Turgut Özal'ı öyle bir sarmışlar ki
Abone olSabah gazetesi dinleme mağduru siyasetçilerin dosyasını hazırladı. Bu konudan muzdarip olan isimlerin başında Turgut Özal geliyor.
1980'lerde Başbakan olan Turgut Özal'ın yatak odası,
masası, duvarları, telefonu, saksısı bile böcekle doluydu. Önlemler
yetersiz kalınca, Özal önemli konuşmaları ya denizde, ya arabada ya
da bahçede yapıyordu.
DENİZE Dinleme mağduru
siyasilerden biri de merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dı. En çok
dinlenen liderlerden biri oldu. Başbakanlık Resmi Konutu'nda yatak
odasından, masasından, telefonundan, odasındaki duvarlardan ve
saksılardan "böcek" tabir edilen dinleme cihazları çıktı. Özal
kendince tedbirler aldı. Kurmaylarıyla soyunup denize girdi.
İKİLİ GÖRÜŞMELERİNİ AÇIK ALANDA
YAPTI
Direksiyona geçip konuğuyla şehri dolaştı. İkili görüşmelerini
temel atma törenlerinde, konut bahçesinde, açılışlarda yaptı.
Konutta koridorlarda ve mutfakta konuştu. Gizliliğe çok dikkat
etti. MİT'e konutta arama yaptırdı. Saksıda, tablo ve radyatör
arkasında 5 böcek çıktı. Bazı duvarlardan ses geliyordu. "Bırakın
kalsın" dedi. Biliyordu; onları söktürse yerine yenileri konacaktı.
En iyisi böceklerle yaşamaya alışmaktı.
GARSONLARI DEĞİŞTİRDİ
Bir dönem MİT'ten şüphelendi. MİT uzmanları böcekleri çıkarıp
yerine yeni vericiler yerleştiriyor olabilir miydi? Özel elektronik
firması elemanları çağrıldı. Bu da çözüm olmadı. Böcekler sıklıkla
saksılardan çıkıyordu. Bahçıvan, ABD Büyükelçiliği'nin bahçıvanı
ile dosttu. Çiçekler oradan alınıyordu. Bahçıvan işten çıkarıldı.
Ardından şef garsonun en mahrem konuşmaları sızdırdığı ortaya
çıktı. Tüm garsonlar değişti, Turizm ve Otelcilik Yüksek Okulu'ndan
yeni garsonlar geldi.
İÇERİDE DE DIŞARIDA DA BÖCEK
Dünyadaki elektronik gelişmelere açıktı. En yakını Adnan Kahveci,
yurtdışı gezilerinden yeni elektronik aletlerle dönüyordu. Araç
telefonu o günlerde yeni modaydı. Ancak küçük bir tarayıcıyla, araç
telefonları dinlenebiliyordu. Danışmanı Can Çangır, bir Brüksel
gezisinden küçük bir tarayıcı ile döndü. Artık Özal, araç
telefonlarını dinleyebiliyordu. Bir gün gazetecilere "Siz Köşk
dışında arabalarınızda gazetelerinizle konuşuyorsunuz, sizleri
dinliyor, ne tür yanlışlar yaptığınızı duyuyorum. Bende de var o
alet" dedi. Sonra dinlenememesi için yurt dışından özel cihazlar
getirtti. Gittiği yerlere o cihazları götürdü. ABD Başkanı Goerge
Bush aradığında, Özal telefonu eline almadan önce mutlaka bu
cihazın bağlanmasını bekledi. Yurt içinde olduğu gibi yurt dışında
da dinlendi. Avrupalı liderlerle, Irak'ta Saddam Hüseyin ve
Libya'da Kaddafi ile görüşmeye gittiğinde kaldığı otellerde
böcekler bulundu. 1989'da Cumhurbaşkanı adaylığı tartışılırken,
dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in de kendisini dinlediğinden
şüphelendi. Evren, Özal'ın aday olmasını istemiyordu. Ailesini
topladı, fikir sordu. Aile Özal'ın adaylığını destekledi. Özal,
adaylığı düşünmediğini söyledi. Aile şoktaydı. İki gün sonra
Evren'le görüşmek için Köşk'e gitti. Bir bakan, Özal'ın makam
aracının kapısını açtı ve "Kararınızda isabet buyurmuşsunuz
efendim. Cumhurbaşkanlığı adaylığınız partiyi zora sokar" dedi.
