Tuncay Özilhan'a ağır itham
Abone olHıncal Uluç, Türkiye'nin savaşa girmesini isteyen TUSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ı şantajcılıkla suçladı.
HINCAL ULUÇ .. ve Tezkere gösterdi ki.. Siirt seçiminden Erken
Seçim çıkabilir!.. Tezkere gösterdi ki, Türk medyasının dünyadan
haberi yoktur ve dünyadan haberdar olmak için bir hazırlığı da
yoktur.. Türkiye ve dünya için hayati bir oylama sona eriyor, kabul
mu edildi, red mi, kimsenin haberi yok.. Çünkü hiç kimse oylama
nasıl yapılır, nasıl sonuçlanır ve nasıl değerlendirilir bilmiyor..
Bizahmet oturup dersini de çalışmamış.. "Evet"ler daha fazla çıktı
diye, alt yazılar, son dakikalar, canlı yayınlar yarışır gibi
"Kabul" haberleri veriyorlar.. Allahtan dersini çalışanlar var.
CHP'nin "İç Tüzük" kurmayları.. "Hayır'dan fazla 'Evet' yetmez..
'Evet'ler, oturuma katılanların yarısından bir fazla olmalı"
diyorlar. Haklı çıkıyorlar. 264 Evet yetmiyor, 251 Hayır'dan 13
fazla olmasına rağmen. Çünkü oturuma katılanların sayısı 533.. 267
Evet gerek.. Yani "Kabul" için yeterli oy sayısından 3 eksik
kalmışlar. Bu red mi?. Hukuk dilinde değil.. Red için de 267 oy
lazım.. Ama Red önemli değil. Önemli olan kabul edilmemesi.. Hukuka
bakın.. Ne kabul, ne red.. Tezkere ortada kaldı.. **** Tezkere
gösterdi ki, oylama konusunda Türk hukukunda da büyük haksızlıklar
var.. 264 kabul.. 251 red.. 19 çekimser.. Bu çekimserlere dikkat..
Çekimser, "Benim bu işe aklım ermez. Ben bu işe bulaşmıyorum.
Bilenler karar versin, saygı duyarım" demektir. Ya da siz öyle
sanın. Bakın sonuca nasıl etkili oluyorlar.. Bu 19 milletvekilinden
altı tanesi, sadece 6 tanesi "Benim aklım ermiyor.. Zaten çekimser
kalacağım. O zaman Meclis'e de gitmemeyim bugün" deseydi, Meclis
527 kişi ile toplanacak ve oturuma katılanların yarısından bir
fazlası olan "Kabul" yeter sayısı 264 olacaktı. Yani, 264 "Evet",
251 "Hayır" ve 13 "Çekimser" oyla tezkere bu defa kabul edilecekti.
"Evet ve Hayır" diyenlerin sayısı değişmediği halde, bir Meclis
kararını, bu konuda fikri olmadığını beyan edenlerin Meclis'e gelip
gelmemesine bağlıyor, yani alenen ve resmen, bir ulusun, hatta
dünyanın kaderini, fikirsizlerin keyfine bırakıyoruz.. Olacak şey
mi?.. Gerçekten olacak şey mi?.. Düşünebiliyor musunuz?.. "Ben bu
oylamaya katılmak, sonucu etkilemek istemiyorum" düşüncesinde
olanların Meclis'te olup olmamaları ne kadar önemli.. O kadar
önemli ise, "Çekimser" ne demek oluyor söyler misiniz?.. Açık seçik
"Hayır" anlamına geliyor.. Peki hukuk mantığı ile "Çekimser"i
"Hayır" kabul etmek ne derece geçerli olur?. Ne derece hakka,
hukuka, adalete, oya saygıdır.. Meclis derhal toplanmalı ve bu
felaket yanlışı, yani "Karar"ı kararlı olanların oylarına değil,
kararsızların keyiflerine bırakmak çelişkisini kesin şekilde
önleyecek kararı almalı.. Hatta iç tüzüğe de değil, Anayasa'ya
koymalı ki, kimse keyfiliği hukukun üzerine getirmesin. ****
