Turgut, Manşet'e neden katılmadı?
Abone olSerdar Turgut, Mehmet Ali Birand'ın "Manşet" programına neden katılmadığını yazdı? Turgut, bunu halk için yaptığını belirtti.
Serdar Turgut, "Cnn TÜRK'teki programa neden
katılmadım?" başlıklı yazısında M.Ali Birand'ın "Manşet"
programına katılmama gerekçesini yazdı.
Salı günü öğle saatlerinde beni Mehmet Ali Birand'ın 'Manşet' adlı
programından aradıklarından haberdar oldum. Asistanım bana programa
katılıp katılamayacağımın sorulduğunu söyledi, ben de ilke olarak
katılabileceğimi söyledim. Çünkü Mehmet Ali Birand çok takdir
ettiğim bir gazetecidir. O noktada programın ne hakkında olduğu
yolunda bilgim yoktu. Sonra programın başlama saati geldi, ben de
bari konuyu öğreneyim diye odamdaki televizyonu açtım. Programda
'Gazeteciler iş takibi yapar mı?' konusu tartışılıyordu. Konuyu
öğrenir öğrenmez aslında kararımı verdim, tekrar aranınca da
arkadaşlara programa katılmak istemediğimi söyledim.
Bu kararı verme nedenlerimi de burada açıklamak istiyorum. Böyle
bir programa gazetelerin üst yöneticilerinin katılıp da
'Gazeteciler iş takibi yaparlar mı' sorusuna 'hayır' cevabı verilip
de bunun neden böyle olmasının gerektiğinin anlatılması tam
anlamıyla bir komedidir. Biz sonra 'acaba medyaya güven neden
azaldı' diye düşünüyoruz ya, işte bu programda sergilenen türde
davranış biçimleri medyaya güvenin kalmaması için en büyük nedendir
aslında. Bizim okuyucularımız aptal mı ki, onlar kimin ne yaptığını
bilmiyor mu ki, hangi gazetenin zamanında neler yaptığını bilmiyor
mu ki, o programa çıkan meslektaşlar insanların gözünün içine baka
baka yalan söyleyebilmektedirler, halkla alay etmektedirler? Çok
basit olarak o programa katılan insanlara hepinizin aklına
geldiğine emin olduğum şu soruyu sormamız yeter: 'Acaba kimse kendi
medya grubunda geçmişte iş takibi veya ihale kapmak için uğraşan
gazeteci tanımamakta mıdır da öyle konuşabilmektedirler'? Bu ayıp
değil midir sevgili okurlar? Bu okuyucuyla resmen alay etmektir.
Böyle davranılacağına şunu neden başaramıyoruz ki acaba; 'evet
geçmişte yanlış davranışlar olmuştur, bunların olmasında hepimizin
sorumluluğu vardır, bu nedenden dolayı okuyuculardan özür dileriz.
Ancak bundan böyle aynı hataların olmaması için gerekeni de
yapacağız' bile neden denilemez ki acaba? Bu çok mu zor bir
iştir?
Bu itirafı bile yapmaya cesaret edemeyen bir basına halk neden
güven duysun ki? İnsanları aptal yerine koyan, insanlarla alay
eden, kendini kamu denetiminin üstünde dokunulmaz olarak gören
gazeteciler dönemi bitmiştir. Türkiye'de birçok kurum geçmişe
yönelik özeleştirisini yapmış ve kendine çeki düzen vermeye
başlamıştır, bir tek basın hariç. Bir döneme davranış
bozukluklarıyla damgasını vurmuş olan gazetelerimiz, sanki o
dönemde ahlaksızlığın ülkeyi sarmasında kendi kurumlarının hiç payı
yokmuş gibi davranıp bugün ortaya çıkarak 'basın etiği, ahlakı'
konularında ahkam kesebilmektedirler. Açıkça söyleyeyim; ben bu
oyunun parçası olmamaya kararlıyım, kendi gazetemi de bu işe
bulaştırmayacağım. Bu nedenle de o televizyon programına
katılmadım. Çocuk oyununun parçası olmak istemedim.
YAZI:Serdar TURGUT
AKŞAM