28 Şubat... Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen döneme adını veren MGK toplantısının yapıldığı o uğursuz tarihin yıldönümündeyiz. Askeri vesayetin üniversiteler ve STK'larla el ele vererek muhafazakar insanlara uzlemdip, seçimle gelen iktidarı post modern bir darbe ile devirdiği tarihimizin kara bir lekesinin adı 28 Şubat. 28 Şubat arkasında binlerce mağdur bırakmış ve sorumlulalırana hesabı henüz tam sorulamamış bir darbe...Türkiye demokrasi tarihinin kara lekesi 28 Şubat, ardında vesayetçilerin postallı zulmüne uğrayan milyonlarca mağdur bıraktı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nden 1990-2011 arasında "irtica" suçlamasıyla YAŞ kararları sonucu 1635 personel atıldı. İstifa eden öğretmen sayısı 1997-2001'de yaklaşık 11 bin oldu. Aynı dönemde 3 bin 527 öğretmenin görevine son verildi.Türkiye'de 28 Haziran 1996'da Refah Partisi (RP) ile Doğru Yol Partisi'nin (DYP) Necmettin Erbakan başbakanlığında kurduğu koalisyon hükûmeti askeri vesayet ve laikçi çevrelerde hazımsızlığa neden oldu. Ve Kontrollü olarak gerginlik tırmandırılmaya başlandı. Başbakan Erbakan'ın 6 Ekim'de Libya'ya yaptığı ziyaret sırasında Muammer Kaddafi'nin Türkiye'ye yönelik olarak sert sözlerine sessiz kalması eleştirildi. 3 Kasım'daki Susurluk kazasının ortaya çıkardıkları da "Sürekli Aydınlık için Bir Dakika Karanlık" eylemlerini tetikledi.Ayrıca, Erbakan'ın 11 Ocak 1997'de tarikat şeyhlerine resmî konutunda iftar yemeği vermesi, 31 Ocak'ta Sincan Belediyesi'nin düzenlediği ve cihat oyununun oynandığı Kudüs Gecesi, ardından Aczimendilerin Ankara'da bir başka grubun da İstanbul'da "şeriat isteriz" sloganlarıyla düzenlediği eylemler Türkiye'nin laik yapısıyla ilgili endişelerin artmasına yol açtı.28 Şubat 1997 tarihindeki Millî Güvenlik Kurulu toplantısı bu koşullar altında yapıldı.28 Şubat 1997 tarihindeki Millî Güvenlik Kurulu toplantısı bu koşullar altında yapıldı.28 Şubat MGK'sında alınan kararlar9 saat süren toplantıda, MGK bildirisinde laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğu vurgulanırken, hükümetten aralarında 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, tarikatlara bağlı okulların Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilmesi, Kuran kurslarının denetlenmesi ve kılık-kıyafet kanunun uyulmasını da içeren bir dizi eylemi hayata geçirmesi istendi.Bu toplantıdan birkaç ay sonra RP hakkında "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu" gerekçesiyle kapatma davası açıldı.Bu dönemde Genelkurmay Karargâhı'na davet edilen gazetecilere, yargı mensuplarına ve üst düzey bürokratlara komuta kademesi tarafından "irtica tehdidine karşı brifingler" verildi. Daha sonraki yıllarda, bu dönemde Genelkurmay bünyesinde Batı Çalışma Grubu adı altında bir yapı oluşturulduğu ve birçok kişi, kurum ve olay hakkında kayıtlar tutulduğu ortaya çıktı. Haziran ayında koalisyon ortağı DYP lideri Tansu Çiller, tansiyonu düşürmek adına, Erbakan'ın istifa etmesini ve kendisinin başbakan olmasını önerdi. Bu öneriyi kabul eden Erbakan, istifasını sundu.Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini Çiller'e değil, Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. Haziran ayı sonunda da Yılmaz, Bülent Ecevit'in lideri olduğu Demokratik Sol Parti (DSP) ve Hüsamettin Cindoruk'un liderliğindeki Demokratik Türkiye Partisi (DTP) ile ANASOL-D koalisyonunu kurdu.28 Şubat 1000 yıl sürecek Çevik Bir o dönem Sincan'dan tankların geçmesiyle ilgili olarak "Demokrasiye balans ayarı" demiş, Karadayı'dan sonra göreve gelen Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu da "28 Şubat, 1000 yıl sürecek" diye konuşmuştu.Türkiye'de 1997 yılında yaşananlar bazıları için ordunun doğrudan siyasete müdahalesi, bir başka kesim için ise laikliğin kurtarılması için yapılmış gerekli bir hamle olarak görülüyor.