Anadolu da bir bakkal dayım, bakkalın kendi bile düşkün,
bakkalın tahta raflarının altında yersizlikten zemine serilen
şekerler ve ambalajı olmadan soluk renkli yere uzanmış gofretler,
adam bükülmüş beliyle nasırlı elinin içinde küçük bir bedeni
sokuyor dükkanın içine, belikli 3 yaşlarında adamın kızı. kızın
saçları kıvır kıvır belli ki onun saç cinsi değil de, banyo
hasretinden olduğu çok açık. çocukta bir tebessüm var, gülmekle
ağlamak arasında, gözleri yerde serili küçük dünyasında. Baba
çocuğa seçenek sunmadan doğrudan gofrete uzanıp sadece 1 tane alıp
çocuğuna veriyor,
çocuk çok mutlu. babası hiç elini içinden çıkarmadığı cebinden
çıkarıyor, sımsıkı sarıldığı madeni birkaç lirayı avucunun ortasına
kaydırıyor, parmağıyla 3 tane bir lira içinden elli kuruşu bulmaya
çalışıyor. bulamayınca kızın elini bırakıp diğer cebine hamle
yapıyor yıpranmış cebin ağzında yara gibi yırtık var belikli oda
çok çekmiş. midesi boş insan gibi astarıyla birlikte kusuyor cep
dışarı, maalesef orada da metelik yok. Adam belki üstündeki tüm
serveti olan 3 liradan bir lirasını bozmak zorunda.
Çocuk çok mutlu, çoktan içinde şekeri az olan gofreti
arının bal özü araması gibi tatlı tarafını emmeye
başlıyor.
Kısacası ben o babanın yerinde olmayı hiç istemezdim, zaman
zaman kendi babamın bu hallerine şahit olsam da.
içim acıdı. sene 2013 ve ayakkabının yarısı yok, topuk görevini
yırtık çorap altından görünen minik topuklar yapıyor. bu yavru
benim, senin kızın olabilirdi, o çaresiz adam da biz
Durum ana doluda bu..
Hatta İstanbul un göbeğinde yaşanan binlerce hayat var, dört
duvar arasında çaresizlik içinde sessiz çığlıklar.
Sosyal medyada bir hoca ve iki gazetecinin gevrek sohbetinde
buluyorum kendimi,
hoca dersini iyi çalışmış 1994 yılından 2011 yılı arasında
toplam gayri milli hasılanın 55 milyar dolar olduğunu,( bu
hasıladan kasıt tabi bir yılda Türkiye’nin vatandaşından yani
senden benden çeşitli bahanelerle toplayabildiği verginin
toplamı)
Anlayacağınız Sene 94,vergi olarak 55 milyar dolar para
toparlayabiliyor devlet
Bu vergiyi vermek için vatandaşın nelerden vaz geçtiğini, hangi
birincil ihtiyacını erteleyip çoluğunun çocuğunun boğazından
kestiğini hepimiz bilmekteyiz.
Şimdi toplanan verginin serüvenine bakın
Bu 55 milyar doların beş milyarını devlet kendine, memuruna,
devlet işlerini görmek için zar zor el atıyor,
Geri kalan?
İşte burası trajik, içler acısı
Geri kalan 50 milyarı olduğu gibi iç borçlanmaya, imf ye
kısacası borçlarını ödüyor. Öyle ödenen ana parada değil hani kredi
kartı borcunuz var ya, siz onun asgarisini ödersiniz borcunuz hiç
bitmez, işte o hesap
Hoca konuşmasında bu 50 milyar doların faiz ödemesinin 2001
yılına kadar 75 milyonluk Türkiye’de sadece 1,5 milyon kişiye
ödeniyor diyor.
Tabi hoca bunların kayıtlarının merkez bankası verilerinde
mevcut olduğunu ekleyip bir buçuk milyon faiz zenginlerinden sadece
bir milyon dört yüz doksan bin yedi yüzünün(1,490,700 ) 50 milyar
doların 5 milyar doların aldığını söyleyince içime bir ferahlık
çöküyor.
Geriye kaldı mı 45 milyar dolar, aslan payı duruyor….
İşte bu kalan parayı aslanlar gibi, faiz olarak sadece
300 kişi alıyor. sen ben yedi düelimiz çalışıyor, beyzadelerin
faizine para yetiştiremiyoruz
Peki, kim bunlar,45 milyar doları faiz olarak hanesine
yazanlar
75 milyonluk halk ve devlet 5 milyar dolarla idare edecek,
45 milyar dolar 300 şanslı TC vatandaşı yiyecek.
Nasıl bir kursak tır, nasıl hazmederler o küçük çocuğun
hayallerini
Madem insanlık dünyanın ortak paydasıysa, neden adil
paylaşamıyoruz,
Dünya böyleyse bırakın yansın, hatta yerin dibine batsın
demiş şair…
Onlarınki hayatsa sen neyi yaşıyorsun,
Kısacası sevgili arkadaşlar rahmetlik başbakan Adnan mendereste
geçmişte bu faiz sarmalından ülkeyi kurtardı, bunun bedelini
canıyla ödedi.
Bu günde 2002 yılından beri ballı kaymak çeşmenin kurnasına,
biri tıkaç çaktı,
Çeşme başındaki mutasyona uğramış bu topraklarda senle yaşayıp
seni fark etmeyen hortumculara sillesini çarpıp, hortumu ellerine
verdi.
Seversin ya da sevmezsin ama sırf yukarıdaki acı gerçekler için,
birbirimizi anlamak, ön yargılardan uzak, fırsatçı leş kargalarının
karşısında uyanık olmak zorundayız.
Milliyeti belli olmayan bu azınlığın, piyonu, oyuncağı
olma, diriliş ve Ertuğrul’a dil uzatan şarlatanlarla aynı safta
durma.
Durma çünkü o safta yerin yok, safta günahlar senin,
sevapları onların olur.