Türk sinemasında bir ilk
Abone olAna koşul şuydu: Elde yazılı bir senaryo olmayacak, bir anahtar sözcükten yola çıkılarak doğaçlama yapılacaktı.
Yönetmen Reis Çelik, kendi doğduğu bölgede doğaçlama hikaye anlatıcıları ve aşıklardan etkilenerek “Acaba sinemada da böyle bir şey yapılabilir mi”? sorusundan yola çıkarak bir çalışma başlattı. Ana koşul şuydu: Elde yazılı bir senaryo olmayacak, bir anahtar sözcükten yola çıkılarak doğaçlama yapılacaktı. Bir yıllık teknik hazırlık evresinden sonra yönetmen Reis Çelik ve oyuncu Tunçel Kurtiz’ten oluşan 2 kişilik film ekibi 2 bin kilometre uzaklıktaki Ardahan’ın Çıldır kasabasına gitmek üzere yola çıktılar. Senaryoları sadece bir sözcüktü; “İnat”. Tek bir oyuncu olacak, kamera, ışık, ses ve tüm diğer görevleri yönetmen tek başına yapacaktı. Kısa süre içinde bölgedeki tüm aşıklar, hikayeciler bir araya getirilmiş ve “İnat” sözcüğünden yola çıkılarak doğaçlama hikayeler uydurulmaya başlanmıştı. Tüm bölge insanları seferber olmuş büyük çoğunluğu buz tutmuş Çıldır Gölü’nün üzerinde birbirinden güzel hikayeler çekilmeye başlandı. Filmin Konusu: Kış aylarında köyün şehirle ulaşımını sağlayan at kızağına bir rakip çıkmıştır. Kızakçı Daşo’nun rakibi kırmızı minibüstür. Ama kızakçı kışın buz tutan Çıldır Gölü üzerinden kestirme gittiğinden minibüsün göle giremeyeceğini ve yeni rakibinin kendisinden hızlı olamayacağını iddia etmektedir. Oysa minibüsçünün bu inatlaşmadan galip gelmek için başka bir planı vardır. Bu ikilinin arasında yarış devam ederken kızak ve minibüsün yolcularından tanınmış aşıklar ve hikaye anlatıcıları da bu kıyasıya yarışa katılmışlar ve “İnat” üzerine birbirinden güzel öyküler anlatmaktadırlar. Anlatılan öykülerden” Lades”, “5 Kırık Çöp Bir Kırık Kalp” ve “Cambaz Şaho” canlandırılmaktadır. Gülmeyi ve ağlamayı iç içe sunan film, Anadolu Halk Edebiyatının, “Aşıklama” ve “Doğaçlama” yöntemini sinemaya taşıyan ilk örnek olması açısından önem taşıyor. Kaynak: ekolay