Türkiye AB'ye girmeli

Başbakan Erdoğan, Ambrosetti Forumu'nda yaptığı konuşmada, AB'nin yeni mimarisinde kurumsal dengenin reform sürecinden olumsuz yönde etkilenmemesi gerektiğini, bununla birlikte, birliğin meşruiyet kaynağı olan Avrupa Parlamentosu'nun yasama sistemindeki etkinliğinin artırılması gerektiğini ifade etti. Erdoğan, AB'nin uluslararası alanda kendisinden beklenen rolü üstlenebilecek siyasi bir birlik olmasının tüm üye ülkelerce paylaşılan bir görüş olduğunu da belirterek, "Türkiye, savunma ve askeri alanda işbirliğinin son derece önemli olduğuna, kendisinin de henüz AB üyesi olmayan bir müttefik konumuyla işbirliğine anlamlı katkı sağlayabileceğine inanmaktadır" dedi. Başbakan Erdoğan, uzun ve zorlu bir uğraş sonucunda ortaya çıkan Anayasa Taslağı'nın, birliğin özgürlük, demokrasi, temel hak ve hürriyetlere saygı ve hukuk devleti ilkelerine riayet gibi aynı değerleri paylaşan Avrupalı ülkelerin katılımına açık olduğunu kayda geçirdiğini anlattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarih göstermiştir ki, belli coğrafyalara ve belli dogmatik düşünce mantığına hapsolmuş medeniyetler sonunda yok olmuşlardır. Zira medeniyetler bir mum alevine benzerler. Tek başlarına yanmaya devam etmeleri halinde bir gün sönmeye ve tükenmeye mahkum olurlar. Bu bakımdan, Anayasa Taslağı'nda Hıristiyan değerlere atıfta bulunulmasının, birliğin diğer kültürlerle etkileşimi açısından sınırlayıcı bir tesir yaratacağını düşünmekteyim. Ayrıca, böyle bir atfın, aynı ortak değerleri ve medeniyeti paylaşanlar açısından da bir ayrımcılık teşkil edeceğini vurgulamak isterim." Anayasal Antlaşma Taslağı'nda kayıtlı "çeşitlilik içerisinde birleşme" ilkesine de dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi: "Konuya bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin de dahil olacağı yeni AB coğrafyasının yeni bir Avrupa vizyonu yaratılması açısından da birleştirici bir rol oynayacağı açıktır. Bu yeni vizyon ve anlayış, farklılık ve çeşitlilik içerisinde ortak bir anlayış birliğinin mevcudiyetini bütün dünyaya gösterecektir."