Türkeş sosyalist devlet istiyordu
Abone olTürkeş’i nasıl bilirdiniz? Turancı, devrimci, ihtilalci..Ülkücü hareketin lideri meğer sosyalist bir devlet istiyormuş..
Türkeş’i nasıl bilirdiniz? Turancı, devrimci, ihtilalci...
Alparslan Türkeş ismiyle yan yana gelemeyecek tek kelimenin
sosyalizm olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. 3 Mayıs 1944’te
genç bir üsteğmenken meşhur ‘Turancılık Davası’yla yakın tarihe
adını yazdıran Türkeş, meğer sosyalist bir devlet istiyormuş.
Türkeş’in istediği, Marksist teorideki gibi kapitalizmin yerini
aldıktan sonra kendiliğinden sönerek komünizme dönüşecek bir
topluma işaret eden sosyalizm değildi tabii ki. Anlaşılan Türkeş,
Avrupa ve ABD’deki sosyalizm sempatisini kırmak amacıyla Melvin
Lasky tarafından savunulan ve öteki sosyalizmden bahsediyordu.
Sosyalizmin bu çeşidinde “zararsız solcu” olmak kaydıyla sosyal
devlet imkanlarından yararlanıp, bireysel özgürlükler sonuna kadar
kullanılabiliyordu. Dönemin sağcı gazeteleri sosyal adalete
inandığı için Türkeş’e “Turancı Komünist” ifadesini yakıştırmışlar.
İhtilal sırasında Türkiye’de görev yapan elçiliklerin gizlilik
süresi dolan yazışmalarında yer alan ilginç bilgiler bunlarla
sınırlı değil.
İngilizlerin, memleketi Kıbrıs’a müdahale etmesinden korktuğu
Türkeş, üniformasını çıkardıktan sonra birçok Arap ülkesinden “Bize
ordu kur” teklifi almış. Türkeş’in basın müşavirlerinden Rasim
Ekşi, “Amerikan, İngiliz ve Fransız Belgelerinde Alparslan Türkeş”
isimli kitapta 27 Mayıs’ın bilinmeyenlerini anlatıyor. Acı dolu
yıllara dışarıdan bir bakış açısı getiren kitaptan yola çıkarak,
ihtilali radyodan öğrenen kızı Umay’la babasını konuştuk.
12 Eylül darbesini bir gün önce akşam saat 20.00 sularında haber
alan Türkeş, ailesini güvenli bir yere bıraktıktan sonra kaybolmuş.
İhtilal zamanlarında ilk bir hafta ortalıkta gözükmemek
gerekiyormuş. Türkeş, dramatik sahnelerin yaşanabileceği kritik
süreyi atlattıktan sonra teslim olmuş. Umay Günay ile Bilgeoğuz
Yayınları’ndan çıkan “Amerikan, İngiliz ve Fransız Belgelerinde
Alparslan Türkeş” isimli kitap nedeniyle yeniden gündeme gelen
babasını ve ihtilal yıllarını konuştuk.
MHP gelirse zarar verir
“Aynen büyük Atatürk’ün ölümünden sonra CHP’nin rotasını
değiştirmesi ve günden güne halktan uzaklaşması gibi. CHP küçük bir
parti haline geldi ve halkın güvenini kaybetti. MHP de öyle oldu.
Çünkü Devlet Bahçeli, rahmetli babamın vizyonuna sahip değil. O da
babamı anlamayanlardan. Hatta sevenlerin doğru anlamaması daha da
tehlikeli oluyor.
Onun için de onlar birtakım sloganları tekrar ederek bir şeye
ulaşmaya gidiyorlar; ama iktidarları döneminde gördük Türkiye’ye
çok zarar verdiler. Tekrar gelmeleri halinde de Türkiye’ye zarar
verirler. İyi bir şey yapmaları mümkün değil. Dünya tarihinde de
var böyle dönemler. Dünya liderlerine bakın, onların da
kapasiteleri kıt. Biraz verimsiz bir dönem. Tarihin belli
dönemlerinde büyük liderler oluyor, daha sonra kapasitesi kıt
liderler geliyor. Ben babamdan sonraki Devlet Bahçeli’nin MHP’sini
Keloğlan’ın ‘Hiç’ masalına benzetirim!..
Türkeş soyadı silindi
Türk milletinin kültürel olarak bazı kabulleri var. Onu ben de tam
çözmüş değilim; ama muhtemelen padişahlık döneminden kalan
bilinçaltı tepkisi olduğunu zannediyorum. Aynı aileden gelenlere
çok sıcak bakılmıyor, desteklenmiyor. Babadan oğula geçmesin gibi
bir tepki var. Yani kültürel bir olgu olduğunu düşünüyorum.
Sokaktan olunca daha iyi olur gibi bir düşünce var. Tuğrul ve ben,
üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık. Takdir edilmeyince de kenara
çekilmesini bildik.
12 Eylül’ün gizli tarihi
12 Eylül, babama karşı hazırlanmış düşmanca bir ihtilaldi. 12
Eylül’e dair belgeler var. Açıkladığınız takdirde kendi lehinize
olabilir; ama milletinizin aleyhine olabilir. Onun için de
açıklamazsınız, katlanırsınız. Her türlü suçlamaya, hakarete
rağmen. Babam kayıtlarını emin yerlere teslim etti. Onların hepsini
takvimine bağlamıştır. Birileri zamanı geldiği zaman açıklar.
Önümüzde siyaset yapacak, Türk milletine hizmet edecek olan
insanları, ne sıkıntıların bekleyeceğini ve hizmetlerin yarıda
kalmaması için ne tedbirler almaları gerektiğini içeren, ufuk açıcı
belgeler. Kişilerle hiç uğraşmamıştır babam. Stratejik belgeler
bunlar. Gizli kalmış bir şeyler açıklanacak; ama çok komplike
şeyler de beklemeyin.
Turancı komünist!
Babam Amerika’da ekonomi okuduğu için kafasında sağlıklı bir oluşum
modeli vardı. 27 Mayıs ihtilalinden sonra onları gerçekleştirip
seçime gitmek ve politikaya atılmak istiyordu. Bir idealist Türk
milliyetçisi, devlet adamı olarak çok güzel şeyler düşünüyordu ve
Türkiye’nin kaçırdığı bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Alparslan
Türkeş eğer iktidara gelebilmiş olsaydı Türkiye pek çok problemini
bugün halletmiş bir ülke olurdu. Dört ay içinde DPT, DİE, TAEK gibi
önemli kurumların kurulmasını sağladı. Hiçbir zaman ekstrem
düşünceleri olmamıştır. Irkçılık, soykırımcılık gibi. Bir kere çok
merhametli, şefkatli bir insandı. Zaten 7 çocuğu olan bir adamın
şefkatsiz olması düşünülemez. Sosyal adalete inandığı için ‘Turancı
komünist’ diye yazdılar.
Türkeş Arusi mi, değil mi?
Bir tarikata üye olmanın ilk şartı irade teslimidir. Şeyhe irade
teslim eder ve artık o şeyhin emrini yerine getirirsin. Babam gibi
bir adamın irade teslim etmesi mümkün olur mu? Mümkün değil. Babam
da bu kişilerle (Arusilerle) milletimizin saygı duyduğu kişiler
olduğu için görüş alışverişinde bulunmuştur. Benim de var
görüştüğüm kişiler. Ama müridi olmak diye bir şey olmaz.
Tırnakları sökülmedi
Turancılık olaylarından sonra hapiste tırnaklarının söküldüğü doğru
değil. Babamın tırnakları sökülmemiş; ama hücrede yalnız başına
bırakılmış. Subay olduğu için o tür bir cezaya kalkışmamışlar. Ama
Savcı Kâzım Alöç, ‘sökeriz’ diye tehdit etmiş. Diğer Türkçülere
yapıldı; ama esas Nihal Atsız’a çok işkence etmişler.”
Zaman