Türk çiftçisi teknoloji fakiri
Abone olTürk çiftçisinin, yeniden üretimi sürdürebilme mücadelesi vermek zorunda kaldığı için teknolojiyi geliştirmeye yönelik yatırımlar gerçekleştiremediği bildirildi.
Bu nedenle fiyatları 50 bin ile 250 bin dolar arasında değişen
anız parçalama ve pamuk toplama makinesi imkanlarına sahip
olamadığı bildirildi. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube
Başkanı Ayhan Barut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, makineleşme
ve teknolojik donanımın tarımsal üretimde işgücü verimliliğini
artıran, maliyeti düşüren, işlemlerin zamanında ve zirai
ihtiyaçlara uygun şekilde yapılmasını sağlayarak ürün kalitesini ve
verimini artıran çok önemli unsurları oluşturduğunu söyledi.
Türkiye'nin, tarımsal üretim bakımından arazi varlığı ve işgücü ile
büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirten Barut, ancak bunun
iyi değerlendirilememesi sonucu, dünya ülkelerinin gerisinde
kalındığını kaydetti. Barut, geri kalmışlığın en önemli nedeninin
başında, tarımın uzun yıllar ihmal edilmesinin geldiğini ifade
ederek, ''Bunun sonucunda tarımsal üretimde mekanizasyon ve
teknoloji kullanımı yeterli seviyeye ulaşmamış, kullanılan alet ve
ekipmanların fiyatları enflasyon baskısı ile sürekli
yükseldiğinden, çiftçimiz, üretimi emek yoğun olarak sürdürmek
zorunda kalmıştır'' dedi. Bu olumsuzluğa, enerji, tohum, gübre ve
ilaç gibi girdilerin fiyatlarındaki aşırı artışlar eklenince üretim
maliyetlerinin, gelişmiş ülkelerle rekabet edemeyecek şekilde
artığını belirten Barut, şöyle konuştu: ''Çukurova yöresi dışındaki
çiftçilerin büyük çoğunluğu, gelişmiş tarımsal makineler açısından
önemli oranda geri. Çukurova'da ise polikültür (çok yönlü) tarım
yapıldığı için çiftçi teknolojiyi yakından takip ediyor. Buna
rağmen Çukurova çiftçisi bile istenilen düzeyde teknolojiye sahip
değil. Örneğin, buğday hasadından sonra anızın toprağa karışmasını
sağlayacak ''parçalama makinesi''nin fiyatı 50 bin, pamuk toplama
makinesinin de 250 bin dolar düzeyindedir. Bunu bir araya getirecek
üretici, Türkiye'nin en verimli topraklarına sahip olan Çukurova'da
bile yok. Üretici, anızı parçalayacak makinesi olmayınca, daha iyi
bir tohum yatağı hazırlamak, yabancı ot ve zararlıları yok etmek,
hasat sonrası hemen diğer bir ürünün ekimine geçebilmek için toprak
açısından son derece zararlı olan, yakma işlemi gerçekleştiriyor.
Bu da tabi zarar veriyor.'' EFENDİLİKTEN GÜNAH KEÇİSİNE Barut,
1950'li yıllarda başlayan tarımdan sanayiye kaynak aktarımının da
Türk çiftçisini hızla fakirleştirdiğini söyledi. Bu olumsuz
gelişmenin, ''köylü milletin efendisidir'' özdeyişini tersine
çevirdiğini öne süren Barut, ülke ekonomisinin son yıllarda içine
düştüğü olumsuzluğun sorumlusunun da tarım olarak gösterilmesini
''gaf'' olarak değerlendirdi. Barut, Türk çiftçisinin ''günah
keçisi'' olarak gösterildiğini belirterek, şunları kaydetti.
''Ancak, ülkenin tarım ürünleri ithal eder duruma getirilmesinin
sorumlusu çiftçi değildir. Milyonlarca dolar, diğer ülkelerin
tarımına destek olarak gittiği için Türk çiftçisi teknoloji fakiri
kaldı. Bu kaynak, tarımın modernleşmesi, mekanizasyonu ve
çiftçimizin eğitimine harcansa tarım bu içler acısı durumda
olmazdı.''