Türkçe konuşmuyoruz ...
Abone olEkranda ve radyoda sıkça yapılan dil yanlışlarını bir kitapta toplayan Yaman Tüzcet, medyada kullanılan yanlışlara değiniyor. İşte ekranın yanlışlıkları...
Ekranda ve radyoda sıkça yapılan dil yanlışlarını bir kitapta
toplayan Yaman Tüzcet, adını Ekrandaki Mürkçemiz koyduğu kitabında,
medyada konuşulan Türkçe'yi hicvediyor. Dilin kullanımındaki
yanlışlıklar, telaffuz bozuklukları büyük yozlaşma sürecini
hızlandırıyor. Bu yozlaşmanın en gözle görülür hali davranış ve
anlatım bozuklukları olarak tüm topluma yansıyor. Yaman Tüzcet,
aktör gözüyle gördüğü yanlışları Ekrandaki Mürkçemiz adlı kitabında
topladı. Bilge Karınca Yayınları arasından çıkan kitapta
karikatürlerle renklendirilen sayfalar, yanlışlarımızı hicvederek
gözler önüne seriyor. Türkçe kirleniyor Yaman Tüzcet dilde meydana
gelen yozlaşmayı kirlenme olarak nitelendiriyor ve kitabını bu
kirliliğin önüne geçecek bir arıtma aleti olarak gördüğünü
söylüyor: "Güzel Türkçemiz kirleniyor, hatta kirlendi. Bu kirlenme
ekranlarımızdan ve radyolarımızdan yayılarak tüm dillere yapışıyor.
Kitapta en yaygın olarak kullanılan yüz-yüz elli dil yanlışı yer
alıyor. Bu uyarıların spikerlere, sunuculara, seslendirmecilere,
genç tiyatro oyuncularına ve dili doğru konuşmaya meraklı yurttaşa
yardımcı olacağına inanıyorum." Sanatçı kitabının adının Ekrandaki
Mürkçemiz olmasına neden olan fıkrayı da gülerek anlatıyor:
"Padişahın o gün canı sıkılıyor, eğlence istiyor... İhtiyar Bektaşi
babasını çağırtıyor. Yaka paça huzura getiriyorlar adamı; Padişah
dalgasını geçsin diye... Padişah soruyor "Ya hu, söyler misin bana,
dolap-molap, ocak-mocak, döşek möşek diyorlar... Dolabı anladım,
ama molap ne demek? Ocağı anladım da mocak ne oluyor?...
"Efendimiz, zenginin evindekine dolap derler, fakirinki molaptır;
zengininki ocaktır, fakirinki mocak..." "Pekiii, söyle bakalım,
padişah-madişah da olur mu?" "Olmaz mı sultanım, padişah rahmetli
babanızdı, madişah da sizsiniz!" Eskiden kullandığımız o dil
Türkçe'ydi. Bugün kullandığımız dil de ancak mürkçe olabilir." Dil
bir ülkenin herşeyidir Dileğinin ekrana çıkan herkesin bu kitabı
okuması olduğunu söyleyen Tüzcet, ekranda yapılan hataları sadece
dilin kullanımı ile de sınırlı olmadığını, davranış bozukluklarının
da sergilendiğini söylüyor. "Konfüçyüs 'Bir ülkenin ekonomisini ele
geçirmek isteyenler önce dilini ele geçirirler' diyor. Türkçe de
yavaş yavaş elimizden kayıp gidiyor." En güzel konuşan politikacı
Arınç "Politikacılar arasında Türkçe'yi doğru kullananların sayısı
yok denilecek kadar az. Başbakanımız çok eski dönemlerde kalmış bir
politikacı söylemiyle konuşuyor. Meclis içinde Türkçe'yi en güzel
kullanan Meclis Başkanı Bülent Arınç'tır. Gerçekten itina ediyor
konuşmasına. Cumhurbaşkanımız biraz konuşsa onun da nasıl
konuştuğunu söyleyebilirdim belki." "Politikacılar arasında
Türkçe'yi doğru kullananların sayısı yok denilecek kadar az.
Başbakanımız çok eski dönemlerde kalmış bir politikacı söylemiyle
konuşuyor. Meclis içinde Türkçe'yi en güzel kullanan Meclis Başkanı
Bülent Arınç'tır. Gerçekten itina ediyor konuşmasına.
Cumhurbaşkanımız biraz konuşsa onun da nasıl konuştuğunu
söyleyebilirdim belki." "Seri" sözcüğünün, bambaşka bir anlamı olan
"Serî" sözcüğü ile karıştırılması. Serî: Dizi, sıra demek...
Fransızca'dan gelme bir sözcük. Ekrandaki spikerlerin tümüne yakın
bir bölümü "seri" demeleri gereken yerde "seriii" diyorlar.
Sonundaki "i" harfinin uzatmadan, kısa okunması gerekir. Bugün
birçok spiker "AfgaNİStan" diyerek kelimeyi yanlış tonluyor. Oysa
"AfganisTAN" denirken vurgu son hecededir. Bu benzer ülke isimleri
için de geçerli. "Nisan" ayı derken "i"yi kısa okuyorlar, uzatarak
okumak gerekir. "Kalp krizi geçiren ünlü sanatçımız Zeki
Yurtbaşı'yı kaybettik" ifadesi yanlıştır. Biri kalp krizi
geçirdiyse atlatmıştır, yani ölmemesi gerekir. Doğrusu, "kalp krizi
sonucu, öldü" olmalıdır. En yaygın en büyük iki ayıp-yanlıştan biri
"No'lu" demek. Metinde bu şekilde yazılabilir ama "Numaralı"
diyerek okunmak gerekir. "68'li yıllar, 96'lı yıllar..." ifadesi
yanlıştır. Tekli yılların çoğulu olmaz. Doğrusu "70'li yıllar,
90'lı yıllar"dır. "Sürü" sözcüğü değerli insanlar için
kullanılmaz."Verdi'nin bir sürü operası var" kullanımı yanlıştır.
"Nema" kelimesinin sonundaki "a" uzatarak okunmalıdır. "Nema"
kelimesi Arapça'dır ve büyüme gelişme anlamına gelir. Kaynak: HALE
KAPLAN ÖZ / Yeni Şafak