Tuncer Paşa'ya 13 kritik soru
Abone olEski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'a çok önemli sorular...
Eski savcı Gültekin Avcı, ‘Ergenekon masal'
diyen Tuncer Kılınç Paşa, ulusalcı çevreler, Ergenekon'un
avukatlığına soyunan CHP lideri Baykal ve örgütün arka bahçesinde
gazetecilik yapanlara seslenerek, “Kendilerini ve milleti
inandırmak istedikleri Ergenekonu inkar masallarını artık
bıraksınlar. Masallarla uyutma dönemi bitti. Fütursuzca inkar
yoluna gitmeyi bir kenara bırakıp, şu 13 soruya cevap versinler”
dedi.
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına
alınan ve sorgu sonrası tutuksuz yargılanmak üzere serbest
bırakılan 28 Şubat'ın mimarı Eski Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekreteri Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın açıklamaları tepkiyle
karşılandı. Kılınç'ın gözaltı sürecinde yaşadıklarını ‘masal'
olarak nitelendirerek, görevde bulunduğu süre içinde “Ergenekon”
adında bir örgütün varlığından haberdar olmadığını iddia etmesi
‘sulandırma çabası' olarak değerlendirildi.
KILINÇ İNKÂR EDİYOR AMA…
Israrla görevi süresince Ergenekon terör örgütüne rastlamadığını vurgulayan Kılınç'ın, “Ben rastlamadıysam böyle bir isim nasıl oluyor da böyle bir örgütün varlığından bahsedilebilir. Deniyor ki 99 yılında reorganize olunmuş güya. Teşkilat varmış da güya o tarihte reorganize olmuş. Reorganize ne demektir; yeniden aktif hale gelmektir. O dönemde aktif bir durum var idiyse ben niye haberdar olmadım da başkaları haberdar oldu diye merak ediyorum” sözlerini değerlendiren eski Savcı Gültekin Avcı ise önemli açıklamalarda bulundu.
Yaptığı araştırmalar ve yazdığı kitaplar ile
karanlık yapıların korkulu rüyası haline gelen Avcı, Ergenekon'a
lobi desteği sağlamaya çalışanların maskelerini düşürdü. Avcı,
“Paşa, kendini ve milleti inandırmak istediği Ergenekonu, inkar
masallarını gitsin torunlarına anlatsın” dedi.
Vakit Gazetesi'nde eski savcı ile yapılan röportajın tam metni
şöyle:
“MASALLARLA UYUTMA DÖNEMİ BİTTİ PAŞA!”
- Eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Emekli Orgeneral
Tuncer Kılınç'ın Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına
alındığı süreci ‘masal' olarak değerlendirmesi hakkında neler
söylemek istersiniz?
Kılınç'ın Ergenekon gerçeğine ve soruşturmalarına
masal nazarıyla bakması, savcıların onbin sayfa masal yazdığını ve
milyonlara varan masal fotoğrafı ve ek delil-belge olduğunu ifade
etmesi demek. Bu oldukça gayriciddî bir tutum… Demek ki paşa,
kurgulamak istediği masal bozulmasın diye Ergenekon
iddianamelerinin bir tanesini bile okumamış. Masalların onbinlerce
sayfa dokümanı ve şahidi olmaz Paşa!
- Kılınç Paşa iddianamede 99 yılında Ergenekon örgütünün
yeniden aktif hale geldiğinin yazılı olduğunu ve alaycı bir üslup
kullanarak ‘güya o tarihte reorganize olmuş. Reorganize ne
demektir; yeniden aktif hale gelmektir' diyor. Buradaki tutumu
hakkında neler söylemek istersiniz?
Aklınca ironi yapacak ama baştan hataya düşüyor.
Çünkü reorganizasyon demek, yeniden aktif hale gelmek değil,
yeniden yapılanmak ve yeniden düzenlenmek demektir. Paşa gerçekleri
çarpıtırken bu kelimeyi de düzgün kullanmalı… Ergenekon 1999'da
yeniden yapılanmaya giderek, sivil açılımını hayata geçirmiş bir
üst Stay Behind-gölge şebekedir.
