Turgut'un Milliyet saplantısı
Abone olSerdar Turgut, Milliyet yazarlarını kızdıracak yazılar yazmaya devam ediyor. Turgut'un ilk hedefi Can Dündar. Sonraki ise hepsi!
Genel yayın yönetmeni değişikliğine giden Milliyet Gazetesi'ne
Serdar Turgut'tan mesajlar var. Turgut'un tavsiyeleri Sedat
Ergin'e. Hedef aldığı ilk isim Can Dündar. Turgut,
"Milliyet gazetesinde neler olacak" diyerek
yazmaya başladı.
Milliyet gazetesinin yeni yayın yönetmeni yakında İstanbul'a
coşkulu kutlamalar eşliğinde gelecek. Doğan medya grubuna yakışan
havalimanına onu karşılamak için bir mehter takımı ve önemli
insanlardan oluşan bir delegasyon yollamasıdır.
Önemli insan bulmak söz konusu Milliyet olduğunda hiç de zor
değildir.
Çünkü Milliyet yeryüzünde ve belki de tüm kainatta metrekare başına
en fazla eski genel yayın yönetmeni bulundurma rekoruna sahiptir.
Sadece eski Milliyet genel yayın yönetmenlerinden isterseniz
karşılama değil bir futbol takımı bile kurabilirsiniz, üstelik
takımın yedeklerini de açıklayabilirsiniz eğer isterseniz.
Bana kalırsa Sedat Ergin xanax almaya şimdiden başlamalı, çünkü
İstanbul'a ayak bastığı anda karşısında eski genel yayın
yönetmenlerinden oluşan grubu bulacağından olabildiğince sakin
kalmaya ihtiyacı olacak. Ben Sedat'ın yerinde olsaydım bu eski
yayın yönetmenleri için yeni işler yaratırdım ki; sonra boşta kalıp
benimle uğraşmaya başlamasınlar diye.
Ben burada kendime iş edinip Sedat'a fikir yardımı yapmaya
girişeceğim. Bazı eski yayın yönetmenleri için oluşturulabilecek
yeni işler şöyledir; bu arada birçok insan Hasan Cemal'in dünkü
yazıma tepki gösterip göstermediğini sordu. Vallahi bu soruya
cevabı öğrenmemiz için 10009 yılının mart ayını beklememiz
gerekecek, çünkü hız durumu var bilmem anlatabiliyor muyum?
Mehmet Y. Yılmaz: O son zamanlarda aşk konularında uzmanlaşmış
olduğundan bundan böyle yazarlık işi dışında evlilik danışmanı da
olarak görev yapabilir. Bozulmaya doğru giden evliliklerde çiftler
Mehmet Y. Yılmaz'a başvurduklarında onlara aşklarını yeniden
canlandırmaları yolunda fikirler verebilir. Bunun iyi bir yanı da
onun fikirlerinin gazetede bir yazı dizisi de olabileceğidir, gerçi
Sedat böylesine gayrı-ciddi meselelerden pek hoşlanmaz ama...
Hasan Cemal: Milliyet'te halen bulunan devlet büyükleri arasında
müstesna bir yeri bulunan bu kişiye en uygun iş cumhurbaşkanı
olmasıdır. Kendisinin ağırlığı ve yavaşlığı bir tek
cumhurbaşkanlığı makamına uygundur. Allah'tan dokuzuncu
cumhurbaşkanından (Süleyman Demirel) sonra bir de onuncumuz oldu
(AHMET NECDET SEZER) böylece devlet mekanizmasının Hasan Cemal'in
temposuna adapte olma zorluğu yaşamasının önüne de geçilmiş
oldu.
Umur Talu: Doğan medya grubu eğer espri anlayışına sahipse onu da
grubun hükümetle olan işlerini takip etmekle görevlendirir.
Güneri Cıvaoğlu: Onu meşgul etmek için kendisi güzellik yarışmaları
jüri daimi üyeliği gibi bir göreve atanabilir.
