Tuğçe katiliyle aynı karede
Abone olTürkiye'nin 4 bir yanında bugün yaşanan ve polis kayıtlarına 'Adi olay' olarak geçen birbirinden çarpıcı haberler için tıklayın..
Adana'da eski erkek arkadaşı Malik En tarafından 28
yerinden bıçaklanarak öldürülen 20 yaşındaki Tuğçe Anlaş'ın
cenazesi toprağa verildi. Tabutuna kına gecelerinde gelinlerin
başına örtülen kırmızı başörtüsü ile gelinlik konulan Anlaş'ın
yakınları, "Katili, Tuğçe'yi, 'Sen Adana'nın Münevver'i olacaksın'
diye tehdit etmiş. Tuğçe bunu bize anlatıp, 'Galiba sonum Münevver
gibi olacak' demişti" diye konuştu.
Yurtdışından kızının istediği laptopu getiren, ancak veremeyen
baba, sinir krizi geçirdi. Kullandığı nüfus kimliğinde 17 yaşında
gözüken Malik En'in de, babasının velayetten kurtulmak üzere 2 yaş
büyültüldüğü belirlendi. Mahkeme kararıyla 19 yaşında olan zanlı,
bu durumda TCK'nın yaş küçüklüğü dikkate alınarak yapılan
indirimden de yararlanamayacak.
BABASI DUBAİ'DEN GELDİ
ÖLDÜRÜLMEDEN 2 SAAT ÖNCE KATİL ZANLISIYLA GÖRÜNTÜLENDİ |
2 gün önce Seyhan Barajı kıyısında cesedi bulunup, kısa süre
önce cezaevinden çıkan uyuşturucudan sabıkalı eski erkek arkadaşı
tarafından öldürüldüğü ortaya çıkan Tuğçe Anlaş'ın Dubai'de çalışan
ve cenazesinin defni için beklenen babası 49 yaşındaki Ergün Anlaş,
dün gece Adana'ya ulaştı. Havalimanında karşılanan baba Anlaş'tan
daha önce de kalp krizi geçirmesi nedeniyle kızının cinayet kurbanı
olduğu gizlendi. Yakınları, Anlaş'ı, "Domuz gribi aşısı vurdurman
gerekiyor. Önce aşı yaptıracağız, sonra eve gideceğiz" diyerek,
daha önceden görüştükleri bir tıp merkezine götürdü. Sakinleştirici
ve uyku verici iğne yaptırılan 2'si de kız 2 çocuk babası olan
Anlaş, eve ulaşmadan uykuya daldı.
Bu sabah uyanıp, üzgün ve ağlayan yakınlarını gören baba Anlaş'a
"Kızın trafik kazası geçirdi, ancak, kurtaramadılar" açıklaması
yapıldı. Adli Tıp Kurumu'na götürülen Anlaş, "Kızımı görmek
istiyorum" diyerek morga geçti. Poşetle sarıldıktan sonra
kefenlenen kızının baş kısmı açılınca, "Kızım, çiçeğim, bebeğim"
diye ağlamaya başlayan talihsiz baba Tuğçe'nin yüzünü öpüp,
sarıldı.
İşlemlerin ardından alınan cenaze, önce Havuzlubahçe Mahallesi 42
sokaktaki babaevine götürüldü. Cinayet kurbanının annesi 44
yaşındaki Meryem Anlaş, babası Ergün Anlaş ve yakınları tabuta
sarılıp, gözyaşı döktü. Tabuta kına gecesi gelin adaylarının başına
örtülen kırmızı bir eşarp ile gelinlik konulduktan sonra cenaze
Akkapı Mezarlığı'na götürülüp, toprağa verildi. Tabutun üzerine
bırakılan kırmızı eşarp, cenazenin mezara bırakılmasının ardından
kefenin üzerine atılıp, daha sonra mezar kapatıldı.
