Türk çözüm için yüzünü Apo'ya döndü
Abone olKapatılan DTP'nin yasaklı lideri Ahmet Türk, Kürt sorununun çözümü için İmralı'yı adres gösterdi. Bakın neler anlattı?
DTP'nin siyasi yasaklı eski genel başkanı Ahmet Türk,
çarpıcı açıklamalar yaptı. Milletvekilliğinin geri verileceği
görüşünde olan Türk'e göre, Doğu'daki öfkenin altında, yaşanan
acıların tazeliğini ilk günkü gibi koruması yatıyor.
'Ötekileştirme, dışlanma' ise ana faktörler arasında. Türk, Kürt
sorununun çözümü için de terör örgütü PKK lideri Abdullah
Öcalan'ı adres gösterdi ve muhatap olarak da BDP'nin alınmasını
istedi.
Türk, Akşam Gazetesi'ne hem Kürt sorununu yorumladı, hem de
CHP'deki değişimi... "CHP kendi kabuğuna çekilmez ve
değişimden korkmazsa çok güçlü bir parti olur" diyen yasaklı lider
bakın daha neler söyledi?
- Siz ve Aysel Tuğluk'un milletvekilliği iade
edilmedi?
Partiler kapatılsa bile milletvekilliği düşmez. Bugüne kadar
yapılan değişiklikler mağdurun lehine diye yorumlandı ve o şekilde
kararlar oluşturuldu. Mesela son dönemde Hrant Dink'i katleden Ogün
Samast bile yasadaki değişikliklerden yararlandı ve dosyası çocuk
mahkemesine gönderildi. Şimdi bunu nasıl yorumlayacaksınız? Bu
kararın da mercii Anayasa Mahkemesi'dir, yeniden
değerlendirmelidir.
- Yeniden milletvekili olursanız ne
yapacaksınız?
Zaten biliyorsunuz ki siyasi partilere üye olmak konusunda bir
yasak var. Bu ortadan kalkmıyor. Milletvekili olsam bile bağımsız
olmak durumundayım. Herhangi bir partiye üye olma yasağı devam
edecek. Sadece bağımsız milletvekilliğinin yolu açılmış olacak.
- KCK Davası'nda Kürtçe savunma talebi reddedildi. Sizce bu
hak ihlali mi?
Tabii ki. Lozan Anlaşması'yla başlayan bir süreçten bahsediyoruz.
Lozan Anlaşması'nın 39. maddesi çok net: 'Azınlıklar kendi
dilleriyle savunmalarını yapabilirler'. Ama Türkiye'de bu karar,
bugüne kadar yer bulmadı. Türkiye artık ulus devlet mantığından
kurtulup demokratik devlet statüsüne geçmeli. Bu toplumsal
realiteyi inkar ederek sorunları çözmek mümkün değil. Bunu görmek
lazım. Günümüz dünyası demokratik değişimi yaşayan, eşitlikleri
esas alan bir anlayışa sahip. Bugün Avrupa Birliği'ne bakın, yerel
dillerin kullanılması söz konusu. Farklılıkların kabul gördüğü bir
birlik görüyoruz. Ama Türkiye AB'ye girmek istemesine rağmen Lozan
Anlaşması'yla tanınmış bu hakları görmezden geliyor. Bu olmamalı.
Cumhuriyetin temel kuruluş felsefesinde de bu yok. O yıllarda
Mustafa Kemal şöyle diyor: 'Kürtler ve Türkler bu ülkenin eşit
yurttaşlarıdır, birbirlerinin hakkına riayet etmek gerekir.' Bugün
20 milyon insanın dilini, kültürünü inkar ederseniz ne Türkiye
demokratikleşir ne de halk sevgiyle kucaklaşır. Mesele Türkiye'nin
bölünmesi değil bu farklılıkların korunması.
KÜRTLER, ARTIK TEHLİKE OLARAK GÖRÜLMEMELİ
- Bu davada size göre görmezden gelinen ne?
Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümü konusunda siyasi
partimize mensup olan arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalar illegal
gösterildi. Türkiye'nin bölünmesine yönelik bir çaba içindelermiş
gibi bir hava yaratıldı. Maalesef bugün bu nedenle tutuklular.
Farklı düşündükleri için bu insanlar yargılanmamalı. KCK Davası'nda
yargılananların yaptıkları çalışmaların tek bir sebebi var o da
mevcut kimliğimizi korumak. Şayet siz sanki bir örgüt militanı gibi
insanları yargılarsanız bu en büyük yanlış olur. Türkiye artık
Kürtleri potansiyel tehlike olarak görmekten vazgeçmeli.
- Kürt sorunu nasıl çözümlenebilir sizce?
Kürtlerin dilini, kültürünü bir zenginlik sayarak, bu farklılıkları
tanıyarak. Bu farklılıklar olmadan Türkiye'nin büyümeyeceğini kabul
edilirse, Kürt sorunu çözülebilir. Ama yıllardan beri inkarcı,
imhacı bir anlayış hakim. Korkutarak, baskı kurarak sorunların
çözümlenebileceği sanılıyor. Bunda ısrar edilirse, bu anlayışla
demokratik bir Türkiye yaratamayız. Halkı sevgiyle
kucaklaştıramayız. Biz birbirimizi severek, farklılıkları esas
alarak yeni bir anlayışı egemen kılmalıyız Türkiye'de.
