Türk kadınının seyir defteri
Abone olDİE'nin internet sitesindeki ''Türkiye'de Kadın Bilgi Ağı'' bölümünde, Türk kadınının geçen yüzyılın ortalarından bugüne yaşamdaki kazanımlarına yer verildi.
Türk kadını, Osmanlı'dan günümüze çeşitli zorluklar ve
engellerle dolu bir seyir izleyerek geldi. Buna göre, Türk
kadınları ilk kez, 1843 tarihinde Tıbbiye mektebi bünyesinde
aldıkları ebelik eğitimi ile sosyal yaşamda yerlerini almaya
başladı. 1847 yılında kız ve erkek çocuklara eşit miras hakkı
tanıyan İrade-i Seniye'nin yayımlanmasının ardından 1856 yılında
Osmanlı topraklarında kadınların köle ve cariye olarak alınıp
satılmaları yasaklandı. 1858 yılında yayınlanan ''Arazi
Kanunnamesi''nde mirasın kız ve erkekler arasında eşit olarak
paylaştırılacağı hükmü yer alırken, kadınlar miras yoluyla mülkiyet
hakkını kazandı. Aynı yıl Kız Rüştiyeleri açıldı. Kadınlar ilk
dergilerine 1869 yılında kavuştu. Kadınlar için ilk sürekli yayın
olarak nitelenen haftalık ''Terakk-i Muhadderat'' dergisi
yayımlanmaya başlandı. Kızların eğitimine ilk kez yasal zorunluluk
getiren ''Maarif-i Umumiye Nizamnamesi'' ise 1869 yılında
yayımlandı. Bundan bir yıl sonra da kız öğretmen okulu ''Dar-ül
Muallimat'' açıldı. Evlilik sözleşmesinin resmi memur önünde
yapılması, evlenme yaşının erkeklerde 18, kadınlarda 17 olması ve
zorla evlendirmelerin geçersiz sayılmasını düzenleyen Hukuk-ı Aile
Kararnamesi 1871'de çıkarıldı. 1876'da ise ilk anayasa olan Kanun-i
Esasi ile kız ve erkekler için ilköğretim zorunlu hale getirildi.
İş hayatına işçi olarak girdiler Giderek sosyal yaşamda daha çok
yer almaya başlayan kadınlar, iş hayatına ilk olarak 1897 yılında
''ücretli işçi'' olarak atıldı. Kadınların devlet memuru olmak
içinse bu tarihten itibaren 16 yıl beklemeleri gerekti. Kadınlar
ilk kez 1913 yılında devlet memuru olarak çalışmaya başladı. Bunun
ardından bir yıl sonra kadınlar, tüccar ve esnaf olarak da iş
hayatına girişti. Kızlar için ilk yüksek öğretim kurumu, 1914
yılında "İnas Darülfünunu" adı altında açıldı. Kadınlar bilim
dünyasıyla ilk kez 1922 yılında tanıştı. Bu tarihte 7 cesur kız
öğrenci, Tıp Fakültesine kayıt yaptırarak eğitime başladı. İLK
KADIN PARTİSİ GİRİŞİMİ... Kadınlar siyasi hayatta da var olma
mücadelesine ilk kez 1923 yılında başladı. Kadınlar ilk kadın
partisi ''Kadınlar Halk Fırkası''nı, Nezihe Muhittin'in
başkanlığında 1923 yılında kurmak istedi. Ancak partinin
kuruluşuna, kadınlara oy hakkı tanımayan 1909 tarihli Seçim Kanunu
gereğince valilikçe izin verilmediği için parti girişimi
dernekleşme ile sonuçlandı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanıyla
birlikte kadınların kamusal alana girmesini sağlayan yasal ve
yapısal reformlar hızlandı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun 3 Mart
1924'te çıkarılmasıyla tüm eğitim kurumları Milli Eğitim
