Böyle diyor, gurbetçi okurum…
‘’Gurbetçi’’ kelimesinden ne kadar haz etmesem
de bu cümlede böyle kullanmak istedim. Diyor ki; ‘’Türk
Türk’ten nefret ediyor, elin gavuru nasıl sevsin?’’
Bu yorumu okuduğumda düşünceye daldım…Bu cümle bildik/tanıdık
bir cümleydi benim için, şaşırmam gereken bir durum yoktu. Uzun
zamandır böyle düşünen başyapıtların arasında/deresinde
yaşıyordum.
Avrupa’da yaşayan Türkler mevzu…
Avrupa’da ki Türkler, yaşadıkları ülkeye entegre (!) oldular ama
hala birbirlerine entegre olamadılar.
Çook seneler önce buralara görev için gelmiş bulunan, devlet
görevlileri de bu durumu fark edip, entegrasyonun ilk önce kendi
aralarında (Türklerin) yakalamanın önemini vurgulamışlardı.
Durum şu ki; birbirlerinin yüzüne gülen bir avuç insan, ticari
konularda birbirini asla desteklememekte, Türk’le çalışmanın
zararları beyinlere kazınmaya çalışılmakta.
‘’Aman Türk kazanmasın da, kim kazanırsa
kazansın’’ diyeni bilirim ben...
Netice itibariyle şu meşhur laf ‘’Türk’ün Türk’ten başka
dostu yoktur’’ Avrupa’da yaşayan Türkler için geçerli
değildir sayın okuyucum…
Diğer taraftan;
Genel olarak da baktığımızda Türk’lerin kendi aralarında
birbirlerini hor görme/beğenmeme sorunsalı var.
Bu durumun Psikoloji biliminde bir adı var mıdır, varsa,
sebep/sonuçları nelerdir, araştırmaya değer görüyorum.
Ana okulunda cinsellik
İsviçre Federal Sağlık Dairesi’nin anaokulu çağında başlatmayı
planladığı cinsellik dersine, Türk aileleri de dahil olmak üzere
halkın her kesiminden tepki yağıyormuş.
‘’Anaokul çocuklarına, cinsellik dersi evet mi, hayır
mı’’ yı kapsayan referandum 19 Aralık 2013’de.
Büyük çoğunluk, böyle bir uygulamaya karşı ve referandumdan
‘’hayır’’ çıkacağına adım gibi eminim ama, sorarım
size bu yeni dünya düzeninin 66 aylık çocuklardan alıp/veremediği
nedir ?