SEN ADANA'NIN MÜNEVVER'İ OLACAKSIN
Cenazenin yıkanması ve defni sırasında Tuğçe'nin babası Ergün ile
kızkardeşi 17 yaşındaki Gizem Anlaş, sinir krizi geçirdi. Baba
Anlaş'a sağlık ekibi müdahale ederken, baygınlık geçiren Gizem
Anlaş, zanlının tekrar birlikte olma isteği red edildiği için
"Sen Adana'nın Münevver'i olacaksın" diye ablasını
tehdit ettiğini söyledi. Ablasının kendisine kayıp olduğu saatlerde
cep telefonundan çektiği mesajın da katil zanlısı tarafından
çekilmiş olabileceğini bildiren Gizem Anlaş, "Telefonuma
gönderilen mesajı ablam çekmemiştir. Bunu ancak katil zanlısı
çekmiştir. Çünkü mesajda küfürler var. Ablamın böyle bir
şey yapacağına inanmıyorum" dedi. Tuğçe Anlaş'ın amcasının kızı 18
yaşlarındaki Müge Anlaş da, kuzeninin katil zanlısı tarafından
tehdit edildiğini öne sürerek, "Tuğçe ile konuşurken, İstanbul'da
Münevver Karabulut cinayetinden söz ediyordu. Bize, 'Galiba
benim sonum Münevver gibi olacak diyordu. Katil zanlısı da,
Münevver'in öldürülüşünü hatırlatıp, bu şekilde tehdit
ediyormuş" diye konuştu.
EVE HIRSIZ DA GİRMİŞ
Öldürülen kızın dayısı Bünyamin Susuzer, katil zanlısının
yeğeninin cesedinin bulunduğu günün sabahında yeğeni Tuğçe'nin
annesini telefonla aradığını belirterek, "Yeğenimin
öldürüldüğü gecenin sabahı katil zanlısı kızkardeşimin evini
aramış. Meryem'e, 'Tuğçe'ye ulaşamıyorum. Haberiniz var mı,
nerede?' demiş. Bu şekilde kendisinin yapmadığını ispat
etmeye çalışıyormuş. Ancak, kızkardeşim bir süre sonra evin önünde
katil zanlısını görmüş. Daha sonra Tuğçe'nin kaybolduğunu bildirmek
için karakola gittiğinde eve giren bir hırsız, evdeki 2 bin 700
doları ve bazı özel eşyaları çalmış. Biz hırsızlıkla ilgili olarak
da katil zanlısından şüpheleniyoruz" dedi.
Öldürülen kızın anneannesi Semiha Susuzer ise, "Münevver'i
parçalayan Cem gibi kızımı parçalamış. Ona nasıl kıymış? O Cem'e
nasıl bir kemik testi yapıldıysa, buna da yapsınlar. 17 yaşında
diyorlar. Böyle bir şey mümkün mü? İnşallah en ağır cezayı
verirler. Ölüsü çıkar cezaevinden" diye konuştu.
Zanlı Malik En ile kurbanı Tuğçe Anlaş'ın 25 Kasım'da birlikte iken
görüntüsü ortaya çıktı. Bu görüntüden, zanlının, Hürriyet Polis
Merkezi'nin karşısında bulunan Sonay Market'te kasiyer olarak
çalışan Tuğçe Anlaş'ı işyerinde tehdit ettiği anlaşıldı. Güvenlik
kamerası görüntülerine göre, markete giren Malik En, alışveriş
yapıp, o an kasada bulunan işyeri sahibine parayı uzatırken, Tuğçe
Anlaş, onu görmemek için yüzünü kapatıyor. Paranın üzerini aldıktan
sonra, Tuğçe Anlaş'a, "Çok konuşuyorsun" dediği belirtilen En, daha
sonra marketten ayrılıyor.