“SORUŞTURMAYI MANİPÜLE ETME VE SULANDIRMA GAYRETİ
İÇİNDE”
- Görev yaptığı süre içersinde Ergenekon örgütü hakkında
herhangi bir bilgiye rastlamadığını ifade etmesi de ilginç değil
mi?
Örgütün tüm yapılanmasını ve sırlarını tabii ki
herkesin bilmesi beklenemez. MGK Genel Sekreteri olan Tuncer
Kılınç'ın bile... Tuncer Kılınç da Ergenekon soruşturmasını
manipüle etme ve sulandırma gayreti içinde.
Tüm NATO üyesi ülkeler bu tür illegal yapıları
hakikat kabul edip gereğini yapmışken, Avrupa Müttefik Kuvvetler
Komutanı (SHAPE) John Galvin de bu gerçeği açıkça ifade ederken,
Tuncer Paşanın inkar hayalleri içinde yüzmesi devlet ve istihbarat
ciddiyetiyle bağdaşmaz.
KILINÇ PAŞA'YA KRİTİK SORULAR
Tüm ihtilal ve muhtıra oluşumları TSK içindeki
illegal örgütsel yapılara dayanmaktadır. 27 Mayıs ihanetinden 28
Şubat kepazeliğine kadar gerçekleştirilen operasyonların hepsi TSK
içindeki silahlı gizli örgütlerinin işidir. Paşa, önce bu zamana
kadar gerçekleştirilen ihtilal ihanetlerinde hangi yapıların nasıl
görev aldığını ve nasıl yapay zemin oluşturduğunu açıklasın? Doğu
Perinçek, Ergün Poyraz, Ümit Sayın gibi zanlılarda Genelkurmay
arşivlerinin ve en mahrem bilgilerinin hangi maksatlarla
bulunduğunu açıklasın? Kozmik Büroya milletin savcılarının
girmesini hazmedemeyen generallerin, böylesine hayati ve devletler
arasında savaş çıkartabilecek bilgi ve belgelerin bu kişilere ve
İşçi Partisi'ne nasıl aktığını da açıklasın? Belki o zaman daha
tutarlı olabilir ve ciddiye alınabilir.
“PAŞA, İNKÂR YOLUNA GİDİYOR”
- Ergenekon örgütü hakkında yeterli bilgiye sahip olmak imkansız
mı?
Ergenekon, birbirinden ayrı parçalardan oluştuğu için
‘örgütsel olarak' üst seviyede olmayan muvazzaf ve sivil
unsurların, yapılanmanın tüm parçalarını bilmesine imkan yoktur.
Hücre örgütlenmesi de bunu gerektirir. Böylece diğer parça ve
ekipleri her grup kendinden ayrı ve bağımsız düşünebilir. MİT'in
2937 sayılı Kanuna göre dört makama bilgi vermekle görevli olduğu
doğrudur. Bunlar: Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve
MGK Genel Sekreterliğidir. Tuncer Kılınç'a Ergenekon bilgisini
vermeyen MİT, Başbakana ve savcılara hangi bilgiyi verdi acaba?
Paşanın haberi yok. Haberi olmayınca da fütursuzca inkar yoluna
gidiyor. Ama inkar ederken bile tutarlı ve ciddi olmak gerekmez mi?
Ergenekon birinci iddianamesine şöyle bir göz gezdirseydi belki
daha eğlendirici bir masal anlatabilirdi.
MAYINI AÇIKLAMAYANLAR...
- Peki savcılar kritik makamlara konuyu iletti mi? Örgüt
hakkında bilgi istedi mi?
