Türbandan sonra Cuma korkusu
Abone olCHP’nin yeni Anayasa Çalışma Komisyonu Başkanı Süheyl Batum’dan türban yasağının kaldırılmasıyla ilgili tartışmada çok konuşulacak sözler geldi.
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
ANKARA- Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesi haline
gelen türban yasağı sorununun nasıl çözüleceği konusunda kafalar
karışık.
CHP’nin yeni kurduğu Anayasa Çalışma Komisyonu’nun Başkanı
Prof. Dr. Süheyl Batum’a göre, bu sorun yasa, Anayasa sorunu değil.
İktidarın önce bir karar vermesi gerekiyor. Bu bir eğitim özgürlüğü
sorunu mu, yoksa din buyruğunun yerine getirilmesi
mi?..
Türban yasağı sorununun, ancak üniversitede eğitim gören kız
öğrencinin eğitim özgürlüğü olarak ele alınıp çözülebileceğini dile
getiren Batum, kırmızı çizgiyi, "Bunu üniversiteye giriş
çıkış kurallarını dinin emirleri üzerinden koyma olarak görürseniz
o zaman yarın bir erkek gelip Cuma günü derse gelmiyorum, bu benim
dinimin gereği derse o toplumu bir arada
tutamazsınız" sözleriyle çekti.
Batum'a göre türban yasağını kaldırmak için
sorunu eğitim özgürlüğü kapsamında ele almak ve ardından
uzlaşarak nereye kadar sorularına yanıt verip çerçevesini,
sınırlarını çizmek gerekiyor.
CHP referandum sürecinde genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun söz
verdiği gibi Anayasa değişikliği hazırlık çalışmalarına başladı.
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum’un başkanlığında partinin
hukukçu yöneticilerinden oluşan bir komisyon kuruldu. Komisyonun
Başkanı Batum’la nasıl bir çalışma yürütüleceğiyle ilgili bir
söyleşi gerçekleştirdik. Batum son günlerin tartışmalı gündem
maddesi türbanla ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı.
BİR İKİ PROFESÖRÜN ANAYASASI OLMAYACAK
Batum’a ilk sorularımız kurulan Anayasa Komisyonu’nun nasıl bir
çalışma yürüteceğiyle ilgili oldu. Daha önce bir çok Anayasa
değişiklik çalışması içinde bulunduğunu anlatan Batum Türkiye’nin
yeni bir Anayasa ihtiyacı bulunduğunun bütün toplum kesimlerince
benimsendiğini belirterek şunları söyledi:
“Referandumda “Hayır” çağrısı yaparken daha demokratik ve çağdaş
bir anayasa sözü verdik. Toplumdaki yeni Anayasa ihtiyacını
biliyor, bunu AKP’nin yapamayacağını görüyoruz. Bunun için bir
hazırlık komisyonu kurduk. Hiçbir anayasa bir iki
profesörün anayasası olmamalı. 2007 yılında Sayın Ergun
Özbudun bir odaya 5 arkadaşıyla girip bir taslak hazırlamıştı.
Böyle olmayacak. Toplumda çok değişik kültürel katmanlar, sınıflar,
siyasal gruplar var. Kadınların haklarını kadınlardan iyi bilebilir
miyiz. Bırakalım onlar önersin. Türkiye’deki bütün sivil
toplum kuruluşlarından, siyasal gruplardan, kadınlardan, işçilerden
sendikalardan, Alevilerden görüş alacağız. Bu anayasa
farklı kesimlerin kendini rahat, güvende hissedeceği bir metin
olarak hazırlanacak. İlk toplantıyı yaptıktan sonra bu
gruplara mektuplar yazacağız, çağrılarda bulunacağız. 1990’lı
yıllardan bu yana hazırlanmış Anayasa değişikliği talepleri var.
Bunları inceleyeceğiz. Dünya örneklerine bakacağız. En son
bütün bunları toplayacağız. Hepsini harmanlayarak seçim öncesi CHP
politikaları noktasında netleştireceğiz.”
YENİ ANAYASA’DA ÜÇ SORUYA YANIT
Batum’a göre çağdaş bir anayasa yaparken üç soruya yanıt verilmeli.
Neden, niçin yaptın? Hangi yöntemle yaptın? İçeriği ne? Yani hak ve
özgürlükleri nasıl güvence altına aldın? En önemli yanıtlanması
gereken konu anayasa özgürlükleri güvence altına almış mı?
Çocukları cinsel istismardan korur, Kişisel verileri korur diyor
son değişiklikte. Ama nasıl korur. Önemli olan özgürlüklerin
güvencesini getirmek.
KİMLİK DE TÜRBAN DA ÇALIŞILACAK?
CHP’nin yeni Anayasa çalışmasında Kürtlerin kimlik tanımı
talepleri, Alevilerin istekleri olacak mı? “Türkiye’nin
problemlerini anayasalar çözmek zorundadır” diyen Batum’un yanıtı
çok net:
“Anayasa’nın temel özelliği çatışmalara çözüm üretip farklı
kesimleri bir arada, beraber yaşatacak asgari güvenceyi
sağlamaktır. Kürtçe eğitim olabilir mi, başörtüsü sorunu gibi her
soruna bu değişiklik kapsamında çözüm arayacağız.”
TÜRBAN SORUNU NASIL ÇÖZÜLECEK?
Batum’la sohbette sıra en tartışmalı konu türbana geldi. Son
günlerde türbanla ilgili artan tartışmaları hatırlattığımız Batum
CHP’nin bakış açısıyla ilgili önemli mesajlar verdi.
İşte Batum’u söyledikleri:
“İktidar türban sorununu çözeceğim dedi. Ama bunu özgürlük sorunu
olarak değil “dinin bir buyruğu, dinim böyle emrediyor” algılayışı
ile çözmek isteyince Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Bu bir
üniversitede okuyan kızın öğrenim özgürlüğü ise bunu çözersiniz.
Anayasa ile tek başına olmaz. Önce buraya gelmen gerek. Hayır ben
öğrenim özgürlüğünü istemiyorum, esasında o bahaneyle yola çıkıp
‘herkes kendi dinine göre yaşasın istiyorum’ dersen o toplumu
birlikte yaşatamazsınız. Önce burada uzlaşacağız.
ERKEK ÖĞRENCİ CUMA GÜNÜ OKULA GELMEM
DERSE...
5 yaşındaki kızı örtünmesi neyin özgürlüğü olacak? Üniversiteyi
bitirdi, o genç kız hakim olacak mı sonra. Türbanıyla kamusal
alanda çalışacak mı? Çerçeve çizmek gerek. Bu konuyu dinin
emirleri, istekleri doğrultusunda algılıyorsanız çerçeve çizilemez.
Eğer üniversiteye giriş çıkış kurallarını salt dinsel
nedenlerle koyuyorsan yarın biri gelip sana ‘Ben Cuma günü okula
gelmem, benim dinim böyle gerektiriyor’ dediğinde ne
diyeceksiniz. Sadece bu anayasa yasa meselesi değil. Bu
konularda uzlaşma gerek. Çerçevesini çizip sınır koymak gerek.
Sorun değişiklik sorunu değil önce bu konuda uzlaşılması
gerekli.
“Çarşaf var mı?” diyorsunuz. Karıştırma onları deniliyor. İsteyen
istediği gibi yapsın anlayışı ile işleyen dünyanın hiçbir
demokratik ülkesi yoktur. Sınırlar başkalarının özgürlükleri ile
çizilir. O nedenle ne istiyor önce koysun."
YÖK YAZISI İPTAL ETTİRİLEBİLİR
Batum’a YÖK’ün İstanbul Üniversitesi’ne gönderdiği yazıyı da
sorduk. YÖK’ün Anayasa’nın 10-42. madde değişikliklerinden sonra
üniversitelere gönderdiği “türban serbest” genelgesini hatırlatan
Batum, “YÖK o gün ne amaçladıysa bugün de o amaçla bu
yazıyı gönderdi. Sınıfa böyle girilirse bir şey yapma, sonra da ben
açılacak soruşturmaları sonuçlandırmam, böyle çözerim anlayışı bu.
Amaç belli ama bu hedef tutmaz. Biri bunu rahatlıkla iptal
ettirebilir. Türban anayasa mahkemesi kararına göre yasak
ona herkes uymak zorunda. Hocaya Anayasa mahkemesi kararına uydu
diye soruşturma açılır mı?” dedi.
Türbanın bir özgürlük olarak algılandığı sürece takılmasına karşı
olmayan Batum, sorunun Türkiye’de bir istismar noktası olmaktan
çıkartılması gerektiğini bunun da sorunu özgürlükler bağlamında ele
alıp çerçevesi çizilerek çözülebileceğini söyledi.