Tezkere gösterdi ki, hükumet bir fiyaskodur. Abdullah Gül iflas
etmiştir. Recep Tayyip Erdoğan asla ve asla gösterildiği kadar
güçlü değildir. Üç oy daha alsa tezkere geçecekti. Hangi üç oy
bunlar?.. Tezkere'nin altına imza koyan üç bakan.. Yani kendi
imzalarını reddederek politika denen sanatın ne derece oynak ve
kaypak, ne derece kıvrak olduğunu kanıtlayan üç bakan, Abdullah
Gül'ün yakın çalışma arkadaşıdır. Soralım bakalım, Gül kendi
seçtiği bakanlarına ne derece hakimdir ve onlara ne derece
güvenebilir. Dünyanın her yerinde böyle kritik bir isteği
reddedilen, hem de hükümeti oluşturan partinin nerdeyse üçte iki
egemen olduğu bir Meclis'ten geçiremeyen hükumet derhal istifa
ederdi. Gül etmedi. Özürlerini kabul ediyorum. Üç gün sonra Recep
Tayyip Erdoğan nasılsa milletvekili seçilecek ve Gül emaneti
sahibine iade edecek, bir.. İkincisi.. Oylama sonucu ülkede bir
kriz olacağı kesin. Bu dönemde ülkeyi bir de hükümetsiz bırakmak,
sadece spekülatörlerin işine yarar. Madem ki zaten gidecek, aceleye
gerek yok.. Bu da iki.. Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimler arefesinde
başlayan güç gösterisi iflas etti. RTE bir daha asla eskisi kadar
güçlü olamayacak. Bir defa kendisine güveni sarsıldı. Gördü ki, AKP
milletvekilleri onun her dediğine "He" diyenler değiller. RTE bu
guruba artık gözü kapalı güvenemez. Güvenin bittiği yerde "Güç" de
biter. Hele bu yazıyı hazırlarken ekranda gördüğüm ekonomik
önlemler, yani müthiş yeni vergi ve yeni zamlar RTE'nin oylarının
nerdeyse yarısı civarındaki "Bir de bunları deneyelim"lerin kaçını
hala AKP oyunda bırakacak, onu da düşünün. RTE'nin halk desteği de
müthiş düşecek.. Anket şirketleri aslında bugün çalışıp yarın
sonucu açıklamalıydılar.. Hani nerde o hızlı şirket bizde?. Oylama
Abdullah Gül'ün itibarını nerdeyse sıfırlayarak Bolivar'ın
üzerindeki iki kişiden birini yerlere sürükleyince RTE'nin bu işten
karlı çıktığını söyleyebilirsiniz. Değil.. Bolivar'daki asıl güçlü
binicinin Meclis'in üçte biri CHP gurubunu da arkasına alan Bülent
Arınç olduğunu gene oylama ortaya çıkardı.. RTE, Arınç'ı ikna
etmeden hiçbirşey yapamaz. İşte asıl bu RTE'nin gücüne en büyük
darbedir ve giderek onu ya Meclis Başkanı'nın dümen suyuna
sokacaktır. Ya RTE'nin başını yiyecektir. Ya da AKP bölünecektir.
**** Tezkere gösterdi ki, Ordu, AKP kurmaylarının "Kurnaz" (!)
oyunlarına gelmiyor. Tek başlarına ve Anayasa değiştirme gücüyle
iktidara geldiklerinde yandaşları hemen Milli Güvenlik Kurulu (MGK)
üzerine oynamağa başlamışlardı. Ne gerek vardı?.. Üniformalı
demokrasi mi olurdu?.. Kaldırılmalı, olmuyorsa, sivil oy sayısı
arttırılmalıydı.. Hep bunları okumadık mı?. Ama iş "Savaş" kararına
gelince ve AKP'nin bu işi tek başına başaramayacağı anlaşılınca
demokrasi(!) orduya sığındı.. "MGK Tavsiyesi", tüm Kıbrıs'ın elden
çıkması, Kürdistan Devleti Kurulması, Ekonomik kaos şantajlarından
çok daha etkili olacak "Ne yapalım ordu öyle istiyor" denecekti.