Ergenekon savcıları üç makama Ergenekon yapılanmasını
ve mahiyetini sordu. Genelkurmay Başkanlığı, MİT ve Emniyet
İstihbarat Daire Başkanlığı… Genelkurmay Başkanlığı Adli
Müşavirliğinin 24 Eylül 2007 tarih ve 3050–635–07-O.Ö. sayılı
cevabi yazılarında; “Böyle bir oluşumun Türk Silahlı Kuvvetleri ve
Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde bulunmadığı,” belirtilmiştir.
(Birinci İddianame s.48)
Zaten Genelkurmay'ın nedense hiçbir cunta oluşumundan, Balyoz,
Ayışığı, Yakamoz, Sarıkız, Eldiven, Kafes… Yaşanan muhtıra ve
ihtilaller… Hiçbirisinden haberi olmaz.(!) Bilgi de vermez. Kendi
döşediği mayınların asker evlatlarımızı ölüme götürmesini bile sır
sayıp açıklamaz. Cunta gruplarını ve Ergenekonu niye açıklasın!
Askeri Savcılığın oluşturduğu bilirkişi heyeti bile Balyoz'un bir
plan semineri değil, bunu aşan bir darbe çalışması olduğunu ifade
etmedi mi?
- Paşanın haber alamadığı (!) MİT, savcılara Ergenekon için
ne demişti?
Aynen şöyle: Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Milli
İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının 09.05.2008 ve 11.010.05.051/
Sayılı cevabi yazısında, “Müsteşarlığımıza 03/07/2002 tarihinde
intikal eden, isimsiz mektup ve ekindeki CD'lerde yer alan
‘ERGENEKON ve LOBİ' isimli projeler ile iddia niteliğindeki
bilgiler çerçevesinde hazırlanan kitapçık; 10/07/2003 tarihinden.
Genelkurmay Başkanı'na ve 19/11/2003 tarihinde ise Sn. Başbakan'a
intikal ettirilmiştir. Bu nedenle, konuyla ilgili mevcut bilgiler;
asker orijinli yönlendirici bir kadronun kontrolünde, bazı sivil
toplum örgütleri, siyasi parti ve medya kuruluşlarının kullanılması
suretiyle, sivil idarenin örtülü biçimde denetime tabi tutulması ve
yeni bir yapı altında yeni bir yönetim biçimi yaratılması amacına
dayalı olduğu değerlendirilmektedir.” (Birinci İddianame s.49–50)
Tuncer Paşanın anlattığı masal ama MİT'in anlattığı masal
değil.
“MİT TÜM BİLGİLERİ TSK'YA İLETTİ”
-Peki MİT elindeki bu delilleri ne yaptı?
MİT, mektup ve ekindeki CD'ye teşkilatları tarafından
herhangi bir işlem yapılmadan 24 Mayıs 2007 tarihinde Başbakan ile
Genelkurmay Başkanlığı'na iletildiğini ifade etti. Yazıda, CD'nin
incelenmesinde “Ergenekon ve Lobi” çalışmalarıyla ilgili metnin 12
Temmuz 2006 tarihinde “aloihbar. org” adlı web sitesinde
“P.Kur.Yzb. XX” imzalı, “Lobi başlıklı tasarı” konulu mektup ekinde
ise, “Ergenekon ve Lobi Demokrasi ve Halka Karşı Sivil Kontra
Hareket” başlığıyla yayınlandığının da tespit edildiği vurgulandı.
MİT 2002'de İstanbul'dan gönderilen ve iki sayfadan oluşan bir
ihbar mektubuna dayanarak bir Ergenekon raporu hazırladı. Bir örgüt
şeması da içeren rapor, Temmuz 2003'te Genelkurmay'a, Kasım 2003'te
de Başbakanlığa iletildi. Şimdi Tuncer Kılınç Paşaya şu soruları
yöneltelim;
* İşçi Partisi'nde ele geçen Milli Hükümet Projesinin hayata
geçirilmesi için TSK içindeki yapılanmanın kullanılacağı
belirtilmektedir.(Birinci İddianame s.130) Bu yapının adı neydi
acaba?