ZANLININ YAŞI BÜYÜTÜLMÜŞ
Cinayetten yaklaşık 10 gün önce Tuğçe Anlaş'ı döverek, öldürmekle
tehdit ettiği öne sürülen katil zanlısının babası Yusuf En'in,
öldürülen kızın kendisiyle görüşen yakınlarına, "Benim artık öyle
bir evladım yok. İnşallah cezaevinden ölüsü çıkar" dediği iddia
edildi. Baba En'in eşinden boşandığı, boşanma sonrası kendisine
velayeti verilen oğlu Malik En'in velayetini düşürmek üzere yaşının
büyütülmesi için 8 Eylül'de mahkemeye başvurduğu ortaya çıktı.
Oğlunun doğumuyla ilgili doktor raporuyla başvuran babanın talebini
değerlendiren Adana 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27 Ekim'de
verdiği kararda, 25 Mart 1993 doğumlu olan Malik En'in doğum
tarihinin 25 Mart 1991 olarak düzenlenmesine karar verdiği
anlaşıldı.
18-20 yaş arasında gözüken ve cinayetten 35 gün önce yaşı büyütülen
zanlının, bu durumdan yargılama süresince olumsuz etkilenebileceği
belirtildi. Yapılan soruşturma sonrası, TCK'nın 81'inci maddesine
göre müebbet, cinayetin tasarlanarak işlendiği değerlendirildiğinde
ise TCK'nın 82'nci maddesine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası istemiyle hakkında dava açılabileceği kaydedilen zanlı,
mahkemenin kararıyla 18 yaşını doldurduğu için yaş indiriminden
yararlanamayacak. Yaşındaki düzenlemeyle, 18 yaşını doldurup, 19
yaşından 8 ay gün alan zanlı Malik En için, TCK'nın 'Yaş
küçüklüğü'ne dair düzenlemeyi öngören 31'inci maddesi
uygulanamayacak.
LAPTOPUNU GÖREMEDİ
Öldürülen kızın Dubai'de çalışan babası Ergün Anlaş, kızının
ölümünden habersiz çalıştığı şirket tarafından bir bahane söylenip,
Türkiye'ye acil olarak izne gönderildi. Tuğçe'nin istediği laptopla
sürpriz yapmak için yola çıkıp, Adana'da onun ölümüyle yıkılan baba
Anlaş, hediye getirdiği laptopu bavulundan çıkaramadı. Laptopun
bulunduğu bavul, Tuğçe'nin odasına konuldu.
BAŞINI KESİP SİLİKONLARINI PATLATMIŞLAR
[PAGE]Bursa'da 8 ay önce yaşanan olayda, Yunus Emre Mahallesi'nde bir
çöp konteynerinde başı olmayan bir ceset bulundu. Polis kadına
olduğu sanılan cesette yapılan inceleme sonucu cesedin transseksüel
Eda Yıldırım'a ait olduğunu belirledi. Slikonları patlatılan ve
bıçaklanan transeksüel Eda Yıldırım'a ait otomobile ulaşan ekipler,
araçta bulunan bir peçetede sperm izleri olduğunu belirledi. Polis,
Adli Tıp laboratuvarlarında spermin DNA profilini
çıkardı.
Ardından Eda Yıldırım'ın çalıştığı gazinoyu bulan, buradaki
arkadaşlarını ve tanıdıklarını takibe alan polis, şüpheli olarak 30
yaşındaki su pombacısı S.Ö.'ye ulaştı. Gözaltına alınan S.Ö,.
Eda Yıldırım'ın arkadaşı olduğunu, olay günü
buluştuklarını, piknik yapıp araç içinde ilişkiye girdiklerini ama
cinayeti kendisinin işlemediğini savundu. S.Ö., Eda
Yıldırım ile askerlik yaptığı sırada tanıştığını ve terhis olduktan
sonra da görüşmeye devam ettiğini söyledi. Ancak S.Ö. çıkarıldığı
mahkemece tutuklandı.
