Tuncay Özilhan yine eleştirdi
Abone olHükümeti popolizme yönelmekle suçlayan Özilhan, halkın baskıyla bağış yapmaya zorlandığını savundu.
Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, ekonominin popülizm yapılacak noktada olmadığını belirtirken, ''iktisadi sorunlar, iktisadi çözümlerle aşılır. Ekonomi, gönüllülük kisvesi altında zorlanmayı kaldırmaz'' dedi. Bu arada hükümetin bazı önlemler alması gerektiğine işaret eden Özilhan, ''ilk önlemleri çok hızlı uygulamaya sokarak, bir televizyon programından ödünç alacağım bir tabirle, bir (güven şoku) yaratabilir. Bu ekonomideki olumsuz beklentileri tersine çevirebilir'' şeklinde konuştu. Alanya Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ALSİAD) evsahipliğinde düzenlenen ''Türkiye SİAD Platformu Başkanlar Kurulu'' toplantısı, Antalya'nın Alanya İlçesi'ndeki Delphine Deluxe Otel'de başladı. Özilhan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ekonomi, siyaset ve dış politika alanlarında çözülemeyen, çözümü ertelenen ya da yanlış adımlarla çözümsüzlüğe itilen sorunların, birbirinin içine geçmiş, birbirini doğrudan etkileyen karmaşık bir yumak haline geldiğini söyledi. Sorunların, sürümcemede bırakmaya veya ertelemeye dayalı politika ile çözülemeyeceğini vurgulayan Özilhan, ''Sorunların kökenine inen, uzman görüşlere itibar eden, radikal, kararlı, kalıcı çözüm getiren politikalar üretilmesi şarttır. Bünyemizi sarsan hastalıkların tedavisinde ilk ve en önemli ilaç, güvendir'' dedi. Ekonomide en çok borçlar, piyasaya güven verme ve işsizliğin konuşulduğunu anlatan Özilhan, şöyle devam etti: ''Ekonomide işaret ettiğimiz sıkıntılar, çeşitli kesimlerce yoğun şekilde tartışılıyor. Yaratıcılık yarışına girmiş fikirler birbirini izliyor. Ekonomi popülizm yapılacak noktada değil. İktisadi sorunlar iktisadi çözümlerle aşılır. Ekonomi gönüllülük kisvesi altında zor kullanmayı kaldırmaz. Sorunun kaynağına inmeyen çözüm, çözüm olarak adlandırılamaz. Önerilerin sahipleri kamuoyu yaratır, kampanyaları örgütler, gerçek anlamda gönüllü bir hareket başlatabilir, ama hükümetler ekonomi dışı önerilere bir politika seçeneği olarak itibar etmemelidir.'' HÜKÜMETE ÖNERİLER Hükümetin ne yapması gerektiği konusuna da değinen Özilhan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kamunun borçlanma gereğini azaltacak radikal bir kamu yönetimi reformu ilan etmeli ve personelden başlayarak tüm kamu teşkilatını yeniden yapılandıracağı bir program ortaya koymalıdır. Özelleştirmeleri takvime bağlayarak, hızlandırmalıdır. Borç alma ihtiyacını azaltmalıdır. Vergi tabanını genişletecek kapsamlı bir reform ilan ederek, kayıt dışı ekonomiyi kayıt içine alma konusunda kararlı bir adım atmalı, kamu gelirlerini kalıcı olarak artırmalıdır. Mali disiplini koruma konusundaki kararlılığını göstermek için mevcut IMF programının gereklerini yerine getirmekle kalmamalı, bu programı 2006 yılına kadar genişleteceğini ilan etmeli ve bu doğrultuda hareket etmelidir. Yatırım ortamını iyileştirecek önlemleri sektör sektör ele almalı, girişimcinin önünü açmalı, yatırım ve üretim artışına giden yollardaki engelleri kaldırmalıdır. Bundan böyle ek istihdamın, ancak özel sektör eliyle yaratılabileceği gerçeğinden hareketle, girişimciyi desteklemelidir. İstihdamı caydırıcı uygulamalardan kaçınılmalıdır.'' Hükümetin bu önlemleri kademeli iş planı, somut hedefler ve uygulama takvimi ile birlikte, tek bir pakette açıklayabileceğine işaret eden Özilhan, '''hükümet ilk önlemleri çok hızlı uygulamaya sokarak, bir televizyon programından ödünç alacağım bir tabirle, bir (güven şoku) yaratabilir. Bu ekonomideki olumsuz beklentileri tersine çevirebilir. Bu güven şoku, faizlerin aşağı çekilmesi, kurların istikrarı ve dış kaynak girişinin devamı gibi etkileriyle borçların çevrilmesini sağlayacaktır'' şeklinde konuştu. AB İLE İLİŞKİLER Tuncay Özilhan, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkilerdeki tıkanıklıklar ile Kıbrıs sorununda yaşanan çözümsüzlüğün, ekonomi üzerinde doğrudan etkileme gücüne sahip olduğunu belirtti. Özilhan, şöyle devam etti: ''Bu nedenle, dış politikada ufkumuzu daraltan bu sorunlara ilişkin beklenmedik inisiyatiflerin alınması da (güven şoku) yaratacak gelişmeler arasında sayılabilir. Türkiye yüzünü Batı'ya dönmüş, demokrasi, açık toplum ve piyasa ekonomisi ile kalkınmayı seçmiş bir ülkedir. Türkiye'nin NATO içindeki yeri salt askeri bir tercih değil, iktisadi ve sosyal bir tercihi de yansıtmaktadır. Batı dünyası içinde bugün var olan çelişkiler, oyunun kuralları yeniden belirlenirken eldeki mevzileri yitirmeme veya fazla mevzi elde etme arayışının ürünüdür. Savaşın tozları çökmeye, güç dengeleri oturmaya, yeni kurallar şekillenmeye başladığında, oyuncular pozisyonlarını gözden geçirecek ve yeni oyunun içinde bir arada varolmaya devam edeceklerdir. Bu nedenle Türkiye içine kapanmayı aklından geçirmek bir yana, her türlü açılımı sonuna kadar zorlamalıdır.'' Avrupa Birliği'ne tam üyelik perspektifini kaybetmeden ABD ile yakın ilişki içinde olmak gerektiğini de söyleyen Özilhan, Türkiye'nin, coğrafyasının olanaklarını maksimum ölçüde değerlendirerek, kendisi için en elverişli uluslararası ilişkiler ağını yaratması gerektiğini kaydetti. Özilhan, ''Bizi dünyadan tecrit edecek her türlü hamleden kaçınmalı, korkularımızın karşıtlarımızın elinde bize çevrilmiş bir silah haline gelmesine izin vermemeliyiz. Bunları yaparken, stratejik coğrafyanın ancak stratejik düşünce ile desteklenmesi durumunda ekonomik ve sosyal değer yaratabileceğini unutmamalıyız'' diye konuştu. Tuncay Özilhan, Türk halkının çalışmak, üretimi artırmak ve geleceği okumakla sorunlarına çözüm üretebileceğini sözlerine ekledi. Türkiye genelinden 51 sanayici ve işadamı derneğini biraraya getiren Türkiye SİAD Platformu'nun ''7. SİAD Zirvesi'' hazırlıkları kapsamında düzenlenen toplantı, bugün sona erecek. Basına kapalı gerçekleşen toplantıda, son ekonomik ve siyasi gelişmeler değerlendirilecek.