Bakanlığı'na bağlanırken, kızlar da erkeklerle eşit haklarla eğitim
görmeye başladı. Erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına
ilişkin düzenlemelerin kaldırıldığı, kadınlara boşanma hakkı,
velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanıyan Türk
Medeni Kanunu, 17 Şubat 1926'da kabul edildi. KADINLARA
SEÇME-SEÇİLME HAKKI Kadınlara siyasetin kapısını aralayan Belediye
Yasası, 1930 yılında çıkarıldı. Böylece artık kadınlar belediye
seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı kazandı. Kadınların en önemli
sorunlarından olan doğum izni, ilk kez 1930 yılında düzenlendi. Kız
çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim
Müdürlüğü 1933 yılında kuruldu. Kadınlara köylerde muhtar olma ve
ihtiyaç meclisine seçilme hakları ise 1933 yılında Köy Kanunu'nda
değişiklik yapılarak verildi. Kadınlara siyasetin kapısı 1934'te
yapılan Anayasa değişikliği ile seçme ve seçilme hakkı tanınmasıyla
tam olarak açıldı ve ilk kadın milletvekilleri TBMM'de yerlerini
aldı. 8 Şubat 1935'de TBMM 5. Dönem seçimleri sonucunda 17 kadın
milletvekili, ilk kez Meclis'e girdi. 1936'da yürürlüğe giren İş
Kanunu ile kadınların çalışma hayatına düzenleme getirildi. Bir yıl
sonra da kadınların yeraltında ağır ve tehlikeli işlerde
çalıştırılması, ILO sözleşmesi ile yasaklandı. DOĞUM YARDIMI,
YAŞLILIK SİGORTASI... Kadınlara doğum yardımı (analık yardımı) ilk
kez 1945 yılında 4772 sayılı yasa ile düzenlendi. Yaşlılık
sigortasının kadın ve erkekler için eşit esaslara göre düzenlenmesi
ise 1949 yılında çıkarılan yasa ile gerçekleşti. 1950 yılında ilk
kadın belediye başkanı Müfide İlhan Mersin'den seçildi. Sağlık
Bakanlığı bünyesinde ana çocuk sağlığı hizmetleri verilmesine 1952
yılında başlanırken, gebeliği önleyici araçların satış ve
dağıtımının serbest bırakılmasını ve tıbbi zorunluluk halinde
kürtaj hakkı tanınmasını düzenleyen ''Nüfus Planlaması Hakkında
Kanun'' 1965 yılında çıkarıldı. Eşit değerde iş için kadın ve erkek
işçiler arasında ücret eşitliğini sağlayan ILO sözleşmesi 1966
yılında onaylandı. İLK KADIN BAKAN... İlk kadın bakan Türkan Akyol,
1971 yılında göreve atandı. Yasal değişiklikle, 10 haftaya kadar
olan gebeliklerin kürtajla sona erdirilmesi ve gönüllü cerrahi
sterilizasyon yöntemlerine izin verilirken, kürtaj için evli
kadınlara kocadan izin alma koşulu getirildi. Türkiye, Birleşmiş
Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Sözleşmesini 1985 yılında imzaladı. Sözleşme bir yıl sonra
yürürlüğe girdi. 1985 yılında ''5. Beş Yıllık Kalkınma Planı''nda
kadın konusu, ilk kez bir sektör olarak yer aldı ve bu konuda
politikalar belirlendi. İlk ''Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama
Merkezi'', 1989 yılında İstanbul Üniversitesi'nde kuruldu. Bugün
üniversiteler bünyesinde kurulan bu merkezlerin sayısı 13'e ulaştı.
