Türk halkının yarısı kalpten ölüyor
Abone olDevlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) çalışmalarına göre, Türkiye’deki ölümlerin yaklaşık yarısının kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanıyor.
Türk Kardiyoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale
Tokgözoğlu, Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) çalışmalarına
göre, Türkiye’deki ölümlerin yaklaşık yarısının kalp ve damar
hastalıklarından kaynaklandığını söyledi. Hacettepe Üniversitesi
Tıp Fakültesi Öğretim üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği Başkan
Yardımcısı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, çağın salgın hastalığı olarak
nitelendirilen kalp ve damar hastalıklarının dünyada olduğu gibi
Türkiye’de de önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirtti.
Kalp-damar hastalıklarının erişkinlerde en sık ölüm nedeni olduğunu
ifade eden Prof. Dr. Tokgözoğlu, Türkiye’de kanserden yaşamını
yitiren her kişiye karşılık dört kişinin kalp damar
hastalıklarından öldüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Türkiye’deki ölümlerin yaklaşık olarak yarısı kalp ve damar
hastalıklarından kaynaklanıyor. Trafik kazalarından ölen her kişiye
karşılık ise 30 kişi kalp damar hastalıklarından ölüyor. Ülkemizde
nüfusun çoğunluğunun genç olmasına rağmen, kalp damar
hastalıklarındanölüm oranı yaşlı nüfuslu toplumlardaki kadar
yüksek. Diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında, koroner kalp
hastalığına bağlı ölümlerdekadınlarda ilk sıralarda erkeklerde ise
ilk beşte yer almamız endişe verici.” KALP DAMAR HASTALIKLARINA
BAĞLI ÖLÜMLER ARTACAK Prof. Dr. Tokgözoğlu, on yıl sonra daha yaşlı
bir nüfusa sahip olunduğunda kalp damar hastalıklarına bağlı
ölümlerin katlanarak artacağı uyarısında bulundu. Gelişmiş
ülkelerde kalp damar hastalıklarına karşı yürütülen başarılı
kampanyalar sonucunda son 20 yılda kalp damar hastalıklarındabir
miktar azalma olduğunun vurgulayan Prof. Dr. Tokgözoğlu, “Şişmanlık
ve şeker hastalığının tırmanışa geçmesiyle bu başarı önümüzdeki
yıllarda gölgelenecek gibi” dedi. Prof. Dr. Tokgözoğlu, kalp damar
hastalıklarının en sık görülen türünün aterosklerotik koroner kalp
hastalığı olduğunu belirterek, hastalığın ateroskleroza (damar
sertliğine) bağlı olarak kalbi besleyen damarların daralması sonucu
oluştuğunu söyledi. HASTALIĞIN OLUŞUMUNDA RİSK FAKTÖRLERİ Prof. Dr.
Tokgözoğlu, aterosklerotik kalp damar hastalıklarının kesinlikle
yaşlanmanın sonucu olmadığını ve hastalığa yol açan risk
faktörlerinin belirlendiğini söyledi. Prof. Dr. Tokgözoğlu’nun
açıklamasına göre, bu risk faktörlerinin birçoğu yaşam tarzı ile
ilgili olup önlenebilir nitelikte. Genetik eğilim ise henüz
değiştirilemiyor. Ailede birinci derece erkek akrabalarda 55, kadın
akrabalarda 65 yaşından önce koroner kalp hastalığının bulunması
kişide koroner kalp hastalığının gelişmesi içinönemli bir risk
faktörü. Ancak en az genetik nedenler kadar çevre koşulları da
etkili. En önemli çevresel risk faktörleri sigara, tansiyon
yüksekliği, şeker hastalığı ve kolesterolün yüksek veya iyi
kolesterol olarak adlandırılan HDL’nin düşük olması. Bunların yanı
sıra özellikle bel çevresinde yoğunlaşan şişmanlık kalp damar
hastalığı riskini artırıyor. Psikososyal stresin de kalp damar
hastalıkları için bir risk oluşturabileceği düşünülüyor. Risk
faktörleri, çocukluk yaşlarından itibaren yavaş yavaş damar
cidarında kalınlaşma ve yağ depolanmasına yol açıyor. Damarlar
daralırken başta kişinin hiçbir şikayeti olmuyor, hastalık sinsice
ilerleyip genelde erkeklerde 40 kadınlarda 50 yaş civarında şikayet
oluşturmaya başlıyor. Kişideki kalp hastalığı riskini belirlemek
amacıyla geliştirilmiş tablo veya bilgisayar programları ile risk
faktörlerini girerek kişinin riskini belirlemek mümkün. KALP DAMAR
SAĞLIĞININ KORUNMASI Kalp ve damar sağlığının korunması için sigara
kullanımının yoğun halk eğitimi ve caydırıcı politikalarla
azaltılması, çocukluk yaşlarından itibaren sağlıklı diyet
uygulanması, daha az hayvansal yağ, et ve tuz, daha fazla
sebze-meyve içeren beslenme alışkanlığı kazanılması öneriliyor.
Margarinlerde bulunan doymamış yağ asitlerininzararına dikkat
çekilerek, sıvı yağ ve özellikle zeytinyağı tüketilmesi, haftada
iki kez balık yenmesi gerekiyor. Kalp ve damar hastalıklarından
korunmak için ayrıca şu önerilerde bulunuluyor: Şekerden kaçınarak
daha kompleks karbonhidratlar tüketilmeli. Trigliserid düzeyleri
yüksek kişiler hiç alkol kullanmamalı, yüksek olmayanların da alkol
tüketimi kısıtlanmalı. ‘Fast food’ ve işlenmiş gıdalar mümkün
olduğu kadar az tüketilmeli. Halkın eğitimi ile kişilerin kendi kan
yağları ve kan basıncı (tansiyon) değerlerini bilmeleri ve belirli
aralıklarla kontrol ettirmeleri sağlanmalı. Fiziksel olarak aktif
kişilerde kalp hastalığı riski yüzde 50, inme riski yüzde 25
azalır. Bu nedenle sağlıklı kişiler haftanın en az3-4 günü tempolu
egzersiz yapmalı. Yürüyüş, koşma, bisiklet, yüzme, dans etme gibi
tempolu hareketler ara vermeden yapılmalı. Egzersiz açken veya
yemekten iki saat sonra, yavaş başlayıp yavaş sonlandırılarak
yapılmalı, aşırı sıcak ve nemli havalarla aşırı soğukta
yapılmamalı. Orta yaş üzerinde tempolu egzersiz programına
başlamadan hekim kontrolünden geçilmeli.