Türkiye aktif bir dış politika izledi
Abone olBaşbakan Erdoğan, AKP iktidarı döneminde aktif bir dış politika izlendiğini ve Türkiye'ye itibar kazandırıldığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, 2004 yılı bütçesi üzerindeki görüşlerini
açıklarken, dış politika konusunda da değerlendirmeler yaptı. AK
Parti iktidarı olarak bir yandan AB hedefine koşarken, diğer yandan
da Irak ve Kıbrıs gibi bölgesel meseleleri aşabilmek için yoğun
çaba harcadıklarını ifade eden Erdoğan, tüm dünyanın Türkiye'nin bu
çabalarını takdirle karşıladığını belirtti. Yanı başında yaşanan
krizinin büyüklüğü dikkate alınırsa Türkiye'nin dış politika
konusunda tarihi bir başarı gösterdiğinin ortaya çıkacağını
kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Devlet ve toplum
olarak üzerinde mutabakata vardığımız AB hedefine yönelik olarak iş
başına gelir gelmez yoğun bir gayretin içine girdik. Kararlı bir
diplomasi faaliyetinin yanında iç hukukumuzun AB normlarına uyumunu
sağlayacak adımları muhalefetin de takdirle andığımız katkısıyla
hızla aldık. Bu katkılarından dolayı muhalefet partisi ve
milletvekillerine bir kez daha teşekkür ediyorum.'' ''ARALIK 2004
DÜNYANIN SONU DEĞİL'' AB hedefine yönelik adımların heba
olmayacağını samimiyetle ümit ettiğini ifade eden Erdoğan, ''Bu
konuda Avrupalı dostlarımızdan da aynı samimiyeti bekliyoruz.
Türkiye'yi içine almaktan tereddüt eden bir AB kendi zemini, kendi
ilkelerini inkar etmiş olur. AB siyasi ve stratejik bir misyona
sahip olmak istiyorsa Türkiye'den vazgeçemez, vazgeçmemelidir''
dedi. AB'ye tam üyeliğin Türkiye'nin stratejik hedefi olduğunu
anımsatan Erdoğan, Aralık 2004'ün dünyanın sonu olmadığını da ifade
etti. Başbakan Erdoğan, çoğu zaman iç politik kaygılarla kendisi
politika üretemeyenlerin milli meseleler üzerinden seçmene selam
politikaları yürütüldüğünü belirtirken, şimdi de böyle olayların
zaman zaman yaşandığını söyledi. Kıbrıs meselesinin milli bir
mesele olduğunu kaydeden Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kıbrıs'ı kimse siyaset meselesi, hamaset konusu yapamaz. Her kim
bu yanlışı yaparsa altında kalır ve tarihe karşı mahcup olur. Biz
Kıbrıs meselesinin samimiyetle çözümünden yana olduk. Bizim
iktidarımız bir yıllık hükümettir. Bu sürede en çok ifade ettiğimiz
kavram çözüm olmuştur. Çözüme katkı verecek tüm taraflar Kıbrıs
hassasiyetimizi doğru yorumlamak zorundadır. KKTC seçimleri de
çözüm yolunda yol gösterici olmuştur. Dünyada birçok devletin
seçimleri kimseyi ilgilendirmezken KKTC'deki seçimlerle bu devleti
tanımayan herkes ilgilenme ihtiyacı duymuştur. Ne garip değil mi?
Şimdi önümüzde kritik bir müzakere süreci vardır. Bu sürecin uzlaşı
temelinde değerlendirilmesi gerekir. Tek taraflı iyiniyet, tek
taraflı özveri beklenirse çözümden uzaklaşırsınız. Adil ve kalıcı
bir çözüm için Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC ortak bir irade beyan
etmiştir. Sadece irade beyan etmekle kalmamış, gerekli siyasi
iradeyi de ortaya koymuştur. BM Genel Sekreteri'nin iyi niyetli
tutumuna desteğimizi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Çözüme katkıda
bulunmak isteyen taraflar Kıbrıs'ın gerçeklerini hesaba katacaklar.
Uzlaşı isteyen herkes bu sürecin iki tarafın rızası ile
sonuçlanmasına katkı sağlayacaklardır.'' Kıbrıs'ta seçimler
sonucunda ortaya çıkan iradeyi hesaba katmadan bir politika
izlemenin imkanının artık kalmadığını kaydeden Erdoğan, ''Hükümeti
oluşturma sürecinin bir an evvel tamamlanmasını ve Kıbrıs
Türklerinin temel haklarını ve kazanımlarını koruyacak müzakerenin
başlamasını bekliyoruz'' dedi. ''IRAK KONUSUNDA DENGELİ BİR
POLİTİKA İZLEDİK'' Başbakan Erdoğan, 2003 yılının sancılı bir yıl
olarak geçmesine neden olaylardan bir diğerinin de Irak meselesi
olduğunu söyledi. Irak meselesinde de ta başından itibaren dengeli
bir politika izlediklerini ifade eden Erdoğan, ''Irak halkının
büyük acılar yaşamasına engel olamadık ama her aşamada doğru
kararlar vermek için kılı kırk yaran, ince eleyip sık dokuyan bir
yol izledik'' dedi. Erdoğan, Irak konusunda uluslararası camia
ikiye bölünürken, uluslararası örgtüler büyük yara alırken
Türkiye'nin bu süreçte son derece dinamik bir dış politika
izleyerek, tüm taraflarla temas içinde olduğunu anlattı. Yaşanan
acıların yaşanmaması, bu ülkenin normalleşmesi ve yeniden inşası
için Irak'ın bütünlüğüne her zeminde vurgu yaptıklarını belirten
Erdoğan, şöyle dedi: ''Savaşı değil barışı kazanması gerekiyor
dünyanın. Barışı kazanmadığımız sürece savaş devam ediyor ve şiddet
üretiyor. Irak halkının bir önce geleceğini görebilmesi gerekiyor.
Irak'a yapılan müdahalenin tarihi bakımdan anlamlı bir netice
vermesi, Irak'ta modern, demokratik bir devletin temellerinin
atılması ve geliştirilmesiyle mümkün olacaktır. Etnik esasta
Irak'taki bölünme ve kurumsallaşmalar ve bunu yansıtan bir devlet
yapısı hem Irak'ı hem de bölgeyi daha da istikrarsız hale getirecek
tehlikeli bir dönemeç olur. Irak'ta barışı kazanmak isteyen herkes
bu tehlikeyi görmek zorundadır.'' Erdoğan, Türkiye'nin Irak'ın
yeniden inşası ve demokratik bir yönetime kavuşması konusunda
elinden geleni yaptığını bildirdi. Erdoğan, Türkiye'nin Irak'ın
fiziki yapılanmasında da artık taşeron değil pilot ülke konumunda
olduğunu söyledi.