Türkeş'in ölüm sebebi Ermenistan mı?
Abone olMHP'nin kurucu lideri 'Başbuğ'u Alparslan Türkeş'in ölmeden önceki son ziyareti ile ilgili bir iddia ortaya atıldı.
Türkiye günlerdir Gezi olaylarını ve arkasındaki derin
bağlantıları konuşuyor. Gezi'nin simgesi kadınlar yabancı çıkarken,
iddia edilenlerin hemen hepsi birer provokasyon ürünü olarak
karşımıza çıktı. Tüm bu olan biten arasında yorumları ile
gündemdeki yerini alan Fatih Tezcan yeni bir iddiayı daha
kamuoyunun dikkatine sundu.
Türkiye'ye çağ atlatan ve Türk dünyasının ortak hareket etmesi noktasında attığı adımlarla adını tarihe kazıyan Turgut Özal'ın ölümü ile ilgili şüpheler bir türlü aydınlatılamazken yeni bir iddiaya ortaya atıldı.
"Özal'ın hep Orta Asya ziyaretinden sonra öldürüldüğünü konuşuruz ama hiç Alparslan Türkeş'in Ermenistan'la yaptığı temastan sonra öldürüldüğünü konuşmayız" diyen Fatih Tezcan'a göre emperyalizm bizim asimetrik politika izlememizi hiç istemez, önemsemez. Emperyalizm monopolik, yani tek taraflı, bağnaz, yobaz ve önüne bakan bir politika istiyor.
BU iddiaya MHP kanadından nasıl bir tepki geleceği ise merak konusu.
4 Nisan 1997 tarihinde vefat eden Alparslan Türkeş'in sürpriz ölümü ile Ermenistan'la başlayan sıcak süreç durmuştu. Aşağıdaki Aksiyon Dergisi'ne ait Mart 1995 tarihli haber sürecin Türkiye ve bölge ne derece önemli olduğu anlatılıyor.
Türkeş, Petrosyan'la Türk dünyasının lideri olarak görüştü
Mart 1995 / MUSTAFA ÜNAL
Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan'la önce Paris daha sonra Frankfurt'ta yaptığı iki görüşme bir çok kişiyi şaşırtırken, MHP'liler liderlerinin Azerbaycan'la Ermenistan arasındaki sorunun çözümüne arabulucuk yapmasından gurur duyuyorlar.
Türk yetkililerin de bilgisi dahilinde gerçekleşen görüşmelerde Türkeş, Petrosyan'a işgal ettikleri Azeri topraklarından çekilmeleri halinde Türkiye'nin elektrik ve buğday yardımında bulunacağını, ayrıca Kazakistan petrol poru hattıile Türkmenistan doğal gazının Ermenistan topraklarından geçeceği mesajını iletti.
Petrosyan geçen hafta Türkeş'le yeni bir görüşme yapmak istediğini açıkladığında, MHP lideri hemen devlet yetkililerine konuyu iletti. Muhtemelen olumlu sonuç verecek değerlendirmeler sonunda Türkeş, Petrosyan'la üçüncü kez masaya oturacak.
Aksiyon'un sorularını cevaplandıran MHP Genel Sekreteri ve Yozgat Milletvekili Yaşar Erbaz, Türkeş'in Petrosyan' la Türk dünyasının lideri olarak görüştüğünü söyledi. MHP' nin çeşitli konulardaki görüşlerini anlatan Erbaz'ın sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
- MHP koalisyon hükümetine başından beri destek veriyor. Siz geçmişte aşırı solcuların da toplandığı CHP ile mücadele etmiştiniz, SHP-CHP bütünleşmesinden sonra MHP'nin hükümete bakışında bir değişiklik olacak mı?
Bütünleşmeyi kamuoyu çok yanlış algıladı. Sanki CHP ile SHP birleşti de solda bütünleşme sağlandı. Hani Nasreddin Hoca'nın meşhur hikayesi vardır; Allah bir kulunu sevindirmek isterse önce eşeğini kaybettirir sonra buldururmuş. Bütünleşme de böyle. SHP'nin yüzde 10, CHP' nin yüzde 2 civarında bir oyu var. Bunların ikisini birleştirirseniz yüzde 12 eder. Bu konu kamuoyunu boşuna meşgul etmiştir. Ancak bu şekildeki aynı fikre sahip olan siyasi partilerin bir araya gelmelerini de yararlı görüyorum.
