Türk-İş'in istihdam iddiası
Abone olTürk-İş, Hükümetin sosyal politikalar ve istihdam konularında "yetersiz ve başarısız" olduğunu savundu. Türk-İş'in hazırladığı rapor ESK toplantısında sunulacak.
Türk-İş, Hükümetin sosyal politikalar ve istihdam konularında
"yetersiz ve başarısız" olduğunu savundu. Türk-İş, yarın Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılacak ESK toplantısına
sunmak amacıyla "Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine
İlişkin Türkiye Ulusal Programı Sosyal Politika ve İstihdam"
başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda, Türkiye'nin temel sorununun
yeterince istihdam olanağı yaratamaması olduğuna işaret edilerek,
yeni yatırım ve iş olanaklarının nüfus artış hızının gerisinde
kalmasının işgücü piyasasını olumsuz etkilediği, çalışan nüfusun
iktisaden faal nüfusa oranının gerilediği kaydedildi. Çalışma
hayatının giderek düzensizleştiği, kayıt dışı ekonomi ve kayıtdışı
istihdam ile işsizliğin arttığı vurgulanan raporda, "Bu konuda
geçmiş hükümetlerin ve mevcut Hükümetin yetersiz ve başarısız
olduğu ortadadır. Bu durum aynı zamanda 6 Ekim 2004 tarihli son AB
ilerleme raporunda da teyit edilmektedir" denildi. Raporda,
Hükümetin sosyal politiklar ve istihdam konusunda atması gereken
ciddi adımları, AB'nin temel kurumlarından biri olan sosyal diyalog
çerçevesinde yapması önerildi. Hükümetin tek başına hareket etmesi,
politikalarında sosyal tarafların görüşlerine yer vermemesi ve
taleplerine duyarsız kalmasının başarısızlığın temel nedenlerinden
biri olduğu savunuldu. "İŞSİZLİK 10 YIL İÇİNDE DAHA DA AĞIRLAŞACAK"
Türk-İş'e göre, Türkiye istihdam edilenlerin taşıdığı ağırlık
dolayısıyla tarım ülkesi konumunda bulunuyor. AB ülkeleri
ortalaması yüzde 3 olan tarım sektörünün istihdam içindeki oranı
Türkiye'de yüzde 35'ler düzeyinde seyrediyor. Buna göre
verimliliğin çok düşük olduğu tarım sektöründe geniş bir işgücünün
barındırılması işgücü piyasasının etkinliğini sınırlanmasına yol
açıyor. Raporda, "Bu yapı önümüzdeki 10 yıl içinde çok daha ağır
bir istihdam ve işsizlik sorunu yaşanmasına yol açacak
niteliktedir" denildi. "ULUSAL İSTİHDAM PROGRAMI UYGULANMALI"
Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yapısındaki dengesizliklere ek
olarak uygulanmakta olan makro ekonomik politikaların da etkisiyle
her geçen gün daha da ağırlaşan istihdam ve işsizlik sorunuyla
karşı karşıya bulunduğuna dikkat çeken Türk-İş, sorunu çözmek için
ülkenin toplumsal dokusuna ve istihdam yapısına uygun ulusal
istihdam programının uygulanmasını önerdi. "AÇIK PLANLAMA SÜRECİ
BAŞLATILMALI" Türk-İş, istihdam ve işsizlik sorununa karşı insana
öncelik veren ekonomik ve sosyal politikaların benimsenmesi ve
uygulanmasını istediği raporunda, "Özel kesim için özendirici, kamu
kesimi için yönlendirici, bölgesel ve sektörel bağlantıları etkin
bir şekilde oluşturulmuş ve demokratik katılıma açık planlama
süreci biran önce başlatılmalıdır" denildi. İstihdam artışının
sadece ekonomik gelişmeye ve büyümeye bağlanabilecek bir konu
olmadığı, istihdam yaratmaya özen gösteren bir büyüme politikasının
zaman geçirilmeden uygulamaya konulması ve bunda tüm üretim
sektörlerine yönelik politikalarda istihdam amacını dikkate alan
yaklaşımlar getirilmesi istendi. Sosyal güvenlik sisteminde reform
ve sağlıkta dönüşüm programıyla önerilen düzenlemelerin sistemin
sorunlarını çözmek yerine daha da ağırlaştıracağı, halen
yararlananlar da dahil nüfusun büyük bir bölümünün sağlık hizmetine
erişmesinin mümkün olmayacağı kaydedildi. AİLE YARDIMI İSTEMİ
Türkiye'de AB standartlarına uygun olarak aile ödeneği
sağlanmadığına da işaret edilen raporda, bazı yasalar ve toplu iş
sözleşmelerine konan hükümlerle dağınık ve farklı miktarlarda aile
verilen aile ödeneklerinin, hak sahiplerinin eşit miktarlarda
yararlanacağı bir yapıya kavuşturulması önerildi. "SENDİKALI İŞÇİ
İŞİNİ KAYBETME RİSKİ TAŞIYOR" Türkiye'de sendikal örgütlenmenin
işini kaybetme riskini göze almak anlamına geldiğini savunan
Türk-İş, AB sürecinde öncelikle sendika kurma veya sendikalara üye
olma, toplu pazarlık ve grev haklarıyla, sosyal güvenlik, sosyal
diyalog, adil çalışma koşulları, serbest dolaşım gibi AB'nin en
önemli sosyal politika değerlerinin gerçekleştirilmesi yönünde
görüş bildirdi. "SERBEST DOLAŞIMIN ENGELLENMESİ KABUL EDİLEMEZ"
AB'ye üyelik sürecinde kişilerin serbest dolaşımının kalıcı bir
şekilde kısıtlanmasının kesinlikle kabul edilemeyeceği
belirtilirken, bu olmadan AB'ye girmenin gümrük birliğine saplanıp
kalmaktan öte gitmeyeceğine işaret edildi. Türkiye ile AB arasında
gümrük birliği ilişkisinin zaten var olduğuna dikkat çekilen
raporda, AB ile bir ekonomik entegrasyon sağlamak için emek,
sermaye, girişimci gibi üretim faktörlerinin üye ülkeler arasındaki
serbest dolaşımını engelleyen bütün unsurların ortadan kaldırılması
önerildi.