Türençin irtica yaygarası
Abone olTufan Türenç yine "irtica" dedi! Köşesinde irtica yaygaraları kopartan Türenç'in, örnekler ise malum...
Hürriyet'ten Tufan Türenç, köşesinden yine irtica yaygaraları kopardı. 28 Şubat öncesi ve sonrası, konu "irtica" oldumu aynı örneklerle yazılarını süsleyen Türenç, bugünkü yazısında da yine aynı örnekleri verdi. İşte Türenç'in "irtica" kokan köşe yazısı...
------------
Başbakanın irtica ölçütü başka
CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer "İrtica devlete sızmaya çalışıyor" diye bir uyarıda bulundu.
AKP yöneticileri bu uyarıya tepki gösterip irtica konusunda elindeki belgeleri göndermesini Cumhurbaşkanından istediler.
Çünkü Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarına göre iltica tehlikesi yok.
Acaba Başbakan ve arkadaşları haklı mı? Gerçekten de AKPnin irticaya pirim tanımadığı doğru mu?
Şimdi vereceğim örnekler bakımından Başbakan Erdoğanın portföyü hiç kuşkusuz çok daha zengindir.
Anadoluda bir üniversitemizde halen profesörlük yapan bir kişi lojmanına günah diye televizyon almıyor.
Bu profesörün ismini herkes biliyor. Bu kafada çok sayıda profesör, doçent var üniversitelerde.
Yine Anadoludaki bir başka üniversitemizde on yıl önce tarikatlar her tarafa hákim olmuştu. Peçeli öğrencilere bile ses çıkarılmıyordu.
Bir profesör bu olayı şöyle anlatıyor:
"Peçeli öğrenciler kimseyle konuşmuyordu. Onlara soru yönettiğiniz zaman yanındaki başı açık arkadaşına yanıt veriyor, o da size söylüyordu. Bu öğrencilerin bağlı olduğu tarikat yabancı erkekle konuşmanın zina sayılacağını söyleyip onlarla konuşmayı yasaklamış."
* * *
Devam edelim. Yine aynı üniversitenin tıp fakültesinde peçeli, türbanlı öğrenciler erkek hastalara ellerini sürmemek için pantolonun üzerinden iğne yapıyorlarmış.
Bugün o üniversiteler çağdaş çizgiye kavuşturulmuş. Bu yüzden de AKPnin hedefi halindeler.
İstanbulda bir üniversitede tıp fakültesi öğrencilerinin günah diye erkek çocuklara ellerini sürmedikleri de biliniyor.
Bir zamanlar Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ebe okulunun öğrencileri doğumhaneye tesettürlü sokulmadıkları için günlerce eylem yapmışlardı.
Erbakanın bakanlarından birinin doktor olan eşinin 7 yaşından büyük erkek çocukları namahrem diye muayene etmediği de hatırlardadır.
Son günlerde ise üniversitelerdeki gerici eylemler giderek artıyor.
Herhalde Erdoğan bu olayları irtica olarak kabul etmiyor.
Başbakan bir gün normal vatandaş gibi tebdili kıyafetle, İstanbulun göbeği Çarşambayı, Fatihi bir gezse.
Karşılaşacağı görüntüler İrandan çok daha kötüdür.
Ama Başbakanın bu manzaralardan rahatsız olacağını da sanmıyorum.
* * *
Kadrolaşmaya gelince...
O tam anlamıyla bir felaket.
Hemen bütün kurumları ele geçirmek için inanılmaz bir gayret içinde AKP iktidarı.
Atadıkları insanların o kurumla ve getirildiği görevle uzaktan yakından bir ilgisi olup olmadığına bile bakılmıyor.
"Yeter ki bizden olsun" anlayışıyla hareket ediliyor.
Kadrolaşmaların boyutlarının ne kadar büyük olduğu her gün yazılıp çiziliyor.
Ama AKPlilere ve Başbakana sorarsanız onlar en az atama yapan iktidar.
Başbakan Erdoğan kabul etmiyor ama bu kadroların seçimindeki tek ölçütün "Dindar olanlar, dindar olmayanlar" diye konduğunu yalnız Türkiye değil, bütün dünya biliyor.
Tufan Türenç
Hürriyet