Savcılık, başı halen bulunamayan travestinin öldürülmesiyle ilgili
soruşturmasını tamamladı. Yıldırım'ın cesedinin bulunmasından 5 gün
sonra ifadeye çağrılan şüpheli S.Ö.'nün emniyete giderken içinde
maktulle ile birlikte çekilmiş cinsel ilişki görüntülerini bulunan
cep telefonu kırdığı tespit edildi. Ayrıca savcı, şüpheli S.Ö.'nün
sürekli görüştüğü transseksüel Eda Yıldırım ile buluşup
ilişkiye girdikten, cesedinin bulunmasına kadar geçen 31 gün
boyunca hiç aramamasını hayatın olağan akışına ters buldu.
Şüphelinin, cesedin bulunmasının ardından birden bire merak eder
hale gelip, Yıldırım'ı toplam 162 kez aradığını ve transseksüelin
kaldığı otelde 3 gün boyunca konakladığı belirlendi.
Savcı, soruşturmayı farklı yöne çekmeye çalıştığı düşünülen
zanlının maktuleyi aralarında çıkan bir mesele yüzünden canavarca
bir his saikiyle öldürmüş olabileceğine kanaat getirdi. Savcılık
sanık hakkında "Canavarca bir his saikiyle adam öldürmek" suçundan
ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi. Hazırlanan iddianame kabul
edilirken, şüpheli S.Ö. önümüzdeki günlerde Ağır Ceza Mahkemesi'nde
hakim önüne çıkacak.
KIZINI TACİZ EDEN KOCASINI SAVUNDU
[PAGE]
Muğla’nın Bodrum İlçesi’ne bağlı Gümüşlük Beldesi’nde, 4 yıl önce
evlendiği 41 yaşındaki S.Ö.’nün, ilk eşinden olan 14 yaşındaki kızı
E.D.’yi, gece yatağına girip taciz ettiği ve sonrasında öldüresiye
dövdüğü öne sürülen bahçıvan 47 yaşındaki M.Ö. tutuklandı.
İlköğretim öğrencisi kız, iki yıldır sürekli kendisini taciz
ettiğini söylediği üvey babasından şikayetçi olurken, anne
S.Ö.’nün, “Eşim gece alkollüymüş, kızımı sevmek istemiş.
Kızım da ters cevap verince iki üç tokat atmış. O kızımın babası,
sever de döver de” demesi şaşkınlık yarattı.
KIZ ÇOCUĞU KARAKOLA SIĞINDI
Olay, 30 Kasım gece yarısı E.D.’nin koşarak, evinden yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki Gümüşkaya jandarma karakoluna sığınması ve üvey babası M.Ö.’nin kendisine cinsel tacizde bulunduğunu, sonrasında dövdüğünü söylemesiyle ortaya çıktı.
AYIP YERLERİMİ ELLEMEYE ÇALIŞIYOR
E.D.jandarmadaki ifadesinde ağlayarak şunları anlattı:
“Üvey babam iki yıldır beni önceleri sözle sonraları elle taciz
edip ayıp yerlerimi okşamaya çalışıyor, buna izin
vermiyordum. Geceleri annem uyuduktan sonra odama gelip,
‘ben senin babanım seninle yatmamda sakınca yok’
diyordu. Bu durumu anneme söyledim ama annem de, ‘baban
kızım, tabii ki sevecek’ diyordu. Üvey babamın tacizleri
artmıştı. Kendisine izin vermediğim zamanlar beni hırpalayıp tokat
atıyordu. O gece de yatağıma girip bana sarıldı,
dudaklarımdan öpmeye çalışırken bir yandan da külotomu
çıkarıyordu, çok alkollüydü, korktum. Yataktan çıkmaya
çalışıp, ‘yapma baba’ diye yalvarınca beni dövdü, araya annem
girdi. Onu da dövmeye başlayınca, fırsattan yararlanıp ben de
çareyi gece karanlığında kaçıp jandarmaya sığınmakta buldum.
Bir daha o eve dönmem imkansız. Ne olur, okumak istiyorum,
beni o eve geri göndermeyin.”
