Türban sorununa Fransız modeli
Abone olKaçak yapılanmaya izin verilmeyeceğini söyleyen Başbakan, türban ve imam hatip sorununa da değindi.
Başbakan Erdoğan'la birlikte İzmir'e giden Hürriyet Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Başbakan'la gündemdeki birçok
konuyu konuştu.
Kaçak yapılanmaya izin verilmeyeceğini söyleyen Başbakan, türban ve
imam hatip sorununa da değindi.
Başbakan, Türban sorunuyla ilgili şunları söyledi:
‘‘Biz Fransa'nın kabul ettiği yeni sistemi uygulayabiliriz. Ben
Fransız sistemini dikkatle inceledim. Orada üniversitelerde türban
yasağı yok. Sadece ilk, orta ve liselerde devlet okullarında böyle
bir yasak var. Özel okullarda öyle bir yasak yok. Yani biz de aynı
sistemi uygulayabiliriz.’’
İşte Ertuğrul Özkök'ün yazısı:
Yapma, yıkarım
Dün Ankara'dan İzmir'e Başbakan'la birlikte uçtuk. Başbakan
Erdoğan'ın yanında eşi Emine Erdoğan, Devlet Bakanları Prof. Mehmet
Aydın ve Prof. Beşir Atalay'la yol boyunca bir saate yakın sohbet
ettik.
Tam anlamıyla bir sohbet oldu. Yani daldan dala atladık.
Sohbetin bana göre en önemli bölümünden başlayayım.
Başbakan, seçim öncesinde yaptırılan kaçak yapılardan son derece
şikáyetçi. Olaya belediye başkanı gözüyle baktığı için öfkesi daha
da artmış.
Seçime bir hafta kala belki de bir siyasetçinin almaması gereken
bir riskle konuşuyor:
‘‘Açık açık söylüyorum. Hem de bu uçakta size değil, seçim
meydanlarında herkese söylüyorum. Villaların arasından bile kaçak
yapılar yükseliyor. Bu fırsatçılara acımayacağım. Hepsini
yıktırtacağız. Herkes hesabını buna göre yapsın.’’
İSTANBUL ÇATALCA'YA KAYACAK
Konu şehirlerden ve belediyecilikten açıldığı zaman Erdoğan
heyecanlanıyor.
İstanbul onun hayatında hálá önemli bir yere sahip.
Bu seçim hengamesinin ortasında geçen gün İstanbul'la ilgili bazı
projeler üzerinde çalışmış.
İstanbul'u Çatalca'ya doğru yöneltmeyi planlıyor. O bölgede depreme
dayanıklı yeni bir şehrin planlandığını belirtiyor.
Bu amaçla 5-6 milyar dolar harcanacağını söylüyor.
O noktada ben söze giriyorum ve eskiden beri savunduğum bir görüşü
aktarıyorum:
‘‘Sayın Başbakan, Çanakkale Boğazı etrafında ikinci bir İstanbul
şehri yaratılamaz mı?’’
Başbakan Erdoğan, Çanakkale'de yapılan anıtı anlatıyor. Ve
arkasından şöyle bir tahlilde bulunuyor:
‘‘Benim tahminim o bölgede bir milyon kişinin yaşadığı şehir
doğacak.’’
FRANSIZ MODELİNİ UYGULAYALIM
Sohbetimizin ilginç bölümlerinden biri de türbanla ilgili olanıydı.
Kendisine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türbanı yasaklayan
içtihadını değiştirmeme eğilimini hatırlatıyorum.
Erdoğan, bu noktada şöyle diyor:
‘‘Burada benim tuhafıma giden bir nokta var. Bir mahkeme kararı
daha kesinleşmeden nasıl olup da basına sızıyor?’’
Ben de kendisine ‘‘Bu bizim Brüksel Temsilcimiz Zeynel Lüle'nin
gazetecilik başarısı’’ diye cevap veriyorum ve kendisine şunu
soruyorum:
‘‘Karar böyle çıkarsa siz de üniversitedeki türban konusunu buna
bağlı olarak çözmeyi düşünmüyor musunuz?’’
Yani AİHM üniversitede türban yasağını uygun bulduğuna göre,
Türkiye'nin de bunu aynen kabul edip etmeyeceğini merak
ediyordum.
Başbakan'ın cevabı şöyle oluyor:
‘‘Önce mahkeme kararının gerekçelerine bir bakmak lazım.’’
Yani Başbakan bu soruya ne evet ne de hayır yanıtını veriyor.
Ancak bu noktada şöyle çok ilginç bir görüş getiriyor:
‘‘Biz Fransa'nın kabul ettiği yeni sistemi uygulayabiliriz. Ben
Fransız sistemini dikkatle inceledim. Orada üniversitelerde türban
yasağı yok. Sadece ilk, orta ve liselerde devlet okullarında böyle
bir yasak var. Özel okullarda öyle bir yasak yok. Yani biz de aynı
sistemi uygulayabiliriz.’’
TÜRBANI BİZ DEĞİL SİZ ÇÖZECEKSİNİZ
Başbakan bu cümlesini tamamlar tamamlamaz, ‘‘Türban konusunu biz
değil siz çözeceksiniz. Bu soruyu artık bize de değil gidip CHP'ye
sorun. Seçim sırasında türbana göz kırpıp, sonra başka şeyler
söylüyorlar’’ diyor.
Bunu takiben başka bir ilginç bir şey daha anlatıyor.
Batman'da bir CHP adayı kampanyasını açarken CHP'yi ‘‘Cenab-ı Hak
Partisi’’ olarak tanımlamış.
‘‘Böyle bir şeyi biz yapsaydık. Kimbilir neler söylenirdi’’
diyor.
Dün bazı gazetelerde yer alan bir fotoğrafı anlatıyor. Antalya
mitinginde bir binanın üstüne asılan Atatürk, altı ok bayrağının
başörtülü bir kadın tarafından indirilmek istenmesini gazetelerden
öğrenmiş. Bu konudaki görüşü şöyle:
‘‘Atatürk ve Türk bayrağı hepimizin simgesi. Bunu siyasi bir
partinin amblemi haline getirmek doğru mu?’’
EMİNE HANIM'IN İLGİNÇ SAPTAMASI
Bu konuda eşi Emine Erdoğan söze giriyor:
‘‘Mesela biz ampul ambleminin içine Atatürk resmini koysak sizce bu
uygun bir davranış olur mu?’’ diyor.
Düşünüyorum, ortak sembolleri bir partinin şahsi simgesi haline
getirmek gerçekten doğru değil.
Ama aynı şeyi Müslümanlık için söylemek de mümkün değil mi?
Erbakan'ın ‘‘Bize oy vermeyenler patates dinindendir’’ sözünü
hatırlıyorum.
Şunu sevinerek görüyorum ki, Başbakan Erdoğan ve eşi bu zihniyeti
çok aşmış.
5 kez aradım geri dönmedi kırıldım
Ben, Başbakan'ın Madrid'deki patlamalardan sonra yapılan büyük
yürüyüşe katılmayı düşünüp düşünmediğini merak ediyordum.
Bir ara katılmayı düşünmüş; ancak Türkiye'deki programı seçim
çalışmaları dolayısıyla çok yoğun olduğu için gidememiş.
Bu arada, çok ilginç bir olayı anlatıyor:
‘‘Ben eski İspanya Başbakanı Aznar'a biraz kırgınım. Madrid'deki
patlamalardan sonra kendisini beş defa aradım. Ama bana dönmedi.
Oysa ben kendisine dayanışma duygularımı aktarmak istiyordum. Buna
alındım. Çünkü arayan insan Türkiye Cumhuriyeti'nin
başbakanı.’’
Keşke imam hatibin adı değişse
Konuştuğumuz ilginç bir konu da imam-hatip okullarıydı. Başbakan
üniversiteye girişte bu okulların mezunlarına yapılan uygulamayı
haksızlık olarak görüyor ve bunun mutlaka değiştirilmesi
gerektiğine inanıyor.
Ben de kendisine ‘‘Ama bu okulların adında imam hatip kelimeleri
yazılı. Bunları bir meslek okulu olarak kabul edersek sadece imam
yetiştirdikleri sonucuna varmıyor muyuz?’’ diye soruyorum.
O an, Emine Erdoğan'dan şu cevap geliyor:
‘‘Keşke o okulların ismi değişse.’’
Başbakan eşini tamamlıyor:
‘‘Evet değişebilir. ’’
Finale ben de giderim
BAŞBAKAN'la yaptığımız sohbetin öteki ilginç satırbaşları
şöyle:
Eurovision yarışmasının finalini Abdi İpekçi Salonu'na aldık.
Oradaki final gecesine ben de gideceğim.
CANAYDIN DÜZGÜN İNSAN
Canaydın'ın Galatasaray Başkanlığı'na yeniden seçilmesine sevindim.
Canaydın düzgün ve Galatasaray için iyi işler yapmış bir
insandır.
FENERBAHÇE ŞİMDİ NASIL
Sporda performans çok hızlı değişebiliyor. Bakın Fenerbahçe birinci
devre sonunda ne durumdaydı, şimdi nasıl?
BAŞKAN BUSH ÖNCE GELECEK
Başkan Bush NATO Zirvesi'ne birkaç gün önce gelecek. İstanbul'da
kalmayıp Ankara'ya da uğrayacak.