Türk ordusu nasıl kurtulur?
Abone ol'Türk ordusu nasıl kurtulur'un reçetesini Cüneyt Özdemir yazdı. Biz de buradan Başbuğ'a sesleniyoruz: Duy bu sesi!
Cüneyt Özdemir dipnot.tv ve gazeteciler.com siteleri için
yazdığı yazıda "" diyerek askere bir reçete sundu.
Özdemir'e göre; Susurluk sonrasında TSK içinde müthiş bir çekişme yaşandı ve bugün okuduklarımız da kaybeden tarafın planları... Türk ordusunun kurtulmasının tek yolu da tamamen kendini açıp, şeffaflaşmasından geçiyor..
Özdemir yazısına biraz geçmiş hatırlatması yaparak başlamış:
BAŞBUĞ'A ÖNERİ |
Özdemir'in 'Türk ordusu nasıl kurtulur'a sunduğu reçete şöyle: Balyoz operasyonu belgelerinden sonra İlker Başbuğ muhtemelen
birkaç gün bu ulusalcı zevatın yeni uydurma komplolarını dinleyip,
bilenecek ve yine bildiğimiz açıklamalarından birini yapacak. AKP, CHP VE MHP'YE DE ÖNERİ |
Susurluk kazasından sonra Ankara'da Susurluk kazasını ve sonuçlarını araştırırken bir grup İstihbaratçı ile tanışmış ve onlarla uzun sohbetler yapmaya başlamış.
Ancak bu konuşmalar hep sohbet boyutunda kalmış. Çünkü konuşulanların hiçbirini kanıtlayacak belge ortada yokmuş.
ORDUDA ALEVİLER LEHİNE BİR AYIKLANMA
Pek çok konuyu bilip belgeleyemediğim için yazamadığım
yıllardı.
Cüneyt Özdemir o sohbetlerde konuşulanları şöyle aktarıyor:
"Yine de o pastahane masasında arasıra ilginç olaylar da
dinliyordum.
Bunlardan bir tanesi 28 Şubat döneminde üst düzey komutanlar
arasındaki Alevilik tartışmasıydı. Ordu üst yönetiminde
Aleviler lehine bir ayıklanma olduğu dile
getiriliyordu. Bu bir endişeden çok tuhaf bir gelişme
olarak konuşuluyordu. Ancak ortada herhangi bir belge yoktu.
TERFİ MÜCADELESİ
Bir diğer gelişme ise Ankara’da yaşanan askerler içindeki
çekişme ile ilgiliydi. Kapalı kapılar ardında İlginç bir terfi
mücadelesi vardı. Belge sızmıyordu belki ama bilgi geliyordu.
Ankara’da karargahta o yıllarda tuhaf bir koşuşturma olduğu da
gerçekti.
SNIPERLARI HATIRLAR MISINIZ?
Gerçekten tuhaf günlerdi...
Mesela bir dönem Genelkurmay başkanlığının üzerine snıperlar
yerleştirilmişti hatırlar mısınız? Gazetelerde gördüğümüz bu haber
herkesin tuhafına gitmiş anlam verememişti. Oysa İstihbaratçılara
bakarsanız bu olası bir provokasyonun alt yapısıydı. Bana o
yıllarda anlatılan hikaye o kadar abartılıydı ki oturup üzerine
fantastik bir hikaye bile yazdım.
ASKERLER CAMİDE OLAY ÇIKARACAKLARMIŞ
Bu kadar da olmazdı!
İddialara göre bazı sivil giyimli askerler camilerde olay
çıkartacak ve cemaati Genelkurmay binasına doğru yönlendirecek bu
sırada ateş açılacak ve malum senaryolar hayata geçirilecekti. Bunu
önlemek için kimi istihbaratçılar önde gelen cemaat liderleri ile
konuşuyor ve olası olayları önlemeye çabalıyordu.
O MERMİ ÖYLE SEKEMEZ
Yine o yılların en tuhaf olaylarından bir diğeri Hüseyin
Kıvrıkoğlu’na yönelik suikast girişimi ya da resmi dille tatbikat
kazasıydı!. Sadece alay komutanının araştırma yetkisi olan Kuzey
Kıbrıs’daki bir tatbikatta fizik kurallarını alt üst eden bir kaza
ile bir kurşun Kıvrıkoğlu’nu teğet geçip arkasında oturan albayı
vuruyordu. Pastahane masasında bir kurşunun nasıl fiziken bu
şekilde sekemeyeceğini beyaz peçetelere çizerek dinlediğimi
hatırlıyorum. O olay da kapatıldı unutuldu gitti...
Sonrasında Hilmi Özkök hakkındaki suikast girişimi iddiaları,
sefertası ile evden yemek getirmeler ve bugün artık ortaya saçılmış
olan Ayışığı, Yakamoz ve nihayet Balyoz darbe planları...
BUGÜN OKUDUKLARIMIZ TSK'DA KAYBEDEN TARAFIN
PLANLARI
Gelmek istediğim yer aslında aynı. Türk ordusunun içinde
1990’lardan 2000’lere geçerken ciddi ve kanlı bir çekişme yaşandı.
Bu çekişmeyi bir kanat kazandı. Şu anda Taraf’a sızdırılan
belgelerden okuduklarımız kaybeden tarafın planları.
Şunu kabul edelim bir orduyu dışarıdan dinleyip takip edemezsiniz.
Ses kayıtlarını çıkartıp gazeteler servis etmek kolay bir iş
değildir. Ancak mesele artık Türk ordusunu kimin dinlediği ve neden
sızdırdığı da değildir.
Ulusalcı zevat askere akıl fikir vermeyi bir gelenek haline
getirmiştir. Bu akıl fikir de nedense hep askerden daha askerci,
kartaldan daha şahinci olmak yönündedir. Biliriz ki Asker
de bu karanlık kafalara hep kulak verir, dinler hatta daha fazla
akıl almak ister.