Turgut, kendi kazdığı kuyuya düştü

Abone ol

Dün Çetin Altan'ı ağır bir dille eleştiren Serdar Turgut'a Abdullah Özdoğan'dan tepki. Özdoğan, Turgut'un kendisiyle çeliştiğini ve görevini tam yapmadığını vurguladı.

Dünkü köşe yazısında Çetin Altan'ı Akşam Gazetesi'nde yayınlanan röportajından ötürü eleştiren Serdar Turgut'a Abdullah Özdoğan'dan tepki. Özdoğan'a göre Turgut genel yayın yönetmenliğini üstlendiği Akşam Gazetesi'ni iyi idare edemiyor. Özdoğan, söze diyerek başladı.

Çetin Altan hazretlerinin geçen cumartesi günü Akşam gazetesinde yayınlanan röportajından sonra ettiği lafların nereye varacağı konusnda tahminlerde bulunmuş, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut''un bu yazıyı gazeteyi hangi akıla hizmetle koyduğunu sormuştuk.

Dün konuyla ilgili bir yazı yazan Turgut bakın neler diyor: "Kariyerini Türklere hakaret üzerine kurmuş insanların en ünlülerinden olan Çetin Altan, geçenlerde bizim gazetenin CUMARTESİ ekine konuşmuş.

Anladığım kadarıyla o gün pek de formundaymış ''Bay Hakaret'' çünkü baktım da kendisini bile aşmış, vermiş veriştirmiş Türkiye''ye, zırvalamalarının ana Şkri ettiği bir cümlede yatıyor.

Demiş ki ''Bay Hakaret'', ''Türklerin eşekliği çıkıyor ortaya.''".

Ne kadar enteresan değil mi?.

Konuşmuş diyor… Yazı işlerine böyle bir Türk büyüğüyle ilgili röportaj geliyor ve Turgut içeriğini kontrol etmeden yazıyı gazeteye koyuyor… Suç sadece söyleyende mi?.

Basanda ve yayanda da suç yok mu?.

Kimse görmeden mi konulmuş o gazete yazıya?.

Yazı devam ediyor:.

"Böyle cümlelere hiç şaşırmayın sevgili okurlar, çünkü hayli uzun zamandır bizim memlekette aydın düşünür olarak sayılmanın önkoşulu olarak kendi vatanına hakaret, insanımızı aşağılama görülüyor.

Bu çevrelerden insanlar gün boyu ettikleri hakaretleri akşam buluştukları bilmem ne meyhanesinde birbirlerine anlatarak eğlenirler.

Bu nasıl böyle olabildi bizim memlekette, bu tür insanlar nasıl ekmek yiyebiliyor; bu da meçhuldür.

''Bay Hakaret''in kendisi ve çocukları ekmeğini yedikleri bu ülkeye nedense hiç vefa duygusu taşımıyorlar.

Aksine, sürekli aşağılıyorlar.".

Durmak lazım burada… Daha düne kadar sen de aşağılamıyor muydun? Aşağılayanı eleştirmen, senin yazıyı onaylaman anlamına gelmiyor mu?.

Bu kadar demokrasi nerede var?.

Senin ülkenin insanına "alçak" ve eşek" diyecek… Sen yazıyı yayınlayıp arkasından da adamı eleştireceksin… Çok "samimi" bir davranış… Devam edelim yazıya:.

Çetin Altan güya Batı''yı yakından takip eden, hatta bazı Avrupa ülkelerini Türkiye''den fazla tanıyıp sevdiği halde, o ülkelerde aydınların uzun yıllarını milliyetçilik-muhafazakarlık ile modernite arasında sentez oluşturmaya verdiklerini unutuyor.

Bunu bilmiyor mu Altan; gayet tabii ki biliyor, ama kendi bildiğini bizden gizlemek zorunda.

Çünkü dır dır hiç durmadan 21''inci Yüzyıl''dan bahsettiği halde, kendisi 1950''lerde kalmış durumda.

Hala daha 1950''lerin, 1960''ların Türkiye''sine ait olan kavgaları yapıyor, daha doğrusu kendi kendisiyle kavga ediyor.

Çünkü insanlar, o kendilerine hakaret etse bile onu büyük bir hoşgörüyle okuyorlar onunla kavga etmeye değer bulmadan. Çetin Altan uzunca bir süredir Türk insanı için eğlence kaynağı oldu, çünkü insanlar onun büyük düşünür edalarıyla Türkiye aleyhine söylediklerini, sanki bu bir teori gibiymiş anlattıklarını, yıllardır birbirlerine şaka yoluyla söylüyorlar.".

O zaman bu yazıyı mizah eki yapıp verseydin. Veya röportajın başlığının altına not düşseydin "1950 model Çetin Altan Fıkraları" diye… Bakın daha neler söylüyor Serdar Turgut:.

