihtiyaç olmadığını da söylüyor.
Ve daha da ilginç olanı...
Kürt kesiminin dikkatle takip ettiği bir ajansa verdiği demeçte,
Türkiye'nin halen IŞİD'e destek verdiği iftirasını yaymaya devam
ediyor. Sanki içeriden ve dışıradın birileri bu sözleri ona
söyletmiş gibi konuşuyor.
O korkudan kaçtığı bir avrupa ülkesinde bu iftiraları atmaya devam
ettikçe Türkiye karışıyor. O konuştukça insanımız ölüyor. O
konuştukça çözüm süreci bir krize dönüşüyor.
"Türkiye IŞİD'e destek vererek Kürtlerin katledilmesine
olanak sağlıyor" palavrasına sığınanlar işte bu yalan
yüzünden 40 insanı vahşice ve barbarca katletti.
Belli ki başta PKK'nın yönetim kadrosu Abdullah Öcalan'a rağmen
barış sürecinin ilerlemesini istemiyor. Günlerdir savaş
çığırtkanlığı yapan iki ismi, Murat Karayılan ve Cemil Bayık'ın
açıklamalırını takip ediyorum. İkisi de siyah bir tümörü andıran
suratlarıyla poz verip yeni ölümlerin yaşanmasını tetikleyecek
açıklamalarda bulunuyor.
Aldıkları bu talimat gereği sokakları cehenneme çeviren katillerin
de onlardan bir farkı yok.
Allah aşkına!..
Yayınlanan görüntülere dikkatlice bakın. O kadar soğuk ve o kadar
merhametsizler ki onların gözlerine bakmak boş bir deliğe bakmaktan
farksız. Bir oyuncak bebeğin gözlerinde bile onlarınkinden daha çok
sevgi ve hayat var.
Barış umudunun katilleri onlar...
Anne karnındaki bebeği öldürerek, sofradaki kadının kafasına
sıkarak özerkliğe kavuşacaklarına inanıyorlar. Kobani'yi 16
yaşındaki Yasin Börü'yü işkence altında öldürerek
kurtarıyorlar.
Anlamadıkları bir şey var...
Hayallerinde canlandırdıkları o onursuz zafere asla
ulaşamayacaklar. Bu ülkenin bütün halkları cennetin kapılarına
yürür gibi barışa yürüyor.
Çocukları hain pusularla katledilen şehit yakınları bu kutlu
yürüşte en ön safta yer alıyorsa...
Diyarbakır'da çocukları vahşice öldürülen aileler hem ağıt yakıp
hem barış gelsin diyorsa...
Ülkenin cumhurbaşkanı "Ben bu yola kellemi koydum"
diyorsa...
Bu ülkenin başbakanı"Bu yolda canımı bile feda
ederim" diye açıklama yapıyorsa...
Türkiye artık buradan geri dönemez.