İLK KADIN KAYMAKAMLAR... 1989 yılında kadınlara da kaymakamlık yolu
açıldı. İçişleri Bakanlığı, kaymakamlık sınavlarına kadınların da
alınacağını açıkladı. Kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan
Medeni Kanun'un 159. maddesi, Anayasa Mahkemesi'nce 1990 tarihinde
iptal edildi. Tecavüz mağdurunun hayat kadını olması halinde
cezanın indirilmesini öngören Türk Ceza Kanunu'nun 438. maddesi,
TBMM tarafından 1990 yılında yürürlükten kaldırıldı. İlk Kadın
Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi, 14 Nisan 1990 yılında
açıldı. Şiddete uğrayan kadınlara ve çocuklara destek hizmeti
vermek üzere ilk kadın konukevleri, SHÇEK Genel Müdürlüğü
bünyesinde 1990 yılında açılmaya başlandı. 2000 yılı itibariyle bu
sayı, yediye yükselirken kapasiteleri 170'e ulaştı. 1990 yılında
KHK ile ''Kadının statüsü ve Sorunları Başkanlığı'' kuruldu. Yerel
yönetimler özellikle şiddete uğrayan kadınlara yönelik hizmet
vermeye başlarken, Türkiye'de ilk kadın sığınma evi, Bakırköy
Belediyesi tarafından 1990 yılında açıldı. Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde ilk kadın vali Lale Aytaman, 1991 yılında Muğla'ya
atandı. 1993'te İstanbul Üniversitesi'nde ilk Kadın Araştırmaları
Ana Bilim Dalı açıldı ve yüksek lisans programı vermeye başladı.
Aynı yıl Kadın Dayanışma Vakfı, Altındağ Belediyesinin desteğiyle
kadın danışma merkezi ve kadın sığınma evini açtı. BAŞBAKAN
KOLTUĞUNDA İLK KEZ BİR KADIN... Türkiye Cumhuriyeti tarihinde
Başbakan koltuğuna ilk kez bir kadın oturdu. Türkiye'nin ilk kadın
başbakanı Tansu Çiller, 25 Haziran 1993 tarihinde hükümeti kurdu.
Aynı yıl, Halk Bankası, kadınları girişimciliğe özendirmek amacıyla
kadınlara özel, düşük faizli kredi uygulaması başlattı. 1994
yılında, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü bünyesinde,
şiddete uğrayan kadınlara hukuki ve psikolojik danışmanlık,
girişimcilik ve el emeğinin değerlendirilmesi konularında hizmet
vermek amacıyla Bilgi Başvuru Bankası (3B) kuruldu. Açtığı kadın
danışma merkezi ile şiddete uğrayan kadınlara danışmanlık hizmeti
veren ''Mor Çatı'' Kadın Sığınağı Vakfı, 1995 yılında kadın
sığınağını açtı. Türkiye, 1995 yılında Türkiye Pekin'de yapılan ve
189 ülkenin katıldığı 4. Dünya Kadın Konferansı'na katılarak
taahhütleri çekincesiz olarak kabul etti. 1996 yılında Kadının
Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nce, 4. Dünya Kadın
Konferansı'nda kabul edilen eylem planı ve taahhütler çerçevesinde
kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, gönüllü kadın
kuruluşları, siyasal partiler, sendikalar, meslek örgütleri ve
basının katılımı sağlanarak ulusal eylem planı hazırlandı. 1997
yılında Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü
koordinasyonunda 13 il valiliği bünyesinde ''Kadının Statüsü
Birimleri'' kuruldu. Kadının evlendikten sonra kocasının soyadını
almakla birlikte, kendi soyadını da kullanabilmesi, 1997 yılında
Medeni Kanun'da yapılan değişiklikle sağlandı. Zorunlu temel
eğitimi beş yıldan sekiz yıla çıkaran kanun, 1997 yılında yürürlüğe
girdi. Aile içi şiddete uğrayan kişilerin korunması için gerekli
tedbirlerin alınmasını düzenleyen ''Ailenin Korunmasına Dair
Kanun'', 1998'de yürürlüğe girdi. Ankara Barosu Kadın Hukuku
Komisyonu tarafından Ankara Adliyesi içinde şiddete uğrayan
kadınlara hukuki danışmanlık ve psikolojik destek hizmetleri vermek
üzere 1998 yılında Kadın Danışma Merkezi kuruldu. Barolar
bünyesindeki Kadın Hakları/Hukuku Komisyonları arasında
koordinasyonu sağlamak amacıyla ''Türkiye Barolar Birliği Kadın
Hakları Komisyonları Ağı (TÜBAKKOM)'' kuruldu.