DEVLET KORUMASINA ALINDI
İlköğretim 8'inci sınıf öğrencisi E.D., şaşkınlık
yaratan ifadelerinin ardından sağlık ocağına götürülerek kontrolden
geçirildi. Gümüşkaya Jandarma Karakol Komutanlığı ekipleri de bir
tatil sitesinde bahçıvanlık yapan üvey baba M.Ö.’nün peşine düştü.
Olay sabahı anne S.Ö.’nün jandarmaya, “kızım evden kaçtı
bulmanızı istiyorum” diye başvuru yaptığı, üvey baba
M.Ö.’nün de “çalışmaya gidiyorum” diyerek ortadan
kaybolduğu anlaşıldı.
M.Ö., ısrarlı takip sonucu Bodrum çıkışındaki Torba Jandarma
Kontrol Noktası’nda kendisine ait otomobilde yakalanarak gözaltına
alınırken, anne S.Ö. de ifade verdi. Sorgusunun ardından dün öğle
saatlerinde Bodrum Adliyesi’ne sevk edilen M.Ö., 6 saat süren
duruşmada suçlamaları kabul etmedi. Olay gecesi alkol aldığını,
niyetinin sadece E.D.’yi sevmek olduğunu ancak yanlış anlaşıldığını
savunan M.Ö. tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Mahkemede jandarmadaki ifadesini tekrarlayan E.D. ise savcılığın
talimatıyla Muğla Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne teslim edilerek
devlet korumasına alındı.
‘O BABASI SEVER DE DÖVER DE’
Adliye çıkışında eşinin tutuklanarak cezaevine gidişini izleyen
anne S.Ö.'nün söyledikleri şaşkınlık yarattı. Öztürk, kızının
cinsel tacize uğradığını bilmediğini belirtirken, “Eşim
gece eve geldiğinde alkollüymüş, kızımı sevmek istemiş. Kızım da
ters cevap verince iki üç tokat atmış, ardından beni de
dövdü. Kızımı doktora götürdüler birşey çıkmadı. İddialar
doğru değil, asla öyle bir şey yok. O kızımın babası, sever
de döver de. Bununla ilgili başka bir şey söylemek
istemiyorum” dedi.
HASTANEDE PARMAK REZALETİ
Trabzon'da iki parmağını makineye kaptıran ve ameliyat için
İstanbul'a sevk edilen işçinin taşıdığı termostan dört parmak
çıktı. Parmaklar bir başka hasta Dursun Ayaz'a aitti
Skandala imza atan hastane yetkilileri, "Termosların üzerine isim
yazmamışlar" diye açıklama yaptı.
Sabah gazetesi bu rezaleti manşetten okurlarına duyurdu. Olay,
Çarşıbaşı ilçesinde Koptur Dalyan Balık Unu ve Yağı Üretim
Tesisleri'nde saat 07.00'de meydana geldi. Gece vardiyasında
çalışan 36 yaşındaki evli ve iki çocuk babası Hasan Arslan, sağ
yüzük ve serçe parmağını helezon makinesine kaptırdı.
Un dolu çuvalın içine düşen iki parmak, yaralıyla birlikte önce Vakfıkebir Hastanesi'ne, ardından Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'ne götürüldü. Doktorlar, parmakların dikilemeyeceğini, dikilirse bile eski işlevini yerine getiremeyeceğini söyledi. Bunun üzerine Arslan, İstanbul'a sevk edildi. Trabzon'daki hastane, Hasan Arslan'ın kopan iki parmağını, içine buz doldurulmuş termosa koyarak hasta yakınlarına teslim etti.
2 yerine 4 parmak çıktı
Yaralı Hasan Arslan'ın bulunduğu uçak saat 11.15'te İstanbul Atatürk Havalimanı'na indi. Ambulansla hemen Anadolu Sağlık Merkezi'ne götürülen Arslan ameliyathaneye alındı. Ancak, termostan 2 yerine 4 parmak çıktı. Doktorlar kısa süreli bir şok yaşarken, parmakların başka bir hastaya ait olduğu ortaya çıktı. Hemen Trabzon'daki hastane yetkilileri arandı ve yanlış parmakların gönderildiği, bir sonraki uçakla Hasan Arslan'a ait iki parmağın gönderilmesi istendi.
