Türk-İsrail ilişkileri gerildi
Abone olTürkiye, Refah'taki İsrail operasyonu konusunda değerlendirmelerde bulunmak üzere Tel Aviv’deki büyükelçisi ve Kudüs'teki başkonsolosunu geri çağırdı.
Türkiye, Refah’taki İsrail operasyonu konusunda değerlendirmelerde bulunmak üzere Tel Aviv’deki büyükelçisi ve Kudüs’teki başkonsolosunu geri çağırdı.Üst düzey yetkililerden edinilen bilgiye göre, Türkiye'nin İsrail Büyükelçisi Feridun Sinirlioğlu ile Kudüs Başkonsolosu Hüseyin Avni Bıçaklı, danışmalar için Ankara'da bulunuyor. Sinirlioğlu ve Bıçaklı'nın kısa bir süre içinde bölgeye dönmeleri bekleniyor. TÜRKİYE'DEN REFAH OPERASYONUNA TEPKİ İsrail'in Refah mülteci kampına saldırılarının ardından Türkiye'den bu saldırılara ilişkin sert açıklamalar gelmişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 20 Mayıs'ta Romanya'ya hareketinden önce Esenboğa Havaalanı'nda gazetecilerin, “İsrail ve Irak'taki son gelişmeleri insan hakları açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna, şu karşılığı vermişti: “Ortadoğu'daki bu gelişmeler, dün gerek Refah mülteci kampındaki, gerek Irak'taki gelişmelerin her şeyden önce insan hakları açısından, insanlık açısından gidişin ne derece bir fecaat olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle dün Filistin'de yaşananlar olsun, Irak'ta yaşananlar olsun bunları seyrettikçe ben bir baba olarak, bir insan olarak bunun ne denli feci, ne denli insanlık dışı bir olay olduğunu gördüm, müşahede ettim ve ben de doğrusu bundan hüzünlendim. Bunun her şeyden önce affedilir, bağışlanır bir yanı yok.” "ADETA DEVLET TERÖRÜ" Erdoğan, ayrıca, “adeta devlet terörü noktasına tırmandırılan bu adımlara karşı” sorumluluk noktasında olan başbakanları, devlet başkanlarını ortak dayanışmaya ve tavır almaya davet etmiş ve bu tavrın kınamayla sınırlı olmaması gerektiğini belirtmişti. Türkiye, eski bakanlardan Vehbi Dinçerler'i Türkiye'nin Filistin Ekonomik ve Sosyal İşbirliği Koordinatörü olarak atamıştı. GÜL: GİDİŞ TEHLİKELİ Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül de, 25 Mayıs'ta TBMM'de yaptığı konuşmada, İsrail'in ev yıkımları sonucunda mülteci kamplarında yaşayan binlerce Filistinliye yenilerinin eklendiğini, yürüyüş yapan Filistinlilere ateş açılmasının olayları daha trajik boyutlara taşıdığını belirtmişti. Gül, “bütün bu gelişmelerin son derece tehlikeli olduğunu ve kendilerini tedirgin ettiğini, yol haritasının uygulanması beklenirken İsrail'in her türlü hukuka aykırı davranış içine girmesinin Türkiye tarafından tasvip edilmesinin kesinlikle mümkün olmadığını” bildirmişti. "ŞEYH YASİN'İN ÖLDÜRÜLMESİ KABUL EDİLEMEZ" Başbakan Erdoğan, aynı gün kabul ettiği İsrail Enerji ve Altyapı Bakanı Joseph Paritzky'ye, hiçbir hükümetin suikast kararı olamayacağını belirterek, İsrailli bakana şunları söylemişti: “Sizin hapishanelerinizde mahkum olan ve vücudunun üçte ikisi tutmadığı için serbest bırakılan insanın (Şeyh Yasin) öldürülmüş olması kabul edilemez. Refah mülteci kampında olup bitenler kabul edilemez. Bütün bunlar, beni ve halkımı çok derinden yaralıyor. Yahudiler, 15. yüzyılda İspanya'dan sürüldüğü zaman biz onlara kucak açan bir ülkeyiz. Şimdi aynı durum Filistin halkına yapılıyor. Bunun bir çıkış yolunu bulmalıyız. Olup bitenlerin İsrail ile ilişkilerimizi bozmasını istemiyoruz. Sizi uyarma ihtiyacı duyuyoruz.” ORTADOĞU'DA ÜÇ TÜR TERÖR Erdoğan, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen 57. Dünya Gazeteler Birliği Kongresi'nin ardından 11. Dünya Editörler Forumu'nda yabancı editörlerin sorularını yanıtlarken de, ”Ortadoğu'da bireysel, kurumsal ve devlet terörü bulunduğunu” kaydetmişti. İsrail Dışişleri Bakanlığı da, bu sözler üzerine 1 Haziran'da Erdoğan'ın İsrail'e yönelik açıklamalarını “çok talihsiz bulduğunu” bildirmişti. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü'nce bir soruya cevaben yapılan açıklamada, “Türk Başbakanı'nın İstanbul'da söyledikleri ve daha önce yaptığı açıklamalar son derece üzücüdür. İsrail ile Filistin arasındaki barış sürecini frenleyen, son 3 yılda yüzlerce masum İsraillinin hayatına mal olan ve Filistinli terör örgütlerince uygulanan terördür” denilmişti. Kaynak:habervitrini