Turguttan sansür itirafı
Abone olAhmet Hakan'ın "Tarafsız Bölge"sine konuk olan Serdar Turgut dobra dobra konuştu...
CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu 'Tarafsız Bölge'ye konuk olan
Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut, yöneticiliği,
gazeteciliği, yayın yönetmenlikten öncesi, sonrası ve Akşam'ın
geldiği noktayı değerlendirdi.
Yayın Yönetmeni olması için teklif gelince değerlendirdiğini ve
gazete tecrübesinden dolayı yöneticiliğe hazır olduğunu söyleyen
Serdar Turgut, hem mizah hem de ciddi yazılar yazdığını, mizah
yazılarının sözcüklerle karikatür çizme girişimi olduğunu
söyledi.
Mizah yazılarında hayatla dalga geçtiğini, diğer yazılarında ise
hayatı ciddiye aldığını söyleyen Turgut, "Mizah yazıları her zaman
tepki alıyor, Hürriyet'te de ilk başladığımda tepki almıştı ama
sonra insanlar alıştılar" dedi.
İşte Turgut'un 'Tarafsız Bölge'de yaptığı açıklamalar:
"Mizah yazıları yazarken daha çok zorlanıyorum. Ciddi yazıları daha
rahat yazıyorum, kendime göre tavır alıyorum."
"Genel yayın yönetmeni olmadan önce bütün gazeteleri okumazdım.
Yüzeysel bakardım. Yayın yönetmeni olduktan sonra da bir süre
böyleydi. Şimdi son zamanlarda daha çok okuyorum."
"Gazete okumayı hayatım boyunca hiç sevmedim. Kitap okumayı
severim. Gazete okuma zevkini bir tek New York'ta yaşayabiliyorum.
New York Times alıyorum. Ekleri çok güzel. Zaten New York Times'ı
New York Times yapan da ana gazete değil ekleridir."
"Türk basınında yazarlar ayırarak bakıyorum. Ama tabii yayın
yönetmeni olduktan sonra tüm yazarlar sçyle bir bakıyorum. Hızlı
okuyabildiğim, göz okuması yapabildiğim için hepsine şöyle bir göz
atıyorum. Benimle, yazdıklarımla ilgili yazılar varsa onlara
bakıyorum. Ertuğrul Özkök, Hıncal Uluç, sizi, engin Ardıç'ı mutlaka
okuyorum."
"Gazete ilişkilerinde sadece yazar olarak davranıyorum. Diğer
yazarlar benim yazılarımı beğenmezlerse rahatlıkla söyleyebilirler.
N'apıyım beğenmiyorsa beğenmiyordur. Ben de onu beğenmiyorsam
söylüyorum."
"Çalışanlar hesap soruyorum tabii. İşin bir parçası. Hata yapmanın
normal olduğunu bildiğim halde. Ben de muhabirlik yaptığım için ama
hesap sormazsanız da işin ucu kaçar."
"Toplantıları hiç sevmem ama gazeteyi çok seviyorum. Biz kendimize
göre eğleniyoruz. Arkadaş grubu gibiyiz. Bazen yazılarımda
geliştirdiğim üslupla gazetede dolaşıyorum, onlara takılıyorum.
Arkadaş ortamı gibi, bana iyi geliyor."
"Deniz Gökçe'yle yine yazar olarak polemiğe girmek isterim ama
yanlış anlaşılabileceği için yapamayabilirim. Böyle bir polemik
olsa asla yayın yönetmenliğini devreye sokmam. Böyle bir şey
yapmaktan utanırım bir kere. Ama yazarlarıma sesleniyorum: Hodri
meydan. Polemiğe girmek isterlerse ben hazırım."
"Genel Yayın Yönetmenliği geçici bir görev. Yazarlığım kaldığı
sürece yayın yönetmenliğini kaybetmeye hazırım. Ne kadar yayın
yönetmenliği yapacağıma dair göreve gelirken yaptığım bir kontrat
var. O kontratta süre var. Burda açıklayamam ama daha uzun bir süre
devam edecek. Başta patronlara da söyledim yanlış anladılar, tekrar
tekrar söyledim: Genel yayın yönetmenliği bir görev ama yazarlık
bir meslek. Benim sürem bitince, başka birilerin ihtiyaç duyulunca
yayın yönetmneliği sona erer önemli olan yazarlık."
"Akşam gazetesinde uyumlu bir takımımız var iyi gidiyoruz. Belli
bir aşamada tutmak istiyoruz tirajı. Gazetede görev bölüşümümüzü
yaptık, patronaj da bizden ne istediğini biliyor."
"Gazeteye ilk geldiğimde belirlemek istediğim
'modern-muhafazakar-milliyetçi' anlayışı oturmadı. Bunun tek bir
kişinin yapabileceği bir şey olmadığını farkettim.
Modern-muhafazakar-milliyetçi anlayışı AKP için, özellikle sağ
partiler için önemli. Onu oturtmalılar. Biz gazeteciler olarak
modern kalmalıyız. O çizgide gazetecilik yapmalıyız."
"Yazarlarımın beğenmediğim noktalar olduğunda açıkça söylüyorum.
Bazen yazara müdahale tamamen tıkanmasına yol açar. Ben de yazar
olduğum için, alınmıyorlar. Ama yayınalamdığım yazılar oluyor.
Toplumdaki bazı hassas dengeleri bozacak ya da yazara zarar verecek
bir yazıysa ve tartışacak vakit yoksa çıkarırım o yazıyı. Ertesi
gün konuşuruz."