DEMOKRATİK ÖZERKLİK 'AYRIŞMAK' DEMEK DEĞİL...
AYRINTILAR DİĞER SAYFADA...
TIKLAYIN...
- Mesela 'demokratik özerklik' gibi bir yöntemle mi?
Bazen demokratik özerklikten söz ediliyor. Demokratik özeklik
'ayrışmak' demek değil bunun anlaşılması gerekli. Bizim istediğimiz
farklı kültürlerin görülüp kabul edilmesi. Ve bu çerçevede
demokratik bir yapıya kavuşturulması. Dünyanın pek çok ülkesinde bu
hak ve özgürlükler tanınıyor. Avrupa Birliği'ne girmek isteyen bir
ülke olarak anlayışımızı bir an evvel değiştirmeliyiz. Hak ve
özgürlükleri kısıtlayarak demokratik bir yapıya ulaşamazsınız.
Güven eksikliği söz konusu. Yurttaşına güvenmek başlıca kural. Kürt
insanı bir tehlike olarak görülmekten vazgeçilmeli.
- Kürtler tehlike olarak mı görülüyor?
Şimdiye kadar hep Kürtler potansiyel tehlike olarak görüldü. Bizim
bizden başka dostumuz yoktur mantığı. Bu mantık artık günümüz
anlayışına uymuyor. Mesela, düne kadar 'Kahpe Yunan' dediğimiz
insanlarla bugün dostluk, işbirliği içindeyiz. Siyasetteki yaklaşım
biçiminizi değiştirdikçe hem komşularınızı hem de ülke içindeki
vatandaşlarınızı kazanırsınız. Bugün CHP'nin bile çatlaması
şahısların kavgasından ötürü değil?
- Gerçek sebep ne?
Sistemin, politik yetersizliğin getirdiği bir süreç bu. Bugüne
kadar muhafazakar statükocu oldular. Ve böylesi bir partinin asla
iktidar olamayacağını görmeye başladılar. Kürt sorunu konusunda 70
yıllık bağnaz politikalarla bu işin çözülemeyeceğini anlamaya
başladılar. Bütün bunlar değişim ve dönüşümün kaçınılmaz olduğunu
gösteriyor bizlere. Eğer bunları görmezsek kesinlikle başarılı
olamayız. CHP bugün bunları yaşıyorsa, mesele yönetim anlayışı
değil. Yönetim biçimi ve siyasete bakışın getirdiği bir
ayrışma.
CHP'NiN SOSYAL DEMOKRAT OLMASI KAÇINILMAZ
- CHP'deki bu değişim iyi oldu mu sizce?
Tabii ki. Değişimin sonuçları nereye gider tahmin etmek güç ama
CHP'nin artık sosyal demokrat bir parti olması gerekiyordu. Bu
kaçınılmazdı. Gerçekten halkı kucaklayacak bir parti olduğu zaman,
toplumsal realitesine uygun çözümler ürettiği zaman elbette
güçlenecektir. Ayrıca çok farklı bir ekonomik yaklaşım biçimi
geliştirmeli. Kendi kabuğuna çekilmez ve değişimden korkmazsa çok
güçlü bir parti olur CHP.
SİLAHLARI ÖCALAN SUSTURUR
- Kürt sorununun çözümü konusunda kimler esas alınmalı? Muhatapları
kimler?
İpe un serme dönemi bitti. Sorunları tartışarak, diyalogla çözmek
önemli. Kürtler, Türkler, sivil toplum kuruluşları ne istiyor
oturup konuşarak, tartışmalıyız. Sorunun muhatapları belli kabul
etseniz de etmeseniz de. Bu gerçek kabul edilmeli artık. BDP Kürt
halkının partisi, PKK bugün halk tarafından inkarı mümkün olmayan
bir güç. Bunu anlamak şart. Siyasi çözüm konusunda muhatap
partimiz BDP. Ama silahların susmasını sağlayacak güç Abdullah
Öcalan'dır. İşte bu aktörleri görerek hareket edilirse
ancak çözüme ulaşılabilir.
- Kandil ile Öcalan arasında sorun çıktığı, sürtüşme
yaşandığı söylenyor. Doğru mu?
Kandil bir hareket, Öcalan da bu hareketin başıdır. Aralarında bir
sorun olduğunu düşünmek yanlış olur. Bir tartışma tabii ki
yaşanabilir. Ama tartışma olmaksızın çözüme ulaşmak mümkün değil.
Bu herhangi bir kuruluş da olabilir. Bir çatışma gibi değil bir
paylaşım olarak görmek gerekir bu durumu.
- Bölge halkının beklentileri ne?
Ötekileştirme mantığına artık son verilmeli. Birisi çıkıp da ben
Diyarbakırlı'yım, Mardinli'yim deyince yüz çevriliyor. Bu
dışlanmaya artık son verilmeli. Toplumsal bakış değişmeli.
Kürtlerin sorunları sadece ekonomik ve sosyal boyutta ele
alınmamalı. Yoksulluğun işsizliğin olduğu yerlerde tabii ki başka
sorunlar çıkacak. Ama eğer insan kendini özgür hissetmezse diğer
sorunları görmez. Ve bugün Doğu ve Güneydoğu'da kendini özgür
hissetmeyen, baskı içinde yaşayan bir topluluk var. Buna son vermek
30 yıldır süren bu işkenceyi bitirmek gerek.