Arslan'ın parmakları sonraki uçakla yollandı
Trabzon'dan 16.45 uçağıyla Arslan'ın kopan iki parmağı
İstanbul'a gönderildi. Hasan Arslan, yaklaşık 6 saat gecikmeyle
saat 20.00'de ameliyata alındı. Hasan Arslan'ın kopan iki parmağı
yaklaşık 8 saat süren operasyonla yerine dikildi. Ameliyata giren
Doç.Dr. Semih Takka, "Yüzük parmağının durumu ise iyi görünüyor.
Serçe parmağının çalışmadığını düşünüyoruz. Tekrar ameliyata
alınacak. Parmakların işlevini kazanıp kazanmadığı bir hafta sonra
belli olacak" diye konuştu.
Başhekim: Karışmış
Öte yandan, İstanbul'a gönderilen diğer 4 parmağın 65 yaşındaki
Dursun Ayaz'a ait olduğu ve balık tutarken koptuğu ortaya çıktı.
Skandalla ilgili açıklama yapan hastane Başhekimi Prof.Dr. Tevfik
Özlü, "Bir arkadaşımızı görevlendirdik. Eğer ihmali varsa
soruşturma başlatacağız. Buzdolabında saklanan iki hastaya ait
parmaklar karışmış. Üzerlerine isim yazmamışlar. Karışıklık buradan
kaynaklanıyor" dedi.
Bursa'da, yüzüne korku filmlerinde kullanılan maske takarak yaşı küçük 5 çocuğa tecavüz ettiği iddia edilen bir kişi, bayram ziyaretine gittiği arkadaşının evinde jandarma tarafından yakalandı.
SEVGİLİSİYLE YAKALANINCA ÇOCUĞUNU EZDİ
[PAGE]Arabayla gezdiği sevgilisiyle birlikte, 18 yıllık eşine ve 5
yaşındaki çocuğuna yakalanan 37 yaşındaki A.A. kendisini durdurmak
isteyen çocuğuna çarpıp kaçtı…
Edirne’de 37 yaşındaki A.A. sevgilisiyle buluşarak arabayla
gezintiye çıktı. A.A. ışıklı kavşakta 18 yıllık eşi ve 5 yaşındaki
kızına yakalandı.
Paniğe kapılan A.A., kendisini durdurmak isteyen ve otomobilin
önüne atlayan kızına çarptı ve ardından kaçtı.
Annesi tarafından hastaneye kaldırılan D.A. sabaha kadar tedavi
altında tutuldu ve taburcu edildi.
KIZINI GÖRMEYE GELDİ
Sabah saatlerinde kızını görmek için hastaneye gelen baba A.A., 18
yıllık eşinin şikayeti üzerine polis tarafından gözaltına
alındı.
DERYA'YI DENİZDE BOĞDULAR
[PAGE]
Çatalca'da kuaförlük yapan 17 yaşındaki Derya Çınar, erkek arkadaşı
ile gittiği Akvaryum Koyu'nda hayatını kaybetti.
Derya Çınar'ın babası Mustafa Çınar, yüzme bilmeyen kızının
tehlikeli olan koyda denize girmesinin şüphe uyandırdığını
söyledi.
Mustafa Çınar, kızı Derya'yı erkek arkadaşı Volkan G.'nin denize
atarak öldürdüğünü ileri sürdü.
Volkan G.'nin kıyıdan koşarak kaçarken görüldüğünü söyleyen Mustafa
Çınar, “Bir kişi sevdiğini denizde can çekişirken bırakıp
kaçmaz. Volkan kızımı öldürmüş olmasa bile yardım etmeyerek ölümüne
yol açtı” dedi.
“İŞE GİDİYORUM” DEDİ ANCAK...