" Evet, Türk insanı kendisi ile dalga geçmeyi bilir, yıllardır bu kadar ağır koşullardan geçmiş bulunan bir halkın kendisiyle dalga geçme gücünün böyle ayakta kalması gerçek bir mucizedir.

Çetin Altan da ne dediğimi anlasın diye İngilizce''sini de yazayım bari: ''Sense of humour'' diyor buna Batı ülkelerinde insanlar.

Türkiye''nin ağır, zor koşullara rağmen yaratmış olduğu ekonomik mucizeyi, ortaya çıkardığı kendisi ile dalga geçmeyi bilen insan tipini yaratabilmiş bir ülkeyi neden anlamaya çalışmazlar da, sadece gece içki sohbetlerine konu çıksın diye anında ülkelerini kötülerler, bu ne biçim karaktersizliktir, anlayabilmek mümkün değil.

Aslında yorumlayabiliyorum onları; hoşgörüyle yaklaşmak lazım onlara da.

Ben onların çevresinden gelmiş ve zamanında demin bahsetmiş olduğum o hoşgörülü insanlara güvenerek Türkiyemiz ve insanlarla dalga geçen yazılar yazdığım da olmuştur eskilerde, buna rağmen çoğunluk yazılarıma sahip çıkmış ve mizah ile hakaret arasındaki farkı hemen anlamıştır.

Diyeceksiniz ki, peki o zaman şimdi başka bir insanı bu konuda neden eleştiriyorsun? Çünkü değişen dünyanın yorumlanması işine hiç değişmeyen 1950''lerde yapışıp kalmış kavramlarla soyunan, üstelik de durmadan değişimden gelecekten bahseden yazılar yazmayı sürdüren insanlara karşı duymakta olduğum tiksintidir bunun nedeni.

Çetin Altan türü insanlar bu dönemde kendilerinin yazmayı ısrarla sürdürdükleri hakaretlerin artık ülkeye zarar vermeye başladığını görmüyorlar, o nedenle de durmayı bilmiyorlar.

Türk insanı modern zamanları yakalama yolunda adımlarını onların gözü önünde atıyor ve yeni kimlik de modern-muhafazakar-milliyetçi senteziyle oluşmaktadır bile.

Bakmayı bilseler, hakaret teorisyenleri de bu gerçeği görecekler." Ülkeye zarar verdiğini gördün bu "tiksinç" yazıların… Peki amacın ne bu röportajı yayınlamakta ? Ülke insanını tiksindirmek mi, vatan haini sayısına katkıda bulunmak mı?.

Okuyalım bakalım daha neler yazmış Altan hakkında Turgut:.

Ama Çetin Altan, çok uzun zamandır kör olmuş durumda ve bir idiot-savant gibi hiç durmadan aynı şeyi, söyleyip kendi eğleniyor.

Bu onun dünyasıyla sınırlı kalsaydı beni ilgilendirmezdi, tabii sadece onun beyin fonksiyonları ile ilgili yorumlar yapıp ona acımakla yetinirdim ama onun temsil ettiği insan tipi Türkiye''de çok sayıda var.

Bunlar aydın olmanın ön şartı olarak ülkelerine sövmeyi gören insanlar ve ne yazık ki onların vermekte olduğu tahribat, Türkiye''ye aktif düşman olan ülkelerin verebileceği tahribattan daha fazla tahripkar olabilmektedir.

Çünkü bu insan grubu yazılarıyla, Şkirleriyle bizlerin kendimize ve ülkemize inancını törpülemektedirler.

Bu zor günlerde en fazla ihtiyacımız olan şey ise bu inançtır.

O nedenle, ne derse desinler siz bunlara sadece gülmekle yetinin, böylece kendilerine şaklaban muamelesi yapıldığında belki biz de işe yarıyoruz diyerek sevinirler de onları da fazla üzmemiş oluruz.".

Güzel yazmış… Ancak bu röportajı tam sayfa yayınlayan bir gazetenin Genel Yayın Yönetmeni tavrı bu mu olmalı? Çelişki, insan ruhunun açmazlarından biri… Serdar Turgut, Akşam dışında başka bir gazetede veya Akşam gazetesinde yönetimde olmayıp sadece yazı yazsa ve bu yazıyı, röportajı yayınlamaya onay verme konumunda olmayan bir kişi olarak kaleme alsa, bu güne kadar söylediklerimizin hepsini geri alırdık. Oysa ki şimdi bunu bir günah çıkarma, Altan''ı da günah keçisi yerine koyarak bu sorumluluk ve hatadan sıyrılma çabası olarak görüyoruz.

Üzgünüz…


YAZI:Abdullah ÖZDOĞAN

Günün Önemli Haberleri