Turgut'a göre en büyük yazar...
Abone olSerdar Turgut, önceki gün kaleme aldığı yazı sebebiyle Ertuğrul Özkök'ü sarakaya aldı. Serdar Turgut, "Türkiye'nin en büyük yazarı dediği" Özkök için bakın neler dedi:
Akşam Gazetesi yazarlarından Serdar Turgut, "Ertuğrul Özkök'e
methiye" başlıklı yazısıyla Hürriyet yazarını sarakaya aldı.
Turgut'un kara mizah yaptığı yazısı basın tarihine not düşecek
cinsten:
Ertuğrul Özkök'e methiye
Belki hatırlıyorsunuzdur, bundan bir süre önce Türkiye'de en
beğendiğim 10 yazarın listesini vermiştim.
Onları seçerken basit kriterim neyi yazdıkları değil nasıl
yazdıklarıydı ve listede gayet tabii ki Ertuğrul Özkök de
vardı.
O listede bir sıralama yapmamış, en büyük yazar budur veya şudur
diye bir tercih belirtmemiştim.
Ancak, 26 Ağustos 2004 Perşembe günkü 'Türkiye'nin En Güzel Dört
Bayrağı' başlıklı yazısından sonra kararım kesinleşti: Ertuğrul
Özkök Türkiye'nin ve belki de dünyanın en büyük yazarıdır.
Çünkü, tamamen alakasız ve hatta tipik bir oksimoron (Yan yana
kullanıldığında anlamsızlık oluşturan iki kelime) oluşturabilecek
konuları büyük bir maharetle bir araya getirmeyi başarabildiği,
giriş-gelişme-sonuç sürecinde giriş ve sonuç aşamasında sıradan
insanın aklına katiyen, mümkün değil gelemeyecek bağlantıları
kurabildiği, yazılarında kullandığı cümlelerle Derrida'ya bile
parmak ısırtacak şekilde çok katlı anlamlar yaratabildiği için onu
bu 'En büyük yazar' sıfatına layık görüyorum.
* * *
Mesele soyut düzeyde kalmasın diye izin verirseniz ne demek
istediğimi biraz daha açayım.
Özkök'ün dünkü yazısının başlığını okuduğumda benim ilk tepkim,
'Hay Allah yoksa yine darbe sinyali mi aldı bu adam' şeklinde
oldu.
Rana'nın ilk tepkisi ise çok daha realistti, o 'Hayda, bunlar şimdi
de bayrağımızı mı değiştirtmeye çalışacaklar yoksa' dedi.
İkimiz de tahmin ediyorum ki bu yazıyı okumaya sabah vakti soyunan
Türk halkının geri kalan bölümü gibi durup dururken Türk
Bayrağı'nın güzelliği hakkında Türk bayrakları arasında bir yarışma
yapılmasına neden gerek duyulduğunu kavrayamamıştık.
Ancak birkaç satır daha okuduktan sonra mesele anlaşıldı çünkü
yazının asıl konusu bayrak değil İş Bankası.
İş Bankası'na yazılmış bir methiye bu ve konuya direkt olarak girse
Bankanın yönetimi bile 'bayram değil seyran değil amcam beni neden
öptü acep' diye heyecanlar yaşayacaklarından ve onlar bile bu
methiye karşısında 'vay canına biz neymişiz be abi' diye
şaşıracaklarından, işe Bayrak'tan başlamış.
Diyorum ya, giriş ve sonuç arasında katiyen bir geliştirme
yapılmadan bu kadar maharetle garip bir bağlantıyı ancak büyük bir
yazar kurabilir, o da bunu başarabiliyor işte.
* * *
Usta yazar bakın tek bir yazıda kaç adet çevreyi mutlu etme
başarısını göstermiş:
1-Türkiye İş Bankası 2-Türk Silahlı Kuvvetleri 3- Koç Holding 4-
Aydın Doğan 5- Tekfen Holding 6- Bodrum'un Gümbet Belediyesi 7-
Bodrum'un Gündoğan Belediyesi.
Bunların hepsini tek bir yazıda başarmak katiyen mümkün değil
diyorsanız lütfen yazıyı bir yerlerden bulup okuyun, usta bir
yazarın elinde bu hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını, sıradan
insanlara en abuk, en saçma gelebilecek bağlantıların bile mükemmel
bir şekilde kurulabileceğini göreceksiniz.
* * *
Yazımı bitirirken Özkök'e bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Bu
işler öyle iş konuşmaları yapmak için gidilen bankaların tepesine
bakılarak veya tatil beldelerinde tesadüfen görülen bayrakları not
ederek yapılmaz.
Eğer illa da Türkiye'nin en güzel bayrağı konusunda fikir
bildirilmesi gerekiyorsa Anadolu'ya çıkacaksın maalesef, başka çare
yok babacım.
Yani şimdi ben kendimle ilgili yalan söylemeyeyim, bu Anadolu
turunu ben de yapmadım yapmaya da niyetim yok, ama benim bayrak
yarıştırması düzenlettirmek amacım da yok.
Eğer yarışma yapılacaksa, o zaman ben iddia ediyorum ki en güzel
bayrak Anadolu'dadır.
Nerede olduğunu da tam söyleyeyim de bilin. Ben de orayı ilk kez
dün duydum sonra haritada uzun aramalardan sonra, dışardan da
yardım alarak yerini buldum.
Yozgat'ın Sorgun İlçesi'nin Bahadan Beldesi'nde Çomak Dağı'nda 23
bin metrekare büyüklüğünde bir bayrak resmi var.
Evet yanlış duymadınız, 23 bin metrekare dedim ve böyle fantastik
bir olayın var olduğuna görmediğim ve görmeyeceğim halde eminim
çünkü dağa bayrağı koyduran Salim Taşçı abim anlattı bunu bana.
'Yahu bu büyük ihtimalle bir dünya rekorudur, neden bunu gerekli
yerlere bildirmedin' diye sorduğumda da 'Bunu yapayım da
Kıbrıs'taki Beşparmak Dağı'ndaki bayrağımızın büyüklüğü ikinci
planda mı kalsın' diye bir cevap aldım.
Ve işin temelini de kurcalamamaya karar verdim, bilmem
anlatabiliyor muyum.
* * *
Ve yemin ediyorum bu gerçekten son lafım olacak.
Dünkü yazıda yer alan iki paragraf nedeniyle bu yıl Ertuğrul
Özkök'e büyük gazetecilere verilen Pulitzer ödülünün verilmesi için
bugünden itibaren girişimde bulunacağım.
O iki paragraf aynen şöyle:
'Yönetim Kurulu Başkanımız Aydın Doğan, özel sohbetlerimizde bize
sık sık İş Bankası'nın katkısını anlatır.
Sanırım bu duygular, zamanında rahmetli Vehbi Koç'la paylaştığı
düşünceleri yansıtıyordu.
Evet, ödülü almak için kendisi başvurmazsa ben başvuracağım onun
yerine çünkü AB kapısında olan Türkiye'nin böylesi bir prestijli
ödüle sahip gazetecilere gerçekten ihtiyacı var.
Yazı: Serdar Turgut
Kaynak: Akşam