Derya, 8 Temmuz sabahı “İşe gidiyorum” diyerek evden çıktı. Ancak
Derya işyeri yerine 23 yaşındaki erkek arkadaşı Volkan G. ile
Çatalca yakınlarındaki Akvaryum Koyu'na gitti. Çevredekiler Derya
ile Volkan G.'yi kıyada gezerken gördü. Bir ara Volkan
G.'nin koştuğunu fark eden çevredekiler ile cankurtarlar jandarmaya
haber verdi.
Bir süre sonra Derya Çınar'ın denizden cesedi çıkarıldı. Jandarma
ekipleri Volkan G.'yi gözaltına aldı. Volkan G. ifadesinden sonra
savcılık tarafından serbest bırakıldı. Savcılık, soruşturmanın
devamı için Derya Çınar'ın ölüm nedenini açıklayancak olan Adli Tıp
Kurumu raporunun gelmesini bekliyor. Rapor suda boğulma
şeklinde olursa dosya kapanacak. Şüpheli bir durum karşısında ise
soruşturma sürdürülecek.
Derya'nın babası bu beklemem süresinde Volkan G. hakkında yardım
etmek yerine kızını bırakıp kaçtığı için madde ve manevi tazminat
davası açtı. Mustafa Çınar, davanın ilk duruşmasını bekliyor.
KIZIM YÜZME BİLMİYOR
Mustafa Çınar “Şüphelerim olduğu için olayın peşini
bırakmayacağım. Büyük kızım Gamze Çınar, 2 yıl önce Serkan
D. ile kaçarak evlendi. 6 ay evli kaldılar, anlaşamayıp
ayrıldılar. Kızım benim evime geri döndü. Serkan D. ile
sorunlar yaşadık, mahkemelik olduk. Derya'nın Volkan G. ile
görüştüğünü duyunca kızımı uyardım. Volkan G. ile Serkan D.
çok samimi arkadaşlar. 'Benden intikam almak için sana bir şey
yaparlar' dedim” dedi.
SİM KARTLARI SİLİNDİ
Mustafa Çınar, “Bu halde çok tehlikeli bir yerde denize götürüldü.
Bu kuşkulanmam için yeterli bir neden. Sevgilisi olay yerinde
koşarak uzaklaşmış. Kızımın telefon sim kartları ve
fotoğraf makinesi Volkan G.'nin babası tarafından bana 2 gün sonra
getirildi. SİM kartlar silinmişti. Fotoğraf makinesinin
içinde de film yoktu. Bunlar da beni şüphelendiriyor” diye konuştu.
Mustafa Çınar şunları da söyledi:
“Kızının yanında çalıştığı kuaför Sevgi K., Derya sık sık telefonda
konuştuğu ve Volkan G. kuaför salonuna gelmesi için beni aradı.
‘Kızını kovacağım' dedi. Derya 'Sevgi abla
Volkan'dan para alırken iyiydi' dedi. Sevgi K. cenaze günü
'Ben her şeyi biliyorum' dedi. Acaba olaylara göz mü yumdu?
Birçok kişi kızımın kuaförde Volkan tarafından dövüldüğünü
söylüyor. Ama hiç kimse şahitlik yapmıyor. Burası küçük
yer. Herkes birbirini tanıyor. Her gün böyle şeyler oluyor
aklımdan geçmeyen şeyler benim de başıma geldi kızlarımız ölüyor
onların yaşama hakkı yok mu? Denize düşen bir insan,
arkanı dönüp kaçamazsın.”
ÖLDÜRESİM GELİYOR
Yakın arkadaşı Sevgi Y. (15) de verdiği ifadesinde Volkan G.'nin
Derya'yı tehdit ederek dövdüğünü belirtti. Sevgi Y., “Derya
ile Volkan'ın çok mutlu bir ilişkisi yoktu. Derya ayrılmak istese
de Volkan'dan korktuğu için ayrılamıyordu. Volkan oldukça
sinirliydi. Her gece mutlaka alkol alırdı. Benim yanımda pek çok
kez Derya'nın üzerine yürüdü. Volkan olaydan 2 gün önce beni
arayarak Derya ile aralarının kötü olduğunu söyledi. Hatta
'Arkadaşlarını iyi seç. Kendimi zor tutuyorum. Gidip onu öldüresim
geliyor' dedi. Ben Volkan'nın sinirlenip deryayı denize
itebilmiş olacağını düşünüyorum” diye ifade verdi.
