TÜİK duyarlı davranmış, “TÜİK rakamları inandırıcı
değil” başlığıyla yayınladığımız makalemize bir yazılı
açıklama göndermiş.
Öncelikle TÜİK’in davranışının çağdaş ve doğru bir yaklaşım
olduğunu söylemek isterim. Bu bakımdan memnun oldum.
Ancak tarımda üretim artmadığı halde istihdamın aşırı
boyutlarda artmasının inandırıcı olmadığı yolundaki görüşüm
değişmedi.
TÜİK bana gönderdiği Ali Sarıca imzalı
yazısında;“… Türkiye’de tarım sektörünün geleneksel yapısı
malumdur. Kırsal kesimde, tarım dışı sektörde çalışmakta olan aile
bireylerinin, iş kaybı durumunda ailenin tarımsal işletmesinde
çalışmaya başladığı da bilinen bir gerçektir. Tarım sektörünün
istihdam yoğunluğuna paralel bir katma değer yaratmıyor olması
tarım sektörünün en bilinen kısıtını teşkil etmektedir. Türkiye’de
tarım sektörünün tüm geleneksel ve yapısal özellikleri dikkate
alındığında istihdam ve katma değer artışı arasında pozitif bir
ilişki beklemek mümkün değil…” diyor. Ama yine yazının
ekinde bana göndermek nezaketinde bulundukları kitapçığın 85nci
sayfasında ise; “…Ülkemizde işgücüne katılım zaman
içerisinde azalmaktadır. Bunun temel sebebi tarım sektöründe ortaya
çıkan istihdam daralmasıdır. 1988 yılında işgücüne katılım oranı
%57,5, aynı yılda tarım sektörünün toplam istihdamdan aldığı pay
%46,5’tir. 2006 yılına gelindiğinde işgücüne katılım oranı sürekli
bir düşüş eğilimi göstererek %48’e gerilerken, tarım sektörünün
toplam istihdamdan aldığı pay %27,3’e düşmüştür…”
deniliyor.
Yani Türkiye’de 25 yıldır tarım sektörünün istihdam
içindeki payı sürekli biçimde azalmaktadır.
Ne olmuştur da, 2010 yılında tarımda büyüme yıllık %1,2
olarak gerçekleşirken, tarımda istihdam birden bire %8,4
artmıştır?
Yıllık %2 civarında olan tarımda büyüme nasıl olur da
yıllık %8 istihdam artışına neden olur?
İşsizliği tarım istihdamında izah edilemeyen artışla
düşük göstermek belki mümkün. Ama bu kendi kendimizi aldatmaktan
öteye bir yarar sağlamaz.
Biz TÜİK’e ve yöntemlerine inanmak isteriz kuşkusuz ki.
Ama bir de mantık, vicdan ve aklımız var.