Tunceli'de baraj projesini protesto
Abone olTunceli Toprak ve Su Hareketi üyeleri, Munzur Çayı üzerine yapılacak barajları protesto etmek için yürüyüş yaptı. Eylem olaysız bir şekilde sona erdi.
Protesto eylemi gerçekleştirenler, buz gibi Munzur suyuna
atlarken, yapılan basın açıklamasında, "Munzur, baraj projeleri ile
hukuka aykırı bir şekilde yok edilmek isteniyor" denildi. Tunceli
Nehirler ve Su Hareketi üyesi 150 kişi, Belediye Yeraltı Çarşısı
üzerinde toplanarak, Munzur Çayı'na doğru yürüyüşe geçti.
Trampetler eşliğinde yürüyen grup, sık sık 'Munzur'a Uzanan Eller
Kırılsın! Katil Ata Holding, Dersim'den Defol!' sloganları atarak,
Demir Köprü yanından Munzur Çayı kıyısına indi. Burada grup adına
bir açıklama yapan Avukat Özgür Ulaş Kaplan, "Munzur Vadisi, 21
Aralık 1971 yılında, Milli Park ilan edilerek Orman Yasası ve Milli
Parklar Yasası'nın koruma alanına dahil edilmiştir. Bunun yanında
Anayasa, Çevre Yasası ve Türkiye'nin taraf olduğu birçok
uluslararası sözleşmeler ile de, bu tür alanlarda çevre
tahribatının engellenmesi hüküm altına alınmıştır. Ancak bu duruma
rağmen Munzur, baraj projeleri ile hukuka aykırı bir şekilde yok
edilmek isteniyor. Bu projelerin ekonomik hiçbir getirisi yoktur.
Üretilecek enerji ile harcanacak para karşılaştırıldığında ve
oluşturacağı tahribat göz önüne alındığında, projelerde kamu yararı
olmadığı çok açık görülecektir. Yine projeler için Çevre Etki
Değerlendirme (ÇED) raporu alınması gerekirken bu rapor,
alınmamıştır. Barajlar, yıkıma ve büyük çevre tahribatına neden
olacaktır. Dünya Ekonomi ve Ekoloji Geliştirme Örgütü tarafından
yapılan açıklamaya göre, son 50 yılda yapılan barajlar nedeniyle 80
milyon insan yaşam yerlerinden zorunlu göç etmek zorunda kalmıştır.
Munzur'daki baraj projeleri de, en çok göç veren ilimizde, onlarca
köyün boşalmasına neden olacaktır. Barajlar, tam anlamıyla
insansızlaştırmaya hizmet edecektir" dedi. "EN ÖNÜMLİ ÇEVRE
SORUNLARINDAN BİRİ DE ALTIN ARAMA ÇALIŞMALARI" Şu sıralar en önmeli
sorunlarından birinin de altın arama çalışmaları olduğunu kaydeden
Kaplan, şunları söyledi: "Şu sıralar coğrafyamızdaki en önemli
çevre sorunlarımızdan biri de, siyanür nedeniyle ölümcül sonuçlar
doğurabilecek altın arama çalışmalarıdır. Anayasa'nın 63. maddesine
göre, herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir. Ancak Rio Tinto ve onun taşeron örgütü AMDL ve Yamaş
şirketleri, bugün siyanürle geleceğimizi karartmak ve yaşam
hakkımızı elimizden almak istiyor. Yeni Maden Yasası ile işleri
daha da kolaylaşan uluslararası şirketler, Dersim'e gözlerini
dikmiş, karlarına kar katmak istiyorlar. Bu şirketler, altın bulmak
için yüzlerce dönümlük sahalar kiralamışlardır. Altın rezervlerine
ulaştıklarında, maddenin ayrıştırılmasını aynı bölgede siyanürle
yapacak, sularımıza ve toprağımıza ölüm kusacaklardır. Siyanürün,
içerdiği arsenik ve kobalt metalleri nedeniyle, ölümcül etkisi
bilimsel olarak saptanmıştır. Coğrafyamızda siyanürün
kullanılmasıyla birlikte kanserli hasta ve sakat insanların sayısı
korkunç boyutlara ulaşacak ve birçok kişi hayatını kaybedecektir."
5 Haziran Dünya Çevre Günü'nü hatırlatan Kaplan, diğer çevre
sorunlarını da şöyle sıraladı: "Arıtma tesisi sorunu. Bilinçsizce
yapılan balık avcılığı ve alabalığın yok olma ile karşı karşıya
kalması. Dağlarımızda çeşitlilik gösteren hayvanların, özellikle
dağ keçilerinin rastgele avlanması. Yerleşim yerlerinin, okulların,
hastanelerin ortasına dikilen baz istasyonlarının halk sağlığını
tehdit etmesi. Evlerimizde kullandığımız içme sularının, sağlığa
zararlı borular vasıtasıyla evlerimize ulaşması. Çevre kirliliği.
Vadilerdeki piknik mekanlarına çöplerin rasgele atılması.
İnşaatlardan çıkarılan hafriyatların gelişigüzel vadilere
dökülmesi. Orman kesimi. Kum ocaklarının yarattığı tahribatlar ve
ağaçlandırma sorunu. Bunlar, dile getirebileceğimiz diğer çevre
sorunları arasında sayılabilir." "TUNCELİ VALİSİ'NİN SİVİL TOPLUM
KURULUŞLARI HAKKINDAKİ BEYANINI KINIYORUZ" Avukat Özgür Ulaş
Kaplan, Tunceli Valisi'nin sivil toplum kuruluşları ile ilgili
açıklamalarını kınadıklarını da ifade ederek, "Burada, değinmek
istediğimiz bir konu da, geçen sonbaharda Ovacık'ta meydana gelen
orman yangınlarında sorumlu olanlar ile söndürme çalışmalarında
ihmali olanlar hakkında sivil toplum örgütleri olarak suç
duyurusunda bulunmuştuk. Tepkimiz tamamen demokratik bir hakkın
kullanımıdır. Ancak bu tepkimizden sonra Tunceli Valisi'nin, bazı
yerel gazetelerde de yayınlanan basın açıklamasında, Tunceli'deki
sivil toplum örgütleri ile terör örgütlerinin aynı dili kullandığı
şeklinde söylemleri olmuştur. Yine vali son olarak da geçtiğimiz
perşembe günü, Tunceli'yi ziyaret eden Avrupa Birliği (AB) heyeti
ile yaptığı görüşmede, orman yangınları ile ilgili olarak, suç
duyurusunda bulunan sivil toplum örgütlerini, terör örgütlerinin
uzantıları olarak nitelendirmiştir. Bu beyanı da basında yer
almıştır. Valinin bu açıklaması önyargılı ve bugün tüm dünyada ve
Avrupa'da hakim kılınmaya çalışılan sivil toplum inisiyatifine olan
tahammülsüzlüğün bir göstergesidir. Bu açıklamayı da buradan
kınıyoruz" dedi. Açıklamanın ardından Avukat Özgür Ulaş Kaplan ve
Deniz Yücel, Demir Köprü üzerine çıkarak Munzur Çayı'na atladı.
Daha sonra eylemciler olaysız dağıldı