* Ele geçirilen binlerce sayfa Ergenekon dokümanlarının pek
çoğunda ‘Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren
Ergenekon' tabiri masalın bir unsuru mu acaba? Bu Ergenekonu bizzat
ifade eden ve sistematiğini anlatan dokümanlar irtibatlı pek çok
kişiden çıkmadı mı? Bu zanlıların illegal doküman koleksiyonu yapma
gibi bir merakı mı var?
* Erol Mütercimler, Ergenekonu doğrulamadı mı?
ERGENEKON TÜMKURUMLARINÜSTÜNDE
Emekli bir deniz binbaşı olan Erol Mütercimler'e göre derin devlet
Ergenekon denilen bir yapılanmaydı. Buna rağmen Mütercimler, şimdi
yürütülen Ergenekon soruşturmasıyla ilgili alaycı tavırları
itibariyle bu teşhisini unutmuş gibi. Ona, emekli Tümgeneral Memduh
Ünlütürk, “Ben de Ergenekonun üyesiyim. Ergenekon Türkiye'de bütün
kurumların üstündedir” demişti. Tümg.Ünlütürk, ‘Ergenekon
Genelkurmay'ın da, hükümetlerin de, bürokrasinin de herkesin
üstünde bir örgüttür. Yasayla falan kurulmuş bir örgüt değildir.'
Bunun içinde subaylar var, emniyetçiler var, profesörler var,
gazeteciler var, işadamları var, sıradan insanlar var. Bugün
çeteler dediğimiz bu küçük birimler var ya, işte bu birimler
Ergenekon'un içinde birer bölüm, birer parça.”
“TUNCAY GÜNEY DE ANLATMIŞTI”
Gültekin Avcı diyor ki: Tuncay Güney
anlatımlarında: 1976–77 yılında Mukavmiye Teşkilatı olarak, “Ordu”
içinde Ergenekon adıyla bir “cunta” kurulduğunu, bu örgüt içinde
asker ve sivil üyelerinin olduğunu, Amerika'nın örgütleyip NATO'nun
komünizmle mücadele zamanında kurmuş olduğu bu örgütün, Kıbrıs
harekatından sonra bölündüğünü belirtmektedir. Veli Küçük'ün de
içinde bulunduğu Ergenekon'un ayrı bir grup olarak devam ettiğini,
12 kişilik bir yönetici üyeden oluştuğunu, Küçük'ün bu grubun
“hükümet sözcüsü” olduğunu söylemektedir. Daha ne söylesin… Paşa,
kendini ve milleti inandırmak istediği Ergenekonu inkar masallarını
gitsin torunlarına anlatsın. Savcılar masallara değil, delil ve
hukuki belgelere dayanan ciddiyetler için dava açarlar.
- Mafya dünyasından da sanırım itiraflar gelmişti… Bu da Paşayı
yalanlayan bir başka gerçek değil mi?
Evet Ergenekon soruşturması ifadelerinde Mafya
dünyasının meşhur isimlerinin, Ergenekon terör örgütü ile ilgili
bildiklerini Cumhuriyet Savcılarına anlatmaktan korktukları ortaya
çıkan başka bir gelişmeydi. Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz,
hatırlanacağı üzere Alaattin Çakıcı, Nuri ve Vedat Ergin, Sedat
Peker, Kürşat Yılmaz, Yaşar Öz gibi organize suç örgütü
liderlerinin ifadelerine başvurmuştu. Üç Ergenekon savcısı
tarafından hazırlanan iddianamede, Ergenekon'un gücü ve
acımasızlığına dikkat çeken savcılar, mafya babalarının Ergenekonla
ilgili konuşmaktan çekindiklerini ve birçok hususu resmi ifadelere
yazdırmaktan korktuklarını belirttiler. Savcıların bu sebeple delil
toplamakta ve örgütün yapısını deşifre etmekte zorlandığı basına
yansımıştı.
