'Turgut Özal'ı karısına öldürtürüz!'
Abone olTurgut Özal'a suikastten iddianame hazırlanan Levent Ersöz hakkındaki iddialar tüyler ürpertecek cinsten.
Banu İriç
İNTERNETHABER.COM (Özel İçerik)-
Cumhurbaşkanı'na suikastte bir numaralı sanık olarak Ergenekon
tutuklusu Levent Ersöz'ün yargılanacak olması akıllara gizli
tanığın o sözlerini getirdi.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin soru
işaretleri uyandıran davada dün kritik bir hamle yapıldı ve
zamanaşımına bir gün kala iddianame kabul edildi. Turgut Özal'ın
ölüm tarihi olan 17 Nisan 1993 tarihinin üzerinden tam yirmi yıl
dolmak üzereyken bu kritik hamle sevindirdi.
TMK'nın 10. maddesiyle görevli Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'in hazırladığı iddianamede Levent Ersöz TCK'nın 156. maddesinde yer alan "Reisicumhur hakkında suikastta bulunanlarla buna teşebbüs edenler fiilleri teşebbüsü tam derecesinde ise ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasıyla, nakıs ise müebbet ağır hapis ile cezalandırılır." suçundan yargılanıyor.
Ersöz'ün şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılan talimatta ise "Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde rahatsızlanarak vefat etmesi sürecindeki olaylar ve temel konularda ifadeler arasındaki çelişkiler gözetildiğinde, merhum Cumhurbaşkanı'nın organize bir şekilde işlenen cinayete kurban gittiği yönünde kuvvetli şüpheler bulunmaktadır." görüşleri yer almıştı.
Özal'ın geçtiğimiz ekim ayında mezarının açılmasıyla hızlanan süreç davalardaki tanıkların ifadeleriyle birlikte şekillendi ve iddianame hazırlandı.
ERSÖZ'Ü YAKAN CÜMLE: BİZ
İSTEDİĞİMİZDE…
Geçtiğimiz ekim ayındaki Ergenekon davasında Gizli Tanık
Selçuk çok önemli bir iddia ortaya atmıştı. Ersöz'ün
"Biz çok güçlüyüz gerektiğinde bir cumhurbaşkanını karısına
bile öldürtürüz" dediğini söylemişti.
Savcı Pekgüzel'in sorduğu ''Sizin 'Cumhurbaşkanını
öldürdüler' diye bir iddianız oldu. Nerede söylediler''
sorusu üzerine tanık, 2005'te Ersöz'ün Ankara Ümitköy'deki
albayların oturduğu Atabilge Sitesi'ndeki yerine gittiklerini
belirterek, şöyle konuşmuştu: ''Biz Savaş yarbay, İrfan yüzbaşı ile
gittik. Onun yanında kendi elemanlarından birkaç kişi vardı. Ersöz,
'Devlet her zaman 18 yaşındadır. Bizlere karşı yapılan her
şeyin karşılığını bulacağını' söyledi.'' diye
konuştu.
ÖZAL'I ZEHİRLEDİLER
Geçtiğimiz yıl Şubat ayındaki Zirve yayınevi davasında ise sanık ve tanık eski uzman çavuş İlker Çınar Özal'ın öldürülmesindeki zehirlerin TSK içerisindeki Ergenekon yapılanması olan TUSHAD'a bağlı Beyaz Kuvvetler tarafından temin edildiğini söyledi. Çınar, Polonyum 210 ve Amerikyum 241 maddelerinin Özal'a verildiğini söylemişti. Özal'ın bu zehirlerin verilerek kalp krizi geçirmesinin sağlandığı iddia edilmişti.
OTOPSİ İSTENMEMİŞTİ
Dönemin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi bir gazeteye verdiği röportajında Özal'ın ölümünün hemen ardından otopsi yapılması istenmiş ancak Semra Özal'ın "Eşime bıçak dokundurtmam" demesinden dolayı otopsi yapılamadığını iddia etmişti.
Oğlu Ahmet Özal'ın ise saç tellerinin bulunduğunu söylemesine rağmen saç telleri uzunca bir süre teslim edilmemişti. Birkaç ay önce Adli Tıp Kurumu'na teslim edilen saç tellerinin incelemesi sürüyor.
DDK ÖLÜMÜ ŞÜPHELİ BULMUŞTU
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Devlet Denetleme
Kurumu'nu görevlendirmesiyle birlikte incelenen
süreçte de yine belli bir sonuca varılamamış ancak önemli tespitler
yapılmıştı. Raporda ölümün "şüpheli" olduğuna
vurgu yapılmıştı.
Kan tüpleri kırıldı:
DDK raporunda Özal'ın ölümüyle ilgili çarpıcı tespitler de yer
almıştı. Özal'ın ölümünden sonra hastanede muhafaza edilen kan
tüpleri için ailesi aranmış ancak ailesi hastaneye gittiğinde
tüplerin kırıldığı iddia edilmişti.
O gün doktor ve hemşireler
izinliydi:
DDK raporunda vurgulanan diğer bir husus ise Çankaya'da
Cumhurbaşkanlığı makamına yönelik 7/24 çalışacak özel doktorluk
müessesinin oluşturulmamış olması vurgulanmıştı. En çarpıcı bölüm
ise Özal'ın öldüğü gün bilinçli olarak tüm doktor ve hemşirelere
izin verilmiş olmasıydı.
Spor yaparken mi yataktan kalkarken mi:
Özal'ın rahatsızlanarak hastaneye götürülmesi sürecine yönelik
ifadesi alınan kişilerin bazı kişilerin spor yaparken
rahatsızlandığını, bazı kişilerin ise uyurken rahatsızlandığı gibi
çelişkili ifadelerde bulunması da DDK raporuna şüpheli olarak
girmişti.
GATA yerine Hacettepe:
Özal'ın rahatsızlanmasının ardından GATA'ya götürülmesi beklenirken son anda trafik bahane edilerek Hacettepe Üniversitesi'ne götürülmesi üstelik hastane personelinin bu durumdan haberdar edilmeyişi ve Özal'ın çocuk acil bölümünden hastaneye sokularak zaman kaybedilmesi de soru işareti olarak not düşülmüştü.
Diğer bir çelişkili ifadelerin yaşandığı durum ise kimi ifadelerde Cumhurbaşkanı Özal'ın hastaneye ex olmuş olarak getirildiği iddia edilirken kimi ifadelerde ise halen yaşadığı iddia edilmişti.