Türk generaller nasıl kandırıldı?
Abone olABD'de günün konusu olan kitapta Bush'tan bir alıntı... generallerimizin nasıl kandırıldığı da kitapta bir bölüm.
Türkiye eninde sonunda yanımızda yer alacak. Başbakan Erdoğan
dersini öğreniyor. Savaşı Türkiye'siz de kazanırız ancak Türkiye'yi
yanımıza çekmemiz iyi olur... ABD'de günün konusu olan kitapta
Bush'tan bir alıntı... generallerimizin nasıl kandırıldığı da
kitapta bir bölüm. Milliye Gazetesi yazarı Osman Ulagay, ABD'de
günün konusu olan olay kitaptan bir kaç alıntı yaparak, ABD'den
Türkiye'nin nasıl göründüğünü ortaya koymuş... Olay kitapta
Bush-Erdoğan muhabbeti CIA ve Türkiye Ünlü gazeteci Bob Woodward'ın
geçen hafta piyasaya çıkan Plan of Attack (Saldırı Planı) adlı
kitabı Amerika'da günün konusu haline gelmiş durumda. Woodward'a
her an başka bir TV kanalında rastlayabiliyorsunuz. Bush
yönetiminin Irak savaşına nasıl karar verip bu kararı uyguladığını,
perde gerisinde ayrıntılara inerek anlatan kitapta Türkiye ile
ilgili ilginç bölümler de var. Örneğin TBMM'nin 1 Mart'ta tezkereyi
reddetmesinden 17 gün sonra 17 Mart'ta yapılan bir toplantıda
Türkiye'nin durumu gündeme gelince Başkan Bush şöyle diyor:
"Türkiye eninde sonunda bizim yanımızda yer alacaktır. Başbakan
Erdoğan (dersini) öğreniyor. Türkiye'siz de kazanırız bu savaşı ama
Türkiye'yi yanımıza çekmemiz iyi olur. Önemli olan onların Kuzey
Irak'a girmesini önlemektir." (sayfa 369) Daha önce ABD
birliklerinin Türkiye'den Irak'a geçişi söz konusu edildiğinde ABD
Dışişleri Bakanı Colin Powell, "Yoksa gene Gelibolu'ya mı çıkarma
yapacağız? Biz bu filmi gördük, bu olamaz" diyor. (sayfa 324) Rejim
değişikliğini hazırlamak için Irak'a sızma görevini üstlenen CIA
timinin lideri Tim ise "Sizi her şeyden haberdar edeceğiz" diyerek
Ankara'daki Türk generallerini nasıl kandırdığını anlatıyor. (sayfa
209) Savaş ülkesi Amerika Irak'tan nasıl kurtulur? Baltımore
Amerika iç savaşında ilk kan Baltimore'da tam bu satırları yazdığım
noktada dökülmüş. Pearl Harbor saldırısından kurtulan Taney adlı
gemi ile 2. Dünya Savaşı sırasında görev yapmış olan Torsk adlı
denizaltı Baltimore Limanı'nda demirli. Tam karşıdaki minik tepenin
üzerinde koskocaman bir Amerikan bayrağı dalgalanıyor. Tepedeki
parkta iç savaşta yararlık göstermiş olan askerlerin heykelleri yer
alıyor. Bu liman şehrinde savaşı çağrıştıran pek çok şey var. İlk
kez 1998'de buraya geldiğimde gene aynı gözlemi yapmış ve bugün
bana çok gülünç gelen bir sonuca varmıştım. O günlerde savaşla ve
askerlikle ilgili tüm bu sembollerin geçmişe ait kalıntılar
olduğunu düşünmüş, 21. yüzyıla girilirken bilgi teknolojisine ve
'yeni ekonomi'ye odaklanan Amerika'nın, savaşlarla dolu geçmişini
geride bıraktığını sanmıştım. O dönemde ABD Başkanı olan Bill
Clinton'ın dilinden düşürmediği "barış içinde kalkınma" söylemi,
benim gibi saf bir gözlemciyi kandırmaya yetmişti. YA SAVAŞ, YA
SAVAŞ Şimdi Amerika bir kez daha "savaş içinde" sayıyor kendini ve
Irak'taki savaşla ilgili gelişmelere kilitlenmiş durumda. Irak'taki
savaş, Başkan Bush'un 11 Eylül 2001 günü ilan ettiği "teröre karşı
savaş"ın bir parçası olarak gündeme getirildi ama bugün gelinen
noktada gündemin birinci sırasına oturmuş görünüyor. İşin garibi
bugün 135.000 Amerikan askerini Irak'ta bağlayan ve yeni kuvvet
takviyesini gerektiren bu savaşın 1 Mayıs 2003'te bittiği ilan
edilmiş, muzaffer komutan George W. Bush "görev yerine getirildi"
demişti. Tam bir yıl sonra ABD, Irak'ta çok boyutlu bir çıkmazın
içine sürüklenmiş bulunuyor. Askeri operasyonun başarılması dışında
kısmen tüm öngörüleri yanlış çıkan ABD yönetimi bu çıkmazdan nasıl
kurtulacağını bilemez bir halde bocalarken dramla komedi birbirine
karışıyor. Savaş ülkesi Amerika'da savaşa karşı olmak şu an için
vatana ihanetle eşdeğerde bir günah sayılıyor. Bu nedenle kasım
ayındaki başkanlık seçiminde Bush'la yarışacak olan John Kerry
savaşa karşı olmadığını kanıtlamak için büyük çaba harcıyor.
