'Türkiye 100 yıllık soykırım inkârına son vermeli'
Abone olYazar Peter Balakian, Guardian gazetesindeki yorum makalesinde "Ermenistan'la uzlaşı, ancak Türkiye kurumsal inkârın kökünü kazıdığında başlayabilir" diyor.
Guardian gazetesinin yorum sayfalarında 1915 olayları üzerine kitaplara imza atan yazar Peter Balakian'ın "Türkiye 100 yıllık soykırım inkârına son vermeli" başlıklı bir makalesi yer alıyor.
Makalede, 1915 yılında Türkiye genelinde 'katliamlar yapıldığı, hükümetin mangaları yaratarak organize soykırım yaptığı, geçirilen yasalarla tehcir ve kamulaştırmaya gittiğini' yazan Balakian, 'Ermeni soykırımı' ifadesinin de ilk olarak 1940lı yıllarda akademisyen Raphael Lemkin tarafından kullanıldığını hatırlatıyor.
1915 olaylarının Türkiye hükümeti tarafından 'soykırım' olarak tanımlanmamasını eleştiren Balakian, "Ermenistan'la uzlaşı, ancak Türkiye kurumsal inkârın kökünü kazıdığında ve geçmişindeki korkunç dönemi itiraf ettiğinde başlayabilir" yorumunu yaptı.
TIKLAYIN: SOYKIRIM MI, TEHCİR Mİ?
TIKLAYIN: 1915 GEÇMİŞTE YARGILANDI, BUGÜN YARGILANABİLİR Mİ?
Makalede yer alan ifadelerden bazıları şöyle:
"Türkiye'de, eleştirel sorgulamanın yasak olduğu, devlet himayesindeki eğitim sisteminde, Ermeni geçmişin temsili ya eksik ya da Ermenilerin üzerine çamur atılan birkaç cümleye indirgenmiş.
Türkiye'nin otoriter müfredatı, entelektüel özgürlüğe yönelik baskısıyla uyuşuyor. Bu da, ülkeye en kötü insan hakları sicillerinden birini veriyor. Gazetecileri Koruma Komitesi'ne göre son iki yılda Türkiye'deki tutuklu gazetecilerin sayısı Çin ve İran'dan fazlaydı."
Yazar Balakian, 'Türkiye'de süregelen inkârın, Ermenilerin kaybettikleri malvarlıkları, gelirleri, kiliseleri ve manastırları için tazminat ödeme korkusuyla da bağlantılı olduğunu' ifade ediyor.
'İnkârın yöntemleri'
Balakian, Yahudi Soykırımı uzmanlarından Deborah Lipstadt'ın da şu yorumunu aktardı:
"Soykırımın inkârı, ister Türklerden Ermenilere karşı, ister Nazilerden Yahudilere karşı olsun, tarihin yeniden yorumlanması değildir… İnkârcılar, akademik çabalarla ilintili görünüp kafa karışıklığı tohumları ekiyor. İnkârcılar, masum üçüncü şahısları, öyle olmasa da, 'hikâyenin bir de diğer tarafı olduğuna' ikna etmeyi amaçlıyor; soykırımın inkârı mağdurları şeytanlaştırmak ve failleri rehabilite etmek amacıyla, tarihi yeniden şekillendirmeye çabalıyor."
Yazar Balakian, 'Türklerin soykırım inkârının farklı yöntemleri olduğunu' yazıyor ve bu yıl Çanakkale Savaşı anmasının 25 Nisan yerine 24 Nisan'da yapılacak olmasını da bu yöntemlerden biri olarak gösteriyor.
Papa Francesco'nun 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımlamasına da atıfta bulunan Balakian şöyle devam ediyor:
"(Papa), Türk devleti tarafından gözünün korkutulamayacağını gösterdi. Ayrıca Türkiye'nin, 'soykırım' ifadesini kullanmasıyla Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında bir kriz yaratabileceği yönündeki aldatıcı söylemle de kandırılamayacağını gösterdi."
Balakian, Papa'nın "Kötülüğü gizlemek veya inkâr etmek, yaraların kanamasına neden olur" sözlerini de hatırlatıp Türkiye'nin de 'Papa'yı dinlemesi gerektiğini' belirtti ve yazısını "Hakikat olmadan uzlaşı da olmaz" sözleriyle noktaladı.