Ordu bu oyuna gelmedi.. Bayram'da Ankara'da iken "Ordu AKP hakkında
ne düşünüyor" diye bir yoklama yapmıştım.. "Bunlar daha devlet
yönetiminin acemisi.. Öğrenecekler" diyorlarmış.. Siyaset ve devlet
acemilerinin basit oyununa, Cumhuriyet'in Ordusu gelir mi?.
"Hükümet Meclis'e tezkere yazmış zaten. Ordu Meclis'in kararına
saygı duyacaktır" kararı, AKP'nin tepesine bomba gibi düştü. Ertesi
gün Meclis'te Ordu kozunu oynayamadılar. **** Tezkere gösterdi ki,
Türkiye'nin Uluslar arası alanda saygınlığı ve güvenirliği büyük
darbe yemiştir. Şimdi bakın.. AB bizi zaten reddediyor.
Reddedenleri Chirac ve Schröder yönlendiriyor. Savaş isteyen
Amerikan planını da bu ikili reddediyor. Biz baştan "Savaşa hayır"
deseydik, Avrupa ile ilişkilerimiz fevkalade sıcak bir döneme
girebilirdi. AB'ye şimdi iyice ters düştük. Avrupa bize artık hiç
güvenmez, hiç istemez.. Peki ya Amerika.. Bizi iten Avrupa'ya karşı
tek desteğimiz Amerika.. Destek için 100 milyar dolardan başlayıp
8.5 dolara kadar inerek, seyyar satıcı pazarlığı yapan, sonunda
anlaşan (!), ama onu da üçte ikisine sahip olduğu bir Meclis'ten
geçiremeyenlere siz Amerika olsanız artık güvenir misiniz?. Ne
kaldı geriye?.. İslam Dünyası.. 8.5 milyar dolar için bir İslam
ülkesine savaş açan Türkiye'ye ve de onun sözde İslamcı AKP
hükümetine mi güvenecek İslam alemi.. Güldürmeyin beni.. AB
dışlamış.. Amerika dışlıyor. İslam Dünyasının da dışına düştük..
Eee.. Kim destekleyecek bizi artık.. Marlo Morgan'ın Avustralya
yerlileri mi?. Onlar bile olmaz.. Bir çift yürek istiyor
aborjinler.. Hani nerde?. **** Tezkere gösterdi ki, tüm ekonomi
bilgilerim "Fos"tur. Bir ülkenin savaşa girmeme kararı, ekonomisini
çökertir mi?. Böyle bir şey olabilir mi?. Demek Türkiye zaten
çökmüş.. Tek umudu, savaşı pazarlık konusu yapıp 8.5 milyar dolar
almak.. Normal bir ülkede piyasa savaş kararı ile mi rahatlar,
savaş dışında kaldığı zaman mı? Yahu ekonomi ulemaları, uzmanları,
ukalaları.. Kendinizi hangi bölüme sokuyorsanız, ben karışmam..
Hani tek partili, koalisyonsuz iktidar istikrar demekti.. Yahu
Koalisyon hükumeti zamanında, Derviş bozgunculuk yapmasa, Bahçeli
tuzağa beyin üstü düşmese, erken seçim oylamasında Ecevit, "Artık
çok geç" gibi asla olmayacak bir mazeretin arkasına sığınıp, o
meşum yüz ifadesi ile elini kaldıracağına son şansını yürekli ve
akıllı kullansa, Mesut Yılmaz, "Erken seçime hayır" kampanyasını
"Aman yan cemime koy" gibisinden kaypak yürüteceğine, erkekçe ve
lider gibi ortaya çıkıp götürse ve gurubuna hakim olsaydı.. Yani
erken seçim olmasaydı, tüm ekonomik göstergeler zaten iyiye
dönmemiş miydi?. Eee.. Bunun üzerine bir de istikrarlı hükumet
gelince, tadından yenmez olmamış mıydı?.. Peki nerden çıktı şimdi
"Savaşa hayır" yani, "8.5 milyara hayır" deyince, ekonominin
tepetaklak olması.. Ekonomisi, muhtemel savaşın hem de "Çıkmasına"
bağlı bir ülke olur mu?. Amerika savaş kararı vermese batacak
mıydık yani?.. O zaman Amerika'nın ve savaşın yanında yer almadık
diye niye batıyoruz, hangi ekonomi yazarı, uzmanı bana söyler?..