ONU KURTARMAYA ÇALIŞTIM
Volkan G. ise ifadesinde “Derya benim sevgilimdi. Evlenmeyi
düşünüyorduk fakat Derya'nın babası izin vermedi. Denize
girmek için Çilingoz'a gittik. Denize girdik.” dedi. Volkan G.,
şunları söyledi:
“Arabada ben yarım saat uyudum. Tuvalete gitmek istediğini söyledi.
Akvaryum koyuna gittik. El ele tutuşu sahilde yürüdük. Kayaların
ayağına battığını söyleyince kucağıma aldım. Aramızda hiçbir
problem yoktu. Derya kayanın üstündeyken ayağı kaydı.
Denize düştük. Ben kayaya tutunup dışarı çıktım. Derya
gülüyordu. Hiçbir şekilde bağırmadı. Derya'nın su
yuttuğunu tahmin ediyorum.
1,5 senedir beraberiz çok sık kavga ederdik ama birbirimizi
seviyorduk. Bir gün Derya ile yapmış olduğumuz bir kavgadan sonunda
Sevgi Y. ile dertleşirken ona 'Arkadaşlarını iyi seç.
Kendimi zor tutuyorum. Gidip onu öldüresim geliyor' dedim.
Fakat bu sözler öfke anında söylenmiş sözlerdi. Ben kesinlikle
Derya'nın ölümüne sebebiyet vermedim. Onu kurtarmaya çalıştım.
Subaşı köyünde alışveriş yaparken şarjının olmadığını söyleyerek
telefonlarımı istedi. İki telefonumu verdim. İki hattını da
telefonlarıma taktı. Derya boğulduktan sonra olayı bildirmek için
kendi hatlarımı taktım. Derya'nın hatları cebinde kalmış.
Babam daha sonra hatları Derya'nın babası Mustafa Çınar'a
verdi. Fotoğraf makinesinin filmi zaten yoktu.”
OTOBÜS BAGAJINDAN CESET ÇIKTI!
İzmir'de bir otobüs şoförü, aracın bagajında ölü
bulundu.
Bir seyahat firmasında şoför olarak çalışan Hüseyin Kaplan (43),
Karadeniz turundan döndükten sonra otobüsü Çamdibi semtindeki özel
otoparka götürdü.
Kaplan'dan haber alamayan ve cep telefonundan ulaşamayan firma
görevlileri, otoparka gitti. Görevliler, park halindeki otobüsün
bagajında Kaplan'ın cesedini buldu.
Vücudunda darp izine rastlanmayan Kaplan'ın kalp ve şeker hastası
olduğu, kalp krizi sonucu ölmüş olabileceği bildirildi.
Kaplan'ın cesedi, otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumuna
gönderildi.
Firma görevlileri, uzun seferlerden dönen şoförlerin dinlenmek için
otobüsün bagajında uyuduğunu, Kaplan'ın da bu amaçla bagaja girmiş
olabileceğini ifade ettiler.
KORKUNÇ MASKEYLE 5 ÇOCUĞA TECAVÜZ ETTİ!
[PAGE]Geçen ay merkez Gürsu ilçesine bağlı Cambazlar köyünde oturan H. A.'nın bir ton odunun çalınmasıyla ilgili soruşturma başlatan jandarma ekipleri, odun hırsızlarının peşine düştü. Kamyonete yükledikleri odunlarla kaçan Nezahat Y. (44) ile oğlu Fuat Y. (29) yakalanarak sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı.
Kamyonetten inerek ormanlık alanda izini kaybettirmeyi başaran 39 yaşındaki Aydın Y.'nin yakalanması için jandarma seferber oldu. Gürsu İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin