Tüpraş mahkemelik oldu
Abone olSapanca Gölü’ndeki su çekilmelerinin önüne geçmek isteyen Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi yetkilileri, gölden usuls...
Sapanca Gölü’ndeki su çekilmelerinin önüne geçmek isteyen
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi
yetkilileri, gölden usulsüz su çektiği iddiasıyla Tüpraş hakkında
dava açtı. Davaya müdahil olmak isteyen AK Parti Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, “Yıllardır gölden çekilen kaçak
suyun kamuda açtığı zararın peşindeyiz” dedi.
Sapanca Gölü’nden su çekilmesini önleme çalışmalarını devam ettiren
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ)
tarafından, gölden izinsiz su çektiği iddiasıyla Tüpraş yetkilileri
hakkında dava açıldı. SASKİ’nin müracatı ile Kocaeli Körfez
Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, “Karşılıksız yararlanma” suçuyla
açılan davada, Sapanca Gölü’nden izinsiz su çektikleri iddiasıyla
Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut ve İzmit Rafineri Müdürü Mustafa
Mesut İlter 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.
Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilen ve suç mahallinin
Kocaeli olması nedeniyle Kocaeli’de görülecek davanın 8 Temmuz 2014
Salı günü ilk duruşmasına, AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan
Sefer Üstün de müdahil olmak için müracaat etti. Üstün, davada
yargılamanın iki kişiyle sınırlı kalmayacağını usulsüz kullanımda
sorumlu herkesin açılan davada yargılanması için mücadele edeceğini
dile getirdi. Tüpraş’ın yıllardır usulsüz su kullanarak kamuyu
zarara uğrattığını iddia eden Üstün, “Maliye Bakanlığı ve
Özelleştirme İdaresi’nden, Başbakanlıktan aldığımız belgeler ve
cevaplarda Tüpraş’ın kaçak su kullandığını belirledik” dedi.
AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, Sapanca Gölü’nden
su alınması için yazılı bir iznin alınması gerektiğini belirterek
sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak, tahsisli izin olanlar Sapanca’dan
su alabilir. Peki, Tüpraş’ın bir izni var mı? Yok. Biz bu konuda
Orman Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Özelleştirme İdaresi’nden,
Başbakanlık’tan aldığımız belgeler ve cevaplarda Tüpraş’ın herhangi
bir izni olmadığını belirledik. Yani Tüpraş izinsiz, kaçak bir su
alıyor. Bir defa bunu ortaya koymak lazım. Tüpraş’ın öteden beri
bir izni olmadığı belli oldu.”
Tüpraş’ın izinli olduğu varsayıldığında bile ortada bir kamu zararı
olduğunu ifade eden Üstün, sözlerine şöyle devam etti: “Nasıl ki
insanlarımız kullandıkları suyun faturasını ödemediklerinde suları
kesiliyorsa, Tüpraş’ta kullandığı milyonlarca ton suyun bedelini
ödemekle mükellef. Peki, bu zamana kadar İSU tarafından bir
tahakkuk yapılmış mı? Yapılmamış. Bir tahkikat yapılmış mı?
Yapılmamış. Demek ki kaçak aldığı suyun ya da izinsiz aldığı suyun
bedelini de ödememiş bu zamana kadar. Yani burada iki tane temel
sorun var. 1.’si izinsiz su alıyor, 2.’si aldığı suyun bedelini
ödemiyor.’’
Üstün konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Şimdi
mahkemeye dava açılmış ‘Karşılıksız yararlanmaktan’. Burada
elbette, mahkeme sonucunda yargılananlar suçlu bulunursa cezalarını
çekecek ama burada sadece bu kişiler için bir dava açılması eksik
olmuş. Sadece iki kişiye dava açılmış. Oysa denetim görevini
yapanlar hakkında da bir tahkikat yapılması lazım. Burada bir kamu
zararı var, bu zarara göz yumanlar da davaya dahil edilmesi lazım.
İşte bütün bunları gördüğümüz için bir Sakaryalı olarak, Sakarya
Milletvekili olarak, seçmenlerimin de hakkını arayan bir vekil
olarak bu davaya müdahil olduğumuzu dilekçe ile bildirdik.
Müdahilliğimiz kabul edildiğinde başka sorumlular da varsa, onlar
hakkında da dava açılması için uğraşacağız.”
Davanın takipçisi olduğunu anlatan Üstün, sözlerini şöyle
tamamladı: "Sapanca Gölü’nde yaşanan kuraklık olarak bakmamak
lazım. Bir adalet duygusu olarak baktığımızda bir hak olarak
baktığımızda kullanılan suyun bedelinin ödenmesi lazım. Biz uzun
yıllardır bu işi takip ediyoruz ve yanlışlığını söylüyoruz. Ama
maalesef bu konuda kamu kurumları da ihmalkar davrandılar, gerekli
adımları atamadılar. Hem yereldeki kamu kurumları hem geneldeki
kamu kurumları. Benim daha önce ifadelerim vardı. Gelin bu işi
kurala bağlayalım yoksa bu işin sonu karakolda biter’ dedim.
Nitekim şimdi iş karakola dayandı. Buraya gelmemesi lazımdı işin.
Ama Tüpraş kuralsızlıktan istifade etti. Bundan menfaattendi. Bu
davayı sembol olarak görüyoruz. Tüpraş’ı hukuka uymaya zorlayacak
bir enstrüman olarak görüyoruz.”
(İHA)