“İŞTE ERGENEKON…”
-Ergenekon kapsamında yürütülen soruşturmada ele geçirilen
kritik belgelerden örgütün varlığını ispatlayan en dikkat çekici
olanı hangisi?
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ergenekon
sanığı Ferid İlsever'den ele geçirilen bir doküman, bir kısım
Ergenekon sanıklarının, Tuncer Kılınç'ın ve ulusalcı medyanın,
ayrıca Deniz Baykal'ın dediği gibi hayal ürünü olmadığını açıkça
ortaya koymaktadır. Dokümanın 9. sayfasında,
“Mao'cu-Türkçü-Tarikatçı-Kemalist ittifakı” başlığı altında özetle
şunlar yazmaktadır: “...Ergenekon yine yanlış ellerde... Ergenekon
Operasyon timinin başında Başbakanlık danışmanlığı da yapan meşhur
bir istihbaratçı var... Ergenekon'un siyasi kanadı ise
Mao'cu-Türkçü-Tarikatçı kimliklerine bürünen kesimlerin
birbirlerine tutkallanması tavsayınca kendisi daha net ortaya
çıkacak... Yeni Ergenekon'un Tarihçesi önce Yeni Hayat ve Aydınlık
sayfalarını birbirlerine açarak paslaşmaya başladı. Fikir
babalığını Atilla İlhan'ın yaptığı oluşumun operasyonel komutanı
emekli Albay Hüseyin Mümtaz…” (Birinci İddianame s.1622–1623)
“ERGENEKON BANA DA SÖYLENDİ, HEM DE 1997'DE”
-Görev yaptığınız yıllarda size Ergenekon konusunda hiçbir
bilgi ulaştı mı?
1997 yılında bir bölgede Cumhuriyet Savcılığı
görevini yaparken bir jandarma istihbaratçısı (benim bölgeme atılan
bir ceset üzerine soruşturma yaparken) bu cinayetin bir komutanın
emriyle olduğunu, ama bu konuda şahitlik yapamayacağını, bunlarla
uğraşmanın oldukça zor olduğunu, Ergenekon diye bir yapılanma
olduğunu ve generallerden tetikçilere kadar uzanan bir ekip
olduğunu bana kaygıyla ifade etmişti. Böylece Ergenekon adını ve
yapılanmasını ikinci defa duymuştum. Paşa masal anlatıyor olabilir
ama bizim masallarla kaybedecek vaktimiz yoktur.
KARTAL DEMİRAĞ'I ERGENEKON MU EĞİTTİ?
Gültekin Avcı diyor ki: Merhum Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'a yapılan suikast ve sonrasına da değinmek lazım...
Kardeşi Korkut Özal'a göre Özal'ın kendisine yönelik suikast
girişimini soruşturmuş ve arkasındaki gücün ne olduğu konusunda bir
noktaya kadar gelmiştir. Ancak gerçeği anlayınca “Madem öyleyse,
kalsın...” diyerek suikastın üzerine daha fazla gidememiştir.
Korkut Özal kardeşinin kendisine olayın arkasındaki örgütün ne
olduğunu söylediği ancak verdiği bu sırrı ağabeyinin müsaade
etmediği için açıklayamayacağını söylemektedir. Özal, kendisine
yapılan suikastı araştırdığında ne dedi? ‘Bir örgüte geldim
çakıldım.' Merhum Cumhurbaşkanı masal mı anlatıyordu? Ergenekonu
‘bilmeyen'-bilmek istemeyen Tuncer Paşa bu örgütün adını biliyor
mu? Bunların hepsi mi masal anlatıyor? Masal anlatan sadece Tuncer
Paşa'dır. Ergenekon, 1960'lı yılların sonlarından beri
faaliyettedir. Afyon'da Özel Harp Eğitimi alan ve merhum Özal'a
suikast yapan Kartal Demirağ'ı kim eğitmişti?