Bu arada Milliyet'te eskiden yayın yönetmenliği yapmış olup da
medyanın başka yerlerine dağılmış isimler de var. Bunlar Sedat'ın
problemi değildir diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Örneğin bir
Ufuk Güldemir'in kendi bulunduğu şehirde yaşamaya başlayan Sedat
Ergin ile uğraşmaması mümkün değildir. Bu ikili bir ara
Washington'da aynı dönemde muhabirlik yaptılar, onların rekabet
edeceğiz diye yazdıkları haberler nedeniyle Amerikan yönetimi az
daha ülkenin başkentini New Orleans olarak ilan edecekti. Bu
karardan son anda o dönemde başkan olan Baba Bush New Orleans'a
taşınmaya üşendiği için vazgeçildi.
Gerçi gizli bir örgüt üyesi olduklarına da inanmış olduğum Ufuk ve
Sedat ikilisinin boş zamanlarında nasıl eğlendikleri Amerika'da
efsane olmuştur ve konu Washington'da hala daha konuşulmaktadır.
Onlardan hemen sonra bir de üstüne üstlük ben Washington'a atandım,
sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde ciddi bir içki kıtlığı
yaşandı bizim tüketimlerimiz nedeniyle. Görev için Amerika'ya ilk
kez giderken beraber yolculuk ettiğim Sedat uçakta normalen
tutuklanmasını gerektiren düzeyde içki içti. Ben de yere indikten
sonra tutuklanmamı gerektirecek düzeyde içtim. Aynı gece bir de
eğlenmeye karar verdik ve sonunda ikimizden bir tanesi yere
düşmeden bayıldı. Sedat'ın bayıldığı halde yere düşmemesi onun
aslında ne kadar da tehlikeli bir insan olduğunu gösterir.
Şimdi o tür tehlikenin ucunda yaşadığımız günler gayet tabii ki
eskide kaldı. Geçenlerde Ufuk ile perhiz ve kendi sağlığımıza
dikkat etme konusunda konuşuyorduk. Bana 'boş ver Serdar, zamanında
yedik içtik yapılabilecek her şeyi fazlasıyla yaptık, şimdi farklı
yaşama zamanı' dedi.
Diyeceğim o ki Sedat'ın yeni görevi sadece İstanbul'da olacağı
nedeniyle içimi inanılmaz sıcaklıkla dolduruyor. Sanki göreve ben
başlıyormuş gibi heyecanlanıyorum. Ve yeni işin onun için çok ama
çok iyi olmasını istiyorum. Kendim yeni göreve başladığım ilk
günden beri bana destek veren Ufuk'un da aynı hislerle dolu
olduğuna inanıyorum. Şimdi yapılacak tek şey kalıyor; bir süre
sonra üçümüz buluşmalıyız. Gayet tabii ki çay içeceğiz sohbet
ederken, bu buluşmaya Ertuğrul Özkök de davet edilmeli bence ama o
bizi kötü yola sevk eder diye korkuyorum, o illa da şarap içelim
diye tutturur buna eminim. Üstelik yabancı ve pahalı şarap içmek de
ister. Eskiden olsa 'paramız yok' der şarabı alma işini ona
yıkardık, şimdi ise bunu diyecek halimiz de yok, çaresi yok
katlanacağız masrafa, kader utansın.
Yazımı tam bitirdim, Ankara'dan telefon geldi. Bir zamanlar
sokaklarında yan yana haber peşinde koşturduğum sevgili Zülfikar
Doğan'dan acı haber aldım. Oğlunu yitirdi Zülfikar, bu büyük acıyla
yıkıldı. Bu tür haberler beni anında birkaç yaş daha yaşlandırıyor.
Haberi aldığım an telefonda sessizleştim, lafın bittiği anlardan
bir tanesiydi bu. Arkadaşıma sabır ve dayanma gücü diliyorum
Allah'tan.
YAZI:Serdar TURGUT
AKŞAM