Tuncer Paşa'nın hayali yarım kaldı
Abone olMGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın siyasete girmek için Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden’in kurduğu (CDP) müracaat ettiği ortaya çıktı.
Ancak emekli Oramiral İlhami Erdil davasında yolsuzluktan
tutuklu bulunan müteahhit Ali Osman Özmen’den 150 bin dolar borç
aldığı kamuoyuna yansıyınca Kılınç’ın talebi reddedilmiş. Orgeneral
Kılınç’ın emekli olduktan sonra siyasete atılmak istediğini
belirten CDP Genel Başkanı Erdoğan Bakkalbaşı, “Atatürkçü
görüşlerle sempatimizi çekmişti. Bizim partiye katılmak istiyordu.
Görüşmeler yaparken, baktık ki arkasından 150 bin dolar çıktı.
Böyle olunca kabul etmedik, az daha tuzağa düşüyorduk.” dedi.
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün talimatıyla Türk Silahlı
Kuvvetleri’nde başlayan yolsuzluk soruşturmaları, bazı emekli
paşaların yargı gündemine gelmesine sebep oldu. Emekli Oramiral
İlhami Erdil’in yargılanması sürecinde, müteahhit Ali Osman
Özmen’den borç aldığı ortaya çıkan Tuncer Kılınç da bu isimlerden
biri. Kılınç, olayın zamanaşımına uğraması nedeniyle yargılanmaktan
kurtuldu. Ancak tam siyasete gireceği sırada hakkındaki iddialar
ortaya çıkınca Kılınç’ın politika macerası başlamadan bitti.
Zaman’ın sorularını cevaplayan Erdoğan Bakkalbaşı, partiyi
güçlendirmek için önce CHP’li muhaliflerle görüşmeler yaptıklarını,
ancak bazı isimlerin SHP’ye gitmesi sebebiyle bundan
vazgeçtiklerini kaydetti. Partiye katılmak için başvuran Tuncer
Kılınç’la da görüştüklerini anlatan Bakkalbaşı, önce sıcak
baktıkları bu talebi, para ilişkileri ortaya çıkınca
reddettiklerini vurguladı. MGK eski Genel Sekreteri Tuncer
Kılınç’la ilgili iddialar, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde gündeme
gelmişti. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Gölbaşı’ndaki Oğulbey
Tesisleri’nin yapımında 118,6 trilyonluk yolsuzluk yaptığı
iddiasıyla yargılanan müteahhit Ali Osman Özmen, Orgeneral Kılınç’a
emekliliğinden önce 150 bin dolar borç verdiğini açıklamıştı. 6
Ocak’ta mahkemeye ifade veren Özmen, rüşvet iddialarını
reddetmişti. Özmen, şunları söylemişti: “Bizim rüşvetle işimiz
olmaz. Bilgim olan tek şey Tuncer Kılınç Paşa’ya verdiğim 150 bin
dolar borçtur. Çayyolu’ndaki evini satıp yine aynı yerde ev almak
istediğini; ancak evini satamadığını söyledi. ‘150 bin dolar borç
verir misin?’ dedi. Ben de bir emir subayıyla gönderdim, tutanak da
tuttuk.” Askeri savcı, Kılınç’la müteahhidin kızı Kadriye Özmen’in
Vadi 2000 sitesindeki evlerinin aynı gün alındıklarını saptamıştı.
Tuncer Kılınç gazetecilerin sorusu üzerine borç olayını
doğrulamıştı. Özmen’in yargılandığı davanın iddianamesinde, 1997
yılında korgeneral rütbesiyle Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı
olan Kılınç’ın haksız keşif artışları raporunu dönemin Milli
Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’nun onayına sunduğu ileri
sürülmüştü. Askeri savcı, Kılınç’ın ‘görevini kötüye kullandığını’
kaydetmiş; ancak zamanaşımı nedeniyle Kılınç’la ilgili soruşturma
açılmamıştı.