CHP çatısı altında birleşmelerine gelince; bu parti geçmişte çok ciddi şekilde tenkitler yapılabilecek bir maziye sahip. Bir kere 12 Eylül'den önce aşırı sola destek olmuş bir siyasi partidir. Bu aşırı soldan çektiklerinin unutulmadığı da Ecev it' i n 'Bu kadrolarla bir daha iş yapm am' demesinde düğümlenmektedir. Bu Türkiye'yi kardeş kavgası noktasına getirecek kadar tehlikeli sonuçlar doğurmuştur. CHP maalesef insanların inançlarının yaşatılması noktasında da sicili temiz bir siyasi parti olarak gözükmemektedir. Ne tek parti.döneminde ne daha sonra laikliği bir. noktada din düşmanlığı şekliyle yansıtmış ve uygulamıştır. CHP' nin muhalefeti de temiz değildir. Dolayısıyla CHP adını alarak geçmişten günümüze taşıyacakları çok fazla bir şey yok.
Türkiye'nin büyük sıkıntıları var; bölücülük ve işsizlik gibi. Bu kadar ağır problemlerin içindeyken ülkeyi bir hükümet krizine sokmak veya hükümetsizliğe mahkum etmek, alınan bazı tedbirleri boşa çıkarmak gibi politikaları asla düşünmüyoruz. Bizim koalisyona bakışımızda bir değişiklik olmayacak. Koalisyonda uyumlu çalışırlarsa memnun 0luruz. Biz memleket hayrına gördüğümüz her konuda hükümete destek olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bu çok yanlış anlaşıldı, MHP' nin kayıtsız şartsız hükümete destek verdiği gibi bir algılama sözkonusu oldu. Bunun böyle olmadığını kamuoyuna anlatmakta çok sıkıntı çekiyoruz. Grup kuramadığımız için sesimizi duyuramıyoruz. Mesela Çekiç Güç meselesinde hükümetin politikasını en ufak şekilde tasvip etmedik. Biz tam kadro bulunmamız sonucu değiştirmeyeceği için tam kadro bulunmadık. Sonucu değiştirmeyecekti. Değişikliğe sebep olacağına inansaydık tam kadro Meclis'te olurduk. Biz Çekiç Güç'ü bağımsızlığımıza müdahale olarak değerlendiriyoruz. Böyle düşünen bir partinin Çekiç Güç'ü desteklemesi düşünülemez.
- MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in Ermenistan Cumhurbaşkanı Petrosyan'la yaptığı görüşmeler kamuoyuna açıklanınca çeşitli yorumlara sebep oldu. Türkeş'in görüşmesi MHP içinde nasıl değerlendirildi?
MHP lideri Alparslan Türkeş'in, Ermenistan Devlet Başkanı ile görüşmesi konusunu kamuoyu yanlış değerlendiriyor. Bir kere görüşme talebi bizden değil, Ermeniler'den gelmiştir. Bugün Azerbaycan'da Türkeş'in ciddi bir ağırlığı vardır. Oradaki insanlar Türkeş'i Türki ye'deki bir siyasi partinin genel başkanı olmasının ötesinde Türk dünyasının lideri olarak görmektedir. Bu meselenin çözümü her iki ülkenin de menfaatinedir. Azerbaycan'ın işgal edilen topraklarının geri alınması, Karabağ meselesinin çözülmesi, Orta Asya petrolünün en kısa yoldan Akdeniz'e ulaştırıİması iki ülke arasındaki problemlerin belli bir anlaşma ile neticelenmesine bağlıdır. Türkeş de bu düşüncelerle, Büyük Ermenistan'ın kurulmasını engellemek amacıyla bu girişimlerde bulunmuştur.
Türkeş'in Ermenistan lideriyle görüşmesini bazıları eleştirdi ama bu görüşmeden devletin yetkili organlarının haberi vardı. Türkeş her hareketini hem Dışişleri Bakanı'na hem başbakana hem de cumhurbaşkanına haber vererek gerçekleştirdi. Türkeş, Azerbaycan'ın menfaatlerini savunmuştur.
Türkeş'in Petrosyan'la görüşmesi, MHP'de bir huzursuzluğa sebep olmadı. Bu konuda hepimiz onu destekliyoruz. Yeni bir görüşme gündemde. Mesele Dışişleri ve başbakana müracaat etti. Oradan çıkacak sonuca göre görüşme istenirse, Türkeş yine aracılık yapacak. Petrosyan'ın görüşme talebini yetkili merciler değerlendiriyor. Görüşme yönünde bir karar çıkacağına inanıyorum.
Türkeş Türk dünyası üzerindeki ağırlığı sebebiyle böyle bir aracılık işine giriyor. Türkeş, Petrosyan'la Türk dünyasının lideri olarak görüşüyor.
