Turgay Güler vallahi pes dedi
Abone olAkşam gazetesi yazarı Turgay Güler, emniyetteki paralel yapı operasyonunu kaleme aldı.
Turgay Güler, cemaate yönelik operasyonu el aldığı yazısında
"Bunlar değil miydi çuval çuval tapeleri ortalığa saçıp
sonra da üzerinde tepinen. Şimdi her şeyi inkâr ediyorlar.
Gözümüzün içine baka baka inkâr ediyorlar." diye
yazdı.
Akşam si yazarı Turgay Güler de bugünkü yazısında polislerin ve onların yakınlarının açıklamalara tepki gösterdi. Yazar, "TIR fetişistlerini unuttunuz mu?" başlıklı yazısında Ergenekon davası sanıklarının geçmişteki ilginç açıklamalarına yer verdi. İşte o yazı:
Paralel örgüte yönelik operasyonda teslim olan bir polis müdürü,
şehit annelerine seslenerek şöyle diyor:
“Benim annem yok, lütfen beni evladı yerine kabul etsinler.
Annemin hatm-i şerifi yarım kaldı. Son 5 cüzümü anneler
okusun”.
Niye ki?
Nezarette, mahpusta Kuran okumak yasak mı? Tabii ki yasak
değil, lakin mesele başka.
O yüksek sesle bunu söyleyip etrafına duyururken,
“gazeteleri” de manşete çıkarıyor.
Anlayacağınız algı operasyonu yapılıyor.
Bütün mesele kamuoyuna “Bu adam mı casusluk yapmış
kardeşim?” dedirtmek.
Bir diğerinin annesi ağlıyor; “oğlum oruçluydu”
diye. Öbürü “tam sahura kalkmıştık…” diye başlıyor
söze.
Abartısız; gözaltına alınan polislerin ailelerinin neredeyse tamamı
aynı şeyi söylüyor yahut ima ediyor.
“Oğlumuz dindardı, namazını kılardı, vatanını
milletini severdi”.
Bunları duyunca bir an aklıma İlker Başbuğ’un o meşhur açıklaması
geldi.
Fatih Camii’nin bombalanmasıyla ilgili iddialara ne diyordu Başbuğ
Paşa?
“Allah Allah diye ordusuna taarruz ettiren bir ordu, nasıl
Allah’ın evine bomba atmayı düşünür?”.
O gün bu sözlere itibar etmemiştiniz kuzum! Alın size bir başka
komedi.
Polis amirinin biri şunu söylüyor:
“İETT otobüsüne yönelik molotoflu saldırıda şehit
olan Serap’ın katillerini yakalayan ekibin
başıydım”. Yani… Ben mi casusluk
yapacağım?
Tamam da, Özel Harekat Komutanlığı yapan Korgeneral Engin Alan da,
Abdullah Öcalan’ı Türkiye’ye getiren ekibin başı değil miydi? Engin
Alan Silivri’de yatarken onun için de aynı şeyleri
söylüyorlardı.
“Adam Öcalan’ı getirmiş…”
Ama o gün hepiniz kulaklarınızı tıkıyor, dahası taarruza devam
ediyordunuz.
Bir diğeri çıkmış aldığı takdir belgesini gösteriyor. İyi de,
Silivri’ye gönderilenlerin birçoğunun takdir belgesi vardı.
Hatta kiminin onlarca!
O gün itibar etmiş miydiniz bu takdir belgelerine. Neyse. Meselenin
özü şu.
Kıldığınız namaz, tuttuğunuz oruç, bağışladığınız himmet sizin
olsun.
Siz bence şunun cevabını bir verin bakalım.
Casusluk yaptınız mı, yapmadınız mı?
Başbakanı, bakanları, MİT müsteşarını dinlediniz mi dinlemediniz
mi?
Ve son bir not.
“Başbakan’ın koluna kelepçeyi ben takacağım”
diyen polisleri hatırlarsınız.
Daha dün MİT müsteşarını tutuklamaya kalkmamışlar mıydı? Göbek
önde, kafa geride yürüyüp, ördek gibi yan yan etrafını süzen, o
esnada kemeriyle uğraşan savcıyı unuttunuz mu?
Kendisini padişah zanneden o savcıyı…
Dubai abonesi savcıyı… Sanırım unutmadınız.
Yahut TIR’lara musallat olan “TIR fetişistlerini”.
Bunlar değil miydi çuval çuval tapeleri ortalığa saçıp sonra da
üzerinde tepinen.
Şimdi her şeyi inkâr ediyorlar.
Gözümüzün içine baka baka inkâr ediyorlar.
Utanmadan, sıkılmadan.
Vallahi pes.
Billahi pes.