Özbek yüzünden başarılı olamadık
1980 darbesinden önce CHP’nin Grup Başkan Vekili olan Erdoğan
Bakkalbaşı, ihtilalin ardından 22 yıl boyunca siyasetten uzak
kaldı. Bu ayrılık, 2002 yılında Özden’le birlikte CDP’yi kurana
kadar sürdü. Bakkalbaşı, CDP’yi kuran Yekta Güngör Özden’in bir
süre sonra hem genel başkanlıktan hem de parti üyeliğinden istifa
etmesine de açıklık getirdi. Özden’in emekli Tümgeneral Osman Özbek
yüzünden partiden ayrıldığını belirten Bakkalbaşı, yaşananları
şöyle özetledi: “CHP’nin 1999’da Meclis dışı kalması nedeniyle
‘yedek CHP’ olarak bu partiyi kurduk. Yekta Güngör Özden, Osman
Özbek ve eski ODTÜ Rektörü Mehmet Kıcıman gibi isimler vardı.
Birileri partide sandalye kapma ve sanal mirası paylaşma yarışına
girdi. Daha sonra diğer ulusalcı partilerle birleşmeye çalıştık.
Ancak siyasetin ne olduğunu bilmeyen kimselerin (Osman Özbek)
birleşme komisyonunun başına geçmesi nedeniyle başarılı olamadık.
Sayın Osman Özbek, siyaseti bilmeyen asker tabiatlı biriydi. Gelip
sandalyeye oturuyor ve ‘Ben genel sekreterim’ diyor. Yardımcılarını
tayin ediyor. Kimse karşı çıkmıyor. Osman Bey’in bu tutumu
birleşmeye de engel oldu. Bu gelişmeler sonrası Özden istifa etti,
onun hatırına gelenler de ayrıldı. Ardından Özbek de partiden
ayrıldı.”
CHP yönetimini de eleştiren Bakkalbaşı, partinin ‘ilkesiz’ olduğunu
savunuyor. Bugünkü CHP’dense AK Parti’nin iktidar olmasını tercih
ettiğini belirten Bakkalbaşı, şu görüşleri dile getiriyor: “AKP
yönetimde başarılı. Adil ve iyi bir yönetim sergiliyor. Mevcut CHP
iktidara gelse hiçbir şey yapamaz. Türk halkı siyasi tercihlerinde
hiçbir zaman hata yapmadı. Demokrat Parti’yi iktidara getirince de,
CHP’yi muhalefete itince de yapmadı. Önemli olan halkın yüreğine
girmektir, güvenini kazanmaktır. AKP bunları yaptığı için başarılı
oldu.”
Alırım boyayı, basarım parayı
MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın, Almanya’daki Türk
dernekleri ile 18 Ocak 2003’te yaptığı toplantı uzun süre
konuşulmuştu. 25 Nisan’da Hürriyet gazetesinde yayınlanan habere
göre, Kılınç’ın ekonomiyi kurtarma reçetesi toplantıya damgasını
vurdu. Kılınç, “Alırım boyayı, basarım parayı. Zaten ABD de bunu
yapıyor.” dedi. Kılınç’ın, kendisi başta olsa Türkiye’nin dış ve iç
borcunu ‘24 saat para basarak’ çözeceğini söylediği belirlendi.
Habere göre, Kılınç özetle şu görüşleri dile getirdi:
“Amerikalılar, beyaz kağıdı alıyor, yeşil boya basıyor, dolar imal
ediyorlar. Bizim Türkiye’deki en yanlış politika dar para
politikasıdır. Bizim elimizde olsa, beyaz kağıdı alıp Türk parasını
basarız. Piyasaya bol miktarda para süreriz, darphaneyi 24 saat
çalıştırırız. (Salondakiler güldü) Ne gülüyorsunuz? Sanki doların
karşılığı var mı ki basıyorlar? O parayla millete faizsiz kredi
veririm, dış borcu kapatırım.”
Haber: Habip Güler
Kaynak: www.zaman.com.tr