Turgut Özal'ı bu ihmaller mi öldürdü?
Abone olÖzal döneminin Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, Turgut Özal'ın ölümündeki ihmaller zincirini anlattı.
Özal döneminin Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, Turgut
Özal'ın ölümüyle ilgili kendisinin de şüphelerinin olduğunu
söyledi. Köşk'te bulunması gereken doktor ve ambulansın o gün
bulunmadığını ve Özal'ın donanımsız bir ambulansla hastaneye
götürüldüğünü iddia eden Şıvkın, o dönemde yaşanan ihmaller
zincirini sıraladı.
Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün şüpheli olduğuna
dair iddiaların ardından yayınlanan Cmuhurbaşkanlığı Devlet
Denetleme Kurulu raporu, gözlerin bir kez daha 1993 yılına
çevrilmesine neden oldu.
Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili bazı noktaların şüpheli olduğu
doğrultusundaki DDK raporunu dönemin Sağlık Bakanı Halil Şıvgın NTV
canlı yayınında değerlendirdi.
Turgut Özal 17 Nisan 1993'te öldüğünde bir dizi hata tespit
ettiğini dile getiren Şıvgın, müdahale edilmesi gerektiği anda
doktorların Köşk'te olmadığını öne sürdü: "Sayın Cengiz Arslan,
Türk cumhuriyetleri gezisinden sonra izin istemiş ve İstanbul’a
gitmiş. Prof. Dr. Hilmi Özkutlu o da o gün orada yok. İlk
müdahaleyi yaveri yapıyor. Acilen bir hastaneye kaldırılması lazım
ama ambulans orada yok. Bu bir cumhurbaşkanı, sıradan bir vatandaş
değil."
"KIYTIRIK BİR AMBULANSLA GÖTÜRMÜŞLER"
"KIYTIRIK BİR AMBULANSLA GÖTÜRMÜŞLER"
Şıvgın, Özal'ın hastaneye götürülüşü sırasında da aksaklıklar
yaşandığını belirtti. Sağlık Bakanlığı'nın tahsis ettiği gerektiği
zaman bir ameliyat da yapılabilecek donanımda bir ambulansın o gün
Köşk'te olmadığına dikkati çeken eski Bakan, "Kıytırık bir
ambulansla rahmetliyi alıyorlar. Önce Gülhane aranıyor. Orada
hazırlık yapılıyor ama bu Kuğulu Park civarından durum değişiyor,
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yöneliyorlar. Ama
Hacettepe bilgilendirilmiyor. ‘Özal geliyor’ diyorlar
sadece ama nasıl geliyor, hasta mı, kriz mi geçiriyor… Hastane,
'Acaba hastası mı var, yoksa bir inceleme yapmaya mı geliyor' diye
düşünüyor. Hacettepe’nin acilinden girmiyorlar, etrafını
dolaşıyorlar. Bu 4-5 dakikalık kayba sebep oluyor. İhmaller dizisi
devam ediyor. Özal’ın ölümünü şüpheli gördüm ve aileyle bunu
paylaştım" diye konuştu.
"TERÖR SORUNU ÇÖZÜLMEYE ÇALIŞILIYORDU"
"TERÖR SORUNU ÇÖZÜLMEYE ÇALIŞILIYORDU"
Özal'ın vefat ettiği dönemde terör sorununu çözmek için
uğraştığını belirten Şıvgın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun bir
askeri, bir de sivil tarafı vardı. Askeri tarafında Eşref
Bitlis, sivil tarafında ise Adnan Kahveci inanılmaz bir şekilde
şüpheli şekilde öldü. Bunların arkasında da Uğur Mumcu
terörle mücadele kapsamında eline geçirdiği bir belgeyi yayınlama
safhasındayken o da ortadan kaldırıldı. Bunun arkasından da Turgut
Özal’ın ölümü gerçekleşti.
Uluslararası bazı çevreler içeride ve dışarıda işbirliği
yaparak Türkiye'nin terör konusunu çözmesini istemiyorlar diye
düşünerek bunun üzerine yoğunlaştım. Bu yoğunlaşma beni basit
ihmallerden öte bir kasta doğru götürmeye başladı. Bu raporda Sayın
Cumhurbaşkanının görev yaptığı o esnada kritik görevlerdeki
kişilerin yerlerinde olmadığını öğreniyor. Bunların
sorgulanması gerekiyorsa yargılanması gerekmez miydi? Kim
yapacaktı? Kendisinden sonra cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel’in
bunu yapması lazımdı. Yapmadı. Sayın Necdet Sezer’in yapması
lazımdı. O da yapmadı. Özal çizgisinde hareket ettikleri
için Sayın Abdullah Gül bu görevi Devlet Denetleme’ye verdi. Bu
rapor karşımıza çıktı. Turgut Özal, uluslararası konjonktürde o
zaman çok önemli hamleler yaptı, Türkiye ekonomisi güçlü olmaya
başladı. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile ortaya büyük bir Türk
devletleri topluluğu çıktı. Bizim bunlarla ilişkilerimiz vardı,
Turgut Özal en son ziyaretini buralara yaptı. Özal’ın Türkiye'yi
büyütme ve terörü önleme projesi yarım kaldı. Özal’ın ölümünden
sonra Türkiye çok büyük bir ekonomik krize girdi. -9’la devretti Ak
Parti’ye hükümet o zaman ikinci dünya savaşında bile görmediğimiz
bir şeydi. Demek ki Türkiye'ye çok büyük komplo kurulmuş ve Özal da
bunun kurbanı olmuş."