Madalyalı bir Vietnam gazisi olan Kerry, daha sonra Vietnam
savaşına karşı hareketlere katıldığı için "savaş karşıtı" olmakla
suçlanıyor ve o da bu "damga"dan kurtulmak için elinden geleni
yapıyor. Bu arada siyasi geleceğini düşünen New York senatörü
Hillary Clinton'ın da "tövbekâr" olarak savaşa destek verdiği
belirtiliyor (N.York Times, 23 Nisan 2004). Savaş ülkesi Amerika'da
siyasi emelleriniz varsa savaşa karşı olmayacaksınız, mesaj bu
kadar net. UMUT BAASÇILARDA 'Kitle İmha Silahları' masalıyla Irak'a
savaş açıp, Saddam'ın perişan ordusunu yendikten sonra yanlış adım
atma rekorlarını kıran ABD yönetiminin son buluşu gerçekten ilginç.
"Bu Iraklılarla ancak Saddam'ın gaddar adamları baş edebilir"
noktasına gelen Irak'taki ABD 'konsülü' Paul Bremer, bir yıl önce
"temizlediği" Baasçılardan medet umuyor şimdi. Bunlar tabii "biz
artık devrik Saddam'ın değil Başkomutan Bush'un adamıyız" diye
bağlılık yemini edecek olan "iyi Baasçılar" olacak. Göreve
çağrılacak olanlar arasında iki ve üç yıldızlı generaller, albay ve
yarbay rütbesindeki askerler, binlerce öğretmen ve kamu görevlisi
de bulunacak. Yıllardır Amerika'da yaşayan bir Türk hanım, "sonunda
Bush, kendisine bağlı kalmak şartıyla Saddam'ı bile yeniden başa
geçirebilir ve emin olun puan toplar" diyor. Irak'ta oynanan komedi
buralara kadar varır mı, bilmiyorum doğrusu. 30 Haziran'da
gerçekleşeceği söylenen Iraklılara yetki devrinin de bir
aldatmacadan öteye geçemeyeceği, Irak'ın geleceğiyle ve
güvenliğiyle ilgili önemli kararların gene Amerikalılarca
verileceği izlenimi yaygın. Halen görevde bulunan Konsey'in yerini
alacak olan "geçici hükümet"in oluşması sırasında ve sonrasında
yaşanacaklar şimdiden merak konusu. TABUTLAR VE DOLARLAR Aslında
olayın komedi gibi görünen boyutları da dramatik kuşkusuz.
Pentagon'un Irak'ta yaşamını yitiren Amerikan askerlerinin bayrağa
sarılı tabutlarının görüntülenmesine koyduğu yasak bir internet
sitesinde yayımlanan fotoğraflarla delinince Irak'ta Amerikalıların
da ölmekte olduğu daha iyi anlaşıldı sanki. Bu arada altı rakamlı
maaşların cazibesine kapılıp Irak'ta görev kabul eden sivil
güvenlik görevlilerinin ölüm haberleri de dikkatleri daha fazla
çekmeye başladı. Öte yandan ABD'nin Irak bataklığından kurtulmak
için daha fazla askere ve daha fazla paraya ihtiyaç duyacağı
görülüyor. Başkan Clinton'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev
yapmış olan Samuel Berger, ABD'nin önümüzdeki üç yılda Irak'ta 200
milyar dolara ihtiyaç duyacağını ileri sürerken 31 yıl sonra
zorunlu askerliğin gündeme getirilmesini önerenler de var.