Türkiye 20 yılda böyle çökertildi
Abone olCHP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla'nın yaptığı bir araştırmaya göre, dünyanın en borçlu ülkeleri arasında yer alan Türkiye, 20 yılda 457 milyar dolar borçlanmış...
Üniversitede işletme okuyanlar, hatta küçük çaplı bir dükkan
işletenler bile bilir: Eğer bir şirketin ya da bir esnafın ciddi
miktarda borcu varsa, karşılığında mutlaka önemli bir yatırımı veya
stoklarında yüklü miktarda mal olması gerekir. Toplam borçlar,
toplam mal varlıklarından düşüldüğünde ortada bir artı değer
kalması şarttır. Aksi halde o işletme ya da dükkan, aldığı borçları
doğru yerlerde kullanamamıştır. Veya paraları har vurup harman
şavurmuş; son dönemlerin moda deyimiyle "hortumlamıştır". Söz
konusu bir ülke olduğunda da durum fazla değişmez. O ülkenin
Hazine'sinin borçları astronomik miktardaysa, o ülkede mutlaka kâr
eden kamu yatırımları bulunmalı, o ülkenin alt yapısı mükemmel
seviyede olmalıdır. Yolları, köprüleri, büyük kentlerinde
metroları, her köşesinde gelişmiş telefon, bilgisayar hatları
olmalıdır. Borcu çok olan ülkede modern okullar, üniversiteler,
çağın tüm olanaklarıyla donatılmış hastaneler bulunmalıdır. Bu tip
ülkelerde üniversitede yer bulamayan gençlere, hastane kapısından
geri dönmek zorunda kalan hastalara rastlanmaz. Borçlu bir ülkede
eğer durum yukarıda anlattığımız gibiyse o ülke kaynaklarını
hoyratça, akılsızca kullanmış demektir veya o ülkede devletin
kaynakları mutlaka hortumlanmıştır. CHP İstanbul Milletvekili
Bülent Tanla'nın yaptığı bir araştırmaya göre, dünyanın en borçlu
ülkeleri arasında yer alan Türkiye'nin de "borçla bulduğu
kaynakları hovardaca harcayan" ya da "kaynaklarını hortumlatan"
ülkeler sınıfında yer aldığını ortaya koyuyor. Türkiye örneği
Tanla'nın tespit ettiği rakamlar çok çarpıcı: * Türkiye'nin dış
borçları 1983 yılında 18.4 milyar dolar seviyesindeydi. 2003
sonunda bu rakam 148 milyar dolara yükseldi. 1983'ten 2003 sonunda
kadar dış borç artışı 130 milyar dolar oldu. * Türkiye 1983-2003
arasında 82.9 milyar dolar dış borç faizi ödedi. Bir başka deyişle
anılan dönemde 82.9 milyar dolar faiz ödenmesine rağmen, borç stoku
130 milyar dolar artış gösterdi. * 1983 yılında Türkiye'nin toplam
iç borcu 3 trilyon lira seviyesindeydi. 2003 yılında toplam iç borç
194.3 katrilyon liraya çıktı. Yine aynı dönemde iç borçlara toplam
175 katrilyon lira faiz ödendi. * Bugünkü kurlara göre iç ve dış
borçlar için 1983'ten bu yana toplam 199 milyar dolar faiz ödemesi
yapıldı. Buna karşılık 2003 sonu itibarıyla devletin toplam 258
milyar dolar borcu var. Ve çarpıcı sonuç: 1983-2003 arasındaki faiz
ödemelerini, 2003 sonundaki toplam borç stokuyla topladığınız zaman
ortaya 457 milyar dolar gibi devasa bir rakam çıkıyor. Bu rakam
ilgili dönem içinde altına girdiğimiz mali yükün toplamı. Borç dağ
gibi de... Rakamlar ortada... Türkiye'nin toplam borçlarının milli
gelirine oranı tüm AB ülkelerinden fazla. (2001'de yüzde 90
seviyesindeyde, kurlardaki düşüş ve faizlerin nispeten gerilemesi
nedeniyle şu anda yüzde 70 seviyelerinde) Buna karşılık Türkiye,
Avrupa refah seviyesi olarak ülkelerinin çok gerisinde. Bu durum
Bülent Tanla'nın çalışmasında net olarak tespit edilmiş:
"İşsizliğin süratle arttığı, insanların çöp bidonlarının başına
üşüştüğü, akşamları yatağa aç giren insanların sayısının arttığı
bir dönemde, Türkiye iç ve dış borçların ağır yükü altında mevcut
potansiyelini kullanamamaktadır. Yıllardır büyük bir istek, enerji
ve özverili çalışmalarıyla refahını artıramayan tek ülke
Türkiye'dir." Gerçekten de manzara baktığımızda durum böyle. Bu
kadar borca rağmen, Türkiye 10 milyonu aşkın işsizi olan bir ülke.
500-600 milyon lira maaş için devlet memurluğu sınavına 1 milyon
700 bini aşkın genç inşanın başvurduğu, fabrikalar yerine
kahvehanelerin açıldığı bir ülke Türkiye. Emeklisinin, memurunun
hastane kapılarında bekleştiği bir ülke Türkiye. Sınıflarında
bilgisayarlar yerine karatahtayla eğitim yapılan, her 100 lise
öğrencisinden en çok 15'inin 4 yıllık üniversitelere girdiği bir
ülkede yaşıyoruz. Kaynak: www.vatanim.com.tr