Türkiye AB'ye yakında vize koyacak
Abone olKüresel krizden çıkamayan AB, giderek Türkiye için tehdit haline mi dönüşüyor? Ekonomi yazarından ilginç açıklamalar.
Türkiye’nin güçlü ve gelişen ekonomiler arasında kendine
sağlam bir yer edindiğini söyleyen Oğuz, Avrupa Birliği’nde yaşanan
krizin Türkiye’yi de etkileyeceğini dile getirerek “müşterinizin
başı dertteyse sizin de başınız derttedir” dedi. Avrupa Birliği ve
Türkiye ilişkilerini de değerlendiren Şeref Oğuz, Türkiye’nin yakın
gelecekte AB ülkelerine vize koyacağını da ifade etti.
Sabah Gazetesi Yazarı Şeref Oğuz, A Haber'de yayınlanan “Canan
Barlas ile Gündem” programında Tuba Kalçık'ın Türkiye Ekonomisi ile
ilgili sorularını yanıtladı.
“TÜRKİYE GÜÇLÜ VE GELİŞEN EKONOMİLER ARASINDA KENDİNE
SAĞLAM BİR YER EDİNDİ”
Son 10 yılda gelinen noktada biz enflasyonumuzdan kurtulduk,
paramızın altı sıfırından kurtulduk ve düşük gelir grubundan orta
gelir grubuna geçen bir ülke olduk. İlk defa uzun bir süre
sürdürülebilir bir kalkınma ile tanıştık. Fert başına milli gelirin
katlanmasının Yanı sıra, Türkiye gerçekten verimli nakit akışını ve
onun bileşkesinde küresel ekonomi ile entegrasyon sürecinde çok
ciddi adımlar attı. Bu noktada benim dikkatimi çeken en önemli
unsurlardan bir tanesi, krizle beraber bu daha belirgin olmakla
birlikte Türk ekonomisinin son 10 yılda göstermiş olduğu
performansla kendisini bir başka lig ülkesi halinde pozisyonlaması
ve bunun gereklerini yapıyor olması. Bunu sadece makro ekonomik
değerlerle okumak yerine, şirketlerimiz bazında, yetişmiş insan
gücü bazında ve diğer aktörler itibariyle okuduğumuzda şunu
görüyoruz Türkiye gerçekten güçlü ve gelişen ekonomiler arasında
kendine sağlam yer edindiği gibi Coğrafyasının da imkânlarını
kullanarak, bu süreçte çok daha büyük avantajları da gördü ve
hayata geçirdi.
“AB MÜŞTERİMİZ VE İŞ ORTAĞIMIZ, KRİZİ BİZİ DE
ETKİLER”
Avrupa’daki krize “aman bak onlar krizde, biz krizde değiliz” gibi
bakmakla, “onların başına ne geliyorsa bizim başımıza da gelebilir”
arasında gidip geliyorum. Gaz fren tartışmaları da bu çerçevede
çıktı. Ortada bir gerçek var. Avrupa birliği bizim önemli bir
müşterimiz. Onunla beraber tarihsel bütünlük içerisinde zaman
zaman sorunlar yaşayan, zaman zaman yakınlaşan bir yapı var. o
çerçevede Avrupa Birliği’nin krizi Türkiye’yi etkiler. Neden
etkiler, çünkü müşterimiz, yarıdan fazla malımızı oraya satıyoruz.
Çünkü müşterinizin başı dertteyse sizin de başınız derttedir. O
anlamda oradaki durgunluğun Türkiye’yi etkilemesi zaten bizdeki
vites düşürme dediğimiz, normalde beşinci vitesten dördüncü
vitese inmemiz gerekirken Avrupa Birliği’ndeki durgunluğun özel
hali yüzünden de bir bakıma ikinci viteslere dahi düştüğümüz bir
ortamı ortaya çıkarmıştır. Bir sonraki aşamada bizim beklentimiz
Avrupa Birliği’ndeki krizin bir an önce ortadan kalkması.
“YAKIN GELECEKTE TÜRKİYE AB'YE VİZE KOYMAK ZORUNDA
KALACAK”
Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde de zaman zaman yakınlaşmakla
beraber, şimdi biraz uzaklaşma ve Avrupa Birliği’nin hala içinde
bulunduğu durumun yeni değerlendirmesine gitmek yerine, eski
ezberleriyle Türkiye’yi değerlendirmeye kalkması, hala utanç verici
vizelerin devam ediyor olması gibi parametreler var. Benim bir
tezim var o da şu, çok yakın gelecekte Türkiye Avrupa Birliği
vizeleri şöyle dursun kendisi vize koymak durumunda kalacak.
Devletin istatistik kurumları bunları ölçemiyor ama veriler
gösteriyor ki, sadece Avrupa Birliği kaynaklı, üstelik İngiltere,
Fransa vs. gibi oranın güçlü ülkeleri kaynaklı, bir milyondan daha
fazla kaçak emek Türkiye’de bulunuyor. Şimdi cazibe merkeziyseniz,
orada da bir sorun varsa tıpkı bundan 50 sene önce bizim orada iş
aramamız gibi, onların buraya gelmesini anlıyoruz. Artı oradaki
sermayenin de Türkiye’deki imkânları değerlendirmek, doymamış
pazarların kenarında duran Türkiye’yi, bir giriş kapısı, yeni
bir zenginlik alanına giriş kapısı olarak değerlendirmek gibi.
Ama hala eski ezberleri yüzünden siyasetçilerin Avrupa ile
Türkiye ilişkilerini bir yerde tuttukları, ama ekonomistlerin,
işadamlarının, öğrencilerin ve diğer halkların gördüğü bir Avrupa
ile bütünleşme noktasında Türkiye şimdi. Dünün ona muhtaç
olan Avrupa’sı şimdi eşit partner olma yönünde bir duruş
sergiliyor.
“DARBELER TÜRKİYE'YE 300 MİLYAR DOLARLIK BİR YÜK
GETİRDİ”
Darbelerin maliyeti ile ilgili bir çalışma yok ama söylenen 300
milyar dolarlık bir yük getirdiğidir. Sadece 12 Eylül’den bu yana,
Türkiye büyük fırsatlar kaçırmıştır. Kaçırılan fırsatlardan bir
tanesi, kendi potansiyellerine erişme noktasında çok sıkıntılar
geçirmiş olması. Küçük sermayelerin, kobilere uygun yapıların bir
araya gelip güçlenmesini, doğrudan onu irtica ile ilişkilendirip
uzun süre dayak yediler. Kendilerini toparlayamadılar, ne zamanki
bu korkuları toplumun üzerinden kaldırdığımız zaman bunların
şahlanışa geçtiğini görüyoruz. Türkiye’deki kaynaklar ve tercihler
noktasında darbe psikolojisi, serbest piyasanın baskı altında
tutulması ve algıların kirletilip kaynakların kötü yönlendiriliyor
olması ve ideolojik açıdan tüketicinin de bölünüyor olması sadece
küçüklere değil büyük şirketlerde de kayıplara yol açmıştır.