Halka söyler?.. Söyleyebilir mi?.. Söyleyemiyorsanız, bundan böyle
ekonomi üzerine ukalalık etme hakkınız olabilir mi?. Savaşa evet'in
ücreti (Ne yazık ki öyle, ücreti) 8.5 milyar dolar.. Peki savaşa
girme ihtimalimizle başlayan turizm iptalleri hele bir de girsek ne
olurdu?.. Ki turizm bu ülkenin en büyük girdilerinden.. Ne
yapacaktı, yüzbinlerce yataklı turizm tesisleri?. Onların kaybını
kim karşılayacaktı?.. Amerika mı?.. Habur kapısının kapanmasının
Güney Doğu'ya yaşamları sınır ticaretine bağlı binlerce aile,
milyonlarca insana vurduğu darbe ne olacaktı?. Bu milyonların önüne
fasulye tenceresini Amerika mı koyacaktı?. Kendi ticaretleri
uğruna, savaş yaygaracılığı yapan iş adamlarına soruyorum.. Bu 8.5
milyar sizin istediğiniz gibi harcanırsa, rahatlayacaktınız,
tamam.. Peki, turizmden, sınır ticaretinden geçinen milyonlar ne
yapacaktı?. Savaş ekonomisi korkak ekonomi demektir. İnsanlar
"Yarın" endişesi ile harcamaktan korkup, paraları da "Ne olur, ne
olmaz" diye bankalardan çekip yastık altında saklamaya başlayınca,
ülke ekonomisi asıl o gün batmayacak mıydı?.. Tuncay Özilhan Efendi
biraderim, ekranlara çıkıp "Savaşa girmezsek batarız"şantajını
yaparken, bunları mı düşünüyordu, kendisini mi?. **** ..ve tezkere
gösterdi ki.. Atatürk'ün Avrupa'ya boyun eğen ve Sevres'i
imzalayarak ülkeyi paylaştıran Osmanlı'ya isyan ettiğini
biliyoruz.. Bütün Avrupa'ya kafa tutarken (Aynen bugünkü gibi),
güya Atatürk'ün yanında mandacılar türemişti.. (Aynen bugünkü
gibi..) Amerikan'ın dediklerini yaparsak, hem askeri, hem ekonomik
çok güçlenecektik.. (Aynen bugünkü gibi). Ne yaptı Atatürk?.. Ne
yaptı ha?.. Dünya liderleri Atatürk'ün elini sıkmak için
yarıştılar. Türkiye Cumhuriyeti dünyanın, hem de üçüncü dünya dahil
en itibarlı ülkelerinin başına geçti. Bağımsızlık savaşımız tüm
ezilen milletlere örnek oldu, umut oldu.. Atatürk'ün Cumhuriyetini
miras olarak aldık.. Ve de bugünkü dünyada, bugünkü halimize
bakın.. Hiç kimse bize güvenmiyor.. Ve biz "Savaşa hayır" dediğimiz
için batıyoruz.. Tezkerenin en açık, en net gösterdiği şey, AKP
iktidarının ülkeyi, üç ayda, içte ve dışta getirdiği işte tam bu
noktadır.. AKP'nin ampulü çabuk patladı. Ufukta yeni bir ampul
yanıyor, ilk benden duyun.. Erken seçim!.. ..Ve de asıl şimdi Siirt
seçimlerine dikkat edin.. Eğer CHP, lideri (Maalesef) Deniz
Baykal'ın açıkladığı (Gene maalesef) RTE işbirlikçiliğinden, bu
olup bitenlere bakıp hala vazgeçmezse, o seçim sonuçlarında her
türlü sürprize de hazır olun.. Tezkere gösterdi ki.. Haftaya, 9
mart Pazar günü Siirt'te kurulacak sandıktan "Erken seçim"
çıkabilir. ......... Not Bugün başta Ralli pek çok şey yazacaktım..
Ama "Tezkere" o kadar çok şey düşündürüyor ki, herkes gibi bana da,
sonunu alamadım yazımın.. Yer de kalmadı.. Öteki konular yarın
inşallah..