Türkçe'nin Kürtçe'den aldığı kelimeler
Abone olYazar Sevan Nişanyan Türkçe'nin Kürtçe'den aldığı kelimeleri örnek göstererek kardeşliğin olmadığını savundu.
İslamiyet hakkındaki hakaret içeren
sözler sarfeden yazar Sevan nişanyan şimdi de Türkçe Kürtçe
sözlükleri ortaya çıkardı. Hz. Muhammed için daha önce bir
konuşmasında "Bu kişinin Allah ile bağlantı kurduğuna inanmıyorum"
diyerek gündeme oturan Nişanyan yine çok tartışılacak sözler
etti.
Çağdaş Türkçe'deki sözcüklerin etimolojik yapısını ortaya koyduğu
bir sözlüğü olan yazar Sevan Nişanyan bloğunda yazdığı yazısında
önemli bir iddiada bulundu. Nişanyan, Türkçe'de Kürtçe'den alıntı
olan sözcükleri yazdı ve ''Madem Kürtlerle Türkler bin
seneden beri kimin eli kimin cebinde yaşamışlar, neden sözcük
alışverişi bu kadar zayıf'' diye sorusunun cevabını
verdi.
ETİMOLOJİ SÖZLÜĞÜ YAZAN
YAZAR
Koruma altındaki Şirince evlerinde yaptığı restorasyon faaliyetleri
yüzünden cezaevine girdiği 10 aylık süreçte "Çağdaş Türkçenin
Etimolojik Sözlüğü" alt başlığı ile yayımlanan "Sözlerin Soyağacı"
kitabını yazan Nişanyan bu kitabında ''Türkçe başka dillerden rekor
düzeyde kelime almıştır, türetmiştir ve dünyanın en kozmopolit
dilidir.'' iddiasında bulunmuştu.
''KÜRTÇE'DEN TÜRKÇE'YE GEÇEN
SÖZCÜKLER''
İşte bu kozmopolit dilin Kürtçe'yle olan ilişkisini inceleyen
yazar, ''Türkçe'de Kürtçe'den alıntı olan sözcükler, buyur, bu
kadardır: Berdel, biji, cacık, dalavere, dengbej, gundi, halay, ya
herru ya merru, heval, hızma, keko, keleş, kıro, kirve, koçer,
kötek, lavuk, peşmerge, pirpirim, şıh, tırsmak.'' dedi.
''40 SÖZCÜK ÇIKMAZ MÜMKÜN
DEĞİL''
Nişanyan, ''Hırçın, Kelepir ve Ova''dan emin değilim. ''Torun''
meselesi kafamı kurcalıyor. ''Tulum'' anlamına gelen ''Meşk''
Farsça veya Kürtçe olabilir. ''Ağıl'' ve ''mezra'' anlamına gelen
''kom'' Kürtçe veya Ermenice olabilir. ''Koçer'in aslı Türkçedir,
ama Türkçe'ye bu özel anlamda Kürtçe'den gelmiştir. ''İsot''
Türkçe'dir. Hepsi bu kadar. Daha üç beş tane çıkar belki, ama
mesela kırk tane çıkmaz. Mümkün değil.'' iddiasından bulundu
''PEKİ SÖZCÜK ALIŞVERİŞİ NEDEN BU KADAR
ZAYIF''
''Madem Kürtler'le Türkler bin seneden beri kimin eli kimin cebinde
yaşamışlar, neden sözcük alışverişi bu kadar zayıf ve bu kadar
marjinal kalmış'' sorusuna da cevap veren Nişanyan bu durumu da
şöyle açıkladı:
BİR, dünyanın her yerinde kural gereği, yanyana yaşayan dillerden statü ve itibarı aşağı olan, yukarı olandan sözcük alır, tersi olmaz. Tersi ancak şöyle olur:
a) argo kelimeler alınır: keko, kötek, lavuk, tırsmak...
b) öteki kültüre ait "yabancı" kurum ve simgelerin adı alınır: berdel, dengbej, halay, kirve, peşmerge, şıh...
c) öteki kültürden ithal edilen nesnelerin, özellikle yiyecek ve giysilerin adı alınır: cacık, hızma, belki pirpirim...
d) öteki kültürün uzmanlaştığı bir faaliyet alanı varsa o alanın terimleri alınır: Türkçedeki Rumca tarım ve balıkçılık terimleri gibi. Hepsi bu kadardır. Bütün dillerde böyledir.
ÇAĞDAŞ TÜRKİYE'NİN ETİMOLOJİK
SÖZLÜĞÜ
''KÜRTÇE BİLENLER
SAKLADI''
İKİ, bir dilden diğerine etkileşim osmoz yoluyla olmaz, havadan
bulaşmaz, her iki dili bilen ve rutin olarak kullanan insanlar
aracılığıyla olur. Türklerin seçkin sayılan zümresinin tamamı,
aşağı yukarı 1000 yılından 1900 yılına dek az veya çok Farsça
bilirdi. Bilmekle kalmaz, bildiğini göstermekle itibar ve avantaj
kazanırdı. Aynı dönemde Türkler'in dil modalarına öncülük
edebilecek olan kesiminde Kürtçe bilenlerin oranı, ben size
söyleyeyim, bugünkünden farklı değildi. Bilenler de Kürtçe
bildiklerini teşhir ederek değil, aksine SAKLAYARAK toplumda
basamak yükselirlerdi.
Kardaş yerine birader dersen seçkinlik puanın artar; bıra dersen azalır. Bu kadar basittir bu iş. Bu yüzden birader Türkçe'ye girmiş, bıra girmemiş.