- Bu yıl yapılacak gibi görünen erken bir seçimde MHP'nin hedefi ne olur? 1991'de olduğu gibi tekrar ittifak arayışları gündeme gelir mi yoksa tek başınıza mı seçimlere girmeyi düşünürsünüz?
MHP, 12 Eylül'den önce ve sonra girdiği bütün seçimlerde sürekli oylarını artırarak çıkmıştır. Eğer 12 Eylül ihtilali olmasaydı, MHP büyük bir milletvekili sayısıyla Meclis'e girecekti. Üzerimizden bir darbe geçti. Bütün oyunlar MHP'nin üzerine oynandı. Türkeş, 5 yıl gözetim altında tutuldu. 12 Eylül'ü yapanlar, partilerin içinde en çabuk toparlanacak siyasi kuruluşun MHP olduğunu biliyorlardı. Bunu engellemek için ellerinden geleni yaptılar. Türkeş, 5 yıl kendi kadrolarından kopuk yaşamaya mahkum edilmiştir.
Ama 12 Eylül'den sonra Türkeş'in yeniden partinin başına geçmesiyle toparlandık. Adaletsiz seçim kanunu sebebiyle patlamayı biraz gecikerek yaptık. Uzun yıllar iktidarda kalan ANAP bütün siyasetini MHP'nin geçmişteki aktif tabanına sahip olma üzerine inşa etti. Bizim arkadaşlarımızdan bazılarına partide önemli yer vererek ülkücülere mesajlar verdi. Bu çok etkili oldu.
Ben MHP'nin oy oranını yüzde l5'in çok üstünde görüyorum. Türkiye'de seçim kanununun mutlaka değişmesi lazım. Muhtemel bir seçimde ittifak arayışına geçmişte RP ile yaptığımız gibi, kanuni bir aldatmaca olarak girmeyiz. İttifaka gidersek çok açık olarak halkımızın karşısına çıkacağız ve 'Şu partiyle şu şartlarda seçim ittifakı yapıyoruz' diye anlatacağız. Bütün dünyada bu yapılıyor.
Bu çerçevede kanuni düzenlemenin yapılması lazım. MHP şu aşamada böyle bir ittifak düşüncesinin içinde değiL.
- MHP'nin büyümesi ve giderek kitleselleşmesi partiyi nasd etkiledi? Üslubunda cleğişiklik olduğuna dair bir kanaat vardır...
MHP ilkelerinde bir değişiklik olmadı. Ancak MHP ve ülkücülerin aleyhinde çok kötü bir imaj oluşturuldu. Milliyetçilerin kavga ve gürültüden başka bir şey düşünmedikleri görüşü ısrarla işlendi.
Bir defa bunu değiştirmeye mecburduk. Bunu yapabilmek için de çok ılımlı politikalar izledik. Biz geçmişte en ağır hakaretleri ya paniara bile zeytin dalını uzatmaktan çekinmedik. Bunun faydasını da gördük. Türkiye çok şeyler gördü. Birbirlerine yüzüne bakamayacak kadar saldıranların ülkeye hiç bir şey veremeyeceklerini halk gördü. Biz bundan kendi payımıza düşen dersleri çıkardık.
- Çiller hükümetini başarısız bulan bazı ANAP ve DYP'liler mutabakat ve geniş tabanlı hükümet arayışlarına giriyor? Bu arayışlara MHP'nin bakışı nasıl?
Bu hükümette olma noktasında gayet doğalolarak hiç bir partinin muhalefette kalmak için kurulmadığı gerçeği gözönüne alınırsa, MHP hükümete girme teklifine hayır demez. Mutabakat ya da geniştabanlı hükümetlerde yer alırız. Geçmişte de bu arayışlar gündeme gelmişti. Aslında aynı görüşte olan siyasi partilerin kuracağı hükümetlerin faydalı olacağına inanıyorum.
- 2000 yılında nasıl bir MHP ile karşılaşacağız?
İktidara gelmiş bir MHP bulacaksınız karşınızda. Türkeş'e Hak vaki olursa bir fikir partisi olan MHP yeni liderini mutlaka kendi içinden çıkarır. Bizim hareketimizin en büyük özelliği böyle bir veliaht tayin edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Önceden belirlenmiş insanların çoğunun partilerin başına gelemediği ve bir hizip oluşturduğu gerçeğini gözardı etmemek lazım. Böyle gelişen siyasi bir partinin içinde büyümeyi yavaşlatır. Zamanı gelince bu parti yeni liderini de çıkarır.