Özal artık emindi.
DEMİREL'E 'EMRİNİZ VAR MI EFENDİM' NEZAKETİ İŞİNDEN
ETTİ
Sabah Yazarı Yavuz Donat, 1980 ihtilali
sonrasında 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le gerçekleştirdiği
telefon görüşmesini anlattı: 1980 ihtilali. Demirel, eşi ile
beraber Hamzakoy'a gönderildi. Döndükten sonra 'Demirel evinde 4
duvar arasında duruyor ama hâlâ devleti o idare ediyor' lafları
çıktı. Aslı yok. O ara Turizm Bakanlığı Müsteşarı Kemal Baytaş bana
ziyarete geldi. Kendisi, Demirel hükümeti döneminde müsteşarlığa
getirilmişti. Gazetede çay içerken, Demirel aradı. 'Ne var ne yok'
dedi. Sohbet ettik. Sizin için bir laf dolaşıyor dedim. 'Nedir'
dedi. Telefonlarınız dinleniyormuş, dedim. Bazı müsteşarlarınızla
konuşuyormuşsunuz, devleti idare ediyormuşsunuz. Yanımda Kemal
Baytaş var, vereyim bir iki talimat verin, dedim.
"TELEFONUMU KİM DİNLER Kİ..."
Bunun üzerine Demirel, 'Benim telefonumu dinleyerek kim ne elde
edebilir? Ülke aleyhine bir faaliyetim mi var ki..? İkincisi ben
hangi kamu görevlisini arayıp talimat vermişim?' dedi. Bir
küfretmediği kaldı dinlemelere. Demirel 'Ne oldu biliyor musun, sen
pas verdin ben de dinleyenlere gol attım' dedi. Sövüp saydı. Kemal
Bey'i istedi. Beyefendi 'Nasılsın Kemal gözlerinden öperim' dedi.
Kemal de 'Sağlıklar afiyetler dilerim. Efendim bir emriniz var mı?'
dedi. Demirel 'Estağfurullah ricam olur' yanıtı verdi. 3 gün sonra
Baytaş görevden alındı.
'O DA SONRA BENİ DİNLETMİŞTİ...'
Hasan Celal Güzel (Özal döneminde hükümet sözcüsü, eski
bakan): Özal'ın odasını, bakanların odalarını, kendi odamı sürekli
tarama yaptırırdım. Turgut Bey, dinlenmesin diye bazen beni
Başbakanlık bahçesine çıkarır, dudakları okunmasın diye ağzını
eliyle maskelerdi. Allah taksiratını affetsin hakkımı helal ettim
ya, Özal bundan 20 yıl önce ANAP Genel Başkanlığı'na ve
Başbakanlığa adaylığım sırasında benim delegelerle konuşmalarımı
dinletmiş ve ona göre hareket etmişti.
Yavuz Donat: Özal'ın başbakan yardımcılığından istifa edip
Side'deki yazlığında parti kurma hazırlığı yaptığı dönem. Mehmet
Keçeciler'in anısı şöyle: Denize girerdik. Rahmetli, "Burası
güvenli, kimse dinleyemez" derdi.
Ahmet Özal: Başbakanlık konutu her 45 günde bir devamlı taranırdı. Her 45 günde en az 8 tane yatak odasında çıkıyordu. Kaç defa şahit olduk. Nasıl giriyor kim giriyor? Konulan şeyler, Türkiye içinden mutlaka konmuştur. İstihbarat olabilir. MİT, JİTEM hepsi olabilir. Bunların dışında yurt dışı kaynaklı olabilir.