Türke toplumunun kanayan yarası
Abone olToplumda, dışlanmak kaygısıyla cinsel suçların ve tacizlerin çoğunlukla gizli tutulması failleri cesaretlendiriyor.
Çukurova Üniversitesi (Ç.Ü) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh
Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rasim
Somer Diler, cinsel istismarın tüm coğrafyalarda görüldüğünü,
toplumumuzda ise ''kanayan bir yara'' olduğunu söyledi. Çeşitli
üniversitelerde yapılan araştırmaların sonuçlarından elde edilen
bilgilere göre, her 10 erkek ve 3 kız çocuktan birinin 18 yaşından
önce cinsel istismara uğradığının ortaya çıktığını ifade eden
Diler, Trakya Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada ise aile içi
cinsel istismarın yüzde 1.4 oranında tespit edildiğini kaydetti.
İstismara uğrayan gençlerin büyük bölümünde, özgüven eksikliği,
yeterli sayıda arkadaşı olmaması ve anne-baba ile iletişimsizlik
ile ihmal edilme sorunu yaşandığının belirlendiğini belirten Somer,
şöyle konuştu: ''İstismara uğrayan gençlerin ailelerinde sosyal
izolasyon, genci ihmal, anne-babanın yaşının küçüklüğü, işsizlik,
borçlar ve aile bireylerinin sayısının fazla olduğu dikkati
çekiyor. Cinsel istismara yönelenlerde ise çoğunlukla kendi
geçmişinde örselenme ya da reddedilme deneyimleri, alkol kullanımı,
saldırganlık, suç kaydı, antisosyal kişilik özellikleri, işsizlik
ya da sık iş değiştirme, cinsel doyum kaynaklarında yetersizlik
göze çarpıyor.'' Somer, istismarcıların genelde aile içinde ya da
aileye yakın kişilerden oluştuğunu belirterek, ''Yapılan
çalışmalarda, istismarcının yüzde 14'ü yabancı, yüzde 28'i aile içi
bir birey, yüzde 58'i ise çocuğu tanıyan, ancak aileden olmayan
birisi olduğu bulunmuştur'' dedi. Somer, cinsel tacize uğramış
gençlerde de sıklıkla cinsel davranışlarda artma gözlendiğine
işaret ederek, şunları kaydetti: ''Yapılan çalışmalarda bu
gençlerin, yetişkin veya diğer gençlerle daha sık cinsel ilişkiye
girdikleri saptanmıştır. İstismarın birden fazla ve sık olması,
uzun süreden beri olması ve güç kullanılması gençlerde uygunsuz
cinsel davranış gelişimini artırmaktadır. Gençte, sevilmediği,
sevdiği-bağlandığı kişilerce yeterince kollanıp korunmadığı,
ihanete uğradığı duygusu gelişebilmektedir.'' Somer, istismar
sonrasında saldırganı polise bildirmenin, onu bozuk davranıştan
kurtarmaya yeterli olmadığını, bu kişilerin de tedavi edilmesi
gerektiğini anlattı. Türk toplumunda tacizin utanma, ayıplanma ve
dışlanma korkusuyla gizlendiğini, bunun failleri
cesaretlendirdiğini vurgulayan Somer, ''namus kavramı''nın olaydan
toplumun haberdar olmasını ve tedavi girişimini engellediğini
vurguladı. Somer, başka N.Ç'ler olmaması için herkesin ders
çıkarması gerektiğini, bu açıdan bakıldığında bu tür olayların
saklı tutulmamasının istismarcıların cesaretlerini kıracağına
inandığını kaydetti. Somer, cinsel istismara, tanıda ve müdahalede
geç kalınmasının uzun süreli ve geri dönüşsüz sorunlara yol
açmasının da kaçınılmaz olacağını sözlerine ekledi.