Türk bilim kadını Zeynep Tümer'in başarı öyküsü
Abone olDanimarka’nın başkenti Kopenhag’da çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Zeynep Tümer, genetik alanındaki çalışmalarıyla adını duyurdu.
Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da bulunan Kraliyet Hastanesi Rigshospitalet’e bağlı Uluslararası Kennedy Araştırma Merkezi’nde Genetik Hastalıklar Bölüm Başkanı olarak görev yapan araştırmacı Profesör Dr. Zeynep Tümer Türkiye’de pek tanınmayan bir isim.
Danimarka’ya 1987’de geldiğini belirten Tümer, Nobel Kimya ödülünü alan Aziz Sancar’ın Stockholm’deki ödül törenine özel davet ettiği önemli bir bilim insanı.
KONTROL GENİNİ BULDU
Dil sorunundan ötürü dile çok fazla bağlı olmayan işte çalışmak istediği için araştırmacı olduğuna değinen Tümer, doktorasını ilk projesi olan genetik ve ender hastalıklardan bir olan ‘Menkes’ hastalığı üzerine yaptığını ifade etti. Tümer, organizma için önemli olan bakır metalinin organizmadaki işleyişini kontrol eden geni bulan gruplardan birinin temel elemanın kendisi olduğunu kaydetti. Tümer, bu buluşun uluslararası alanda büyük başarı olarak kabul gördüğüne vurgu yaparken, geçtiğimiz yılda çok daha kapsamlı bir araştırma yayınlayarak doktora üzeri bir unvan aldı.
PROFESÖR OLARAK DÖNDÜ
Kopenhag Üniversitesi’nde, 1996-2006 yıllarında çalıştıktan sonra ayrılan Tümer, kendi tabiriyle ‘kürkçü dükkânına’ 2008’de profesör olarak geri döndüğünü anlattı. Uluslararası Kennedy Araştırma Merkezinde 2008’de Uygulamalı Moleküler İnsan Genetiği bölümünü kurarak başkan olan Tümer, çalışmalarının temelinde zeka bozukluklarına yol açan genetik bozuklukları araştırmak olduğunun altını çizdi. Tümer, insan genetiği üzerine de çalıştığını ve bu konularla ilgili olarak 158 tane makalesinin yayımlandığına vurgu yaptı.
GEN TEDAVİSİ ZOR
Gen tedavisinin birçok sistemi ve organı etkileyen hastalıklarda çok zor olduğuna işaret eden Tümer, yalnızca kan dokusunu ya da gözün ağ dokusunu etkileyen hastalıkların tedavisinin daha kolay olabileceğini söyledi. Gen tedavisinde birçok protokol uygulandığını belirten Prof. Tümer, başarıya ulaşma oranının çok yüksek olmadığını, kanserde de direkt olarak etkilenen dokuya yönelik tedavilerin yapıldığına işaret etti.
Eskiden genetik bir hastalığın tanısında genlerin tek tek incelendiğini belirten Tümer, şimdiki teknolojiyle insandaki tüm genlerin aynı anda birden izlenebildiğini ve bu teknolojinin hem araştırma hem de tanı dünyasının önünü açtığını vurguladı.