Türk basının en büyük problemi

Abone ol

Yıllardan beri tartışma konusu olan "Türk basınının en büyük sorun nedir?" anketlere konu oldu. Metin Münir, bazı gazetelere gönderme yaparak bu soruyu cevapladı.

Metin Münir, "Hastanın iyileşme hakkı" başlıklı yazısında Türk basının en büyük sorununu gözler önüne serdi.

Geçenlerde basınla ilgili anket yapan bir meslektaşımdan e-mail aldım. Sorusu şuydu: "Türk basınının en önemli sorunu nedir?"

Soru uzun süre aklımda dolaşıp durdu. Ama kısmen tembelliğimden, kısmen sorunun cevabını bilmediğimden cevap vermedim. Bütün meslekler gibi basının da birçok sorunu var ama bunların arasında "en önemli" olanı hangisi?

Ticaret ve Sanayi Bakanlığı müfettişlerinin Formula 1 tesislerinin inşaatında İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım'ı usulsüzlük yapmak ve müteahhide fazladan trilyonlarca lira ödemekle suçlayan raporu ortaya çıktığında sorunun cevabı gelip beni buldu:

Patronun medya dışındaki mali çıkarlarının halkın aydınlatılma ihtiyacının önünde tutulması, Türk basınının en büyük sorunu.

İTO-Formula 1 konusunda şu oldu: Ticaret ve Sanayi Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı ve Yıldırım'ın prestijine büyük darbe vuran raporun geniş bir özeti önde gelen gazetelerin hepsine postlandı. Bazı büyük gazeteler, örneğin VATAN rapora geniş yer verdi. Bazı büyük gazeteler, örneğin Hürriyet, Milliyet ve Radikal, raporu görmezden geldi.

Hangi haberin gazeteye girecek kadar önemli olduğu değerlendirmesi, çoğu zaman sübjektif bir kararın sonucudur. Editöre göre durum değişir. Ama bazı haberlerin gazeteye girecek kadar önemli olduğu tartışma dışıdır.

Üye sayısı 300 bin civarında olan İTO Avrupa'nın en büyük üç-dört odasından biri. Formula 1, milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir sportif yarışma. Eğer bir bakanlık bu ikisiyle ilgili bir skandal ortaya çıkarıp dava açmak üzere dosyayı savcıya yollamışsa, bu, tartışmasız herhangi bir gazeteye girecek kadar önemli bir haberdir.

Böyle bir haberin görmezden gelinmesi bizden daha olgun demokrasilerde halkın asla affetmeyeceği bir hatadır.

Bu haberle ilgili durum daha da vahimdi. Suçlamayı görmeyen gazeteler İTO Başkanı ithamlara cevap vermek üzere basın toplantısı düzenlediğinde uykudan uyandılar. Savunmaya büyük yer verdiler. Müfettişlerin topladığı delilleri ve yaptığı suçlamaları görmezden geldiler. Formula 1 projesini göklere çıkardılar.

Ama dopinge karşı olmak nasıl atletizme karşı olmak değilse, Formula 1 tesislerinin inşaatında yapıldığı iddia edilen usulsüzlüklere karşı olmak da Formula 1'e karşı olmak değildir.

Bir gazetenin haber seçimindeki en önemli kıstaslarından biri patronun çıkarlarını ve özel ilişkilerini korumaksa o gazete halkın bilme hakkını hiçe sayıyor demektir. Bu da doktorun hastanın iyileşme hakkını hiçe saymasından farksızdır.

Yazıma Lord Radcliff'in bir sözü ile son vermek istiyorum: "Haber bir yerlerde birilerinin gizlemeye çalıştığı şeye denir. Geriye kalan her şey ilandır."

YAZI:Metin MÜNİR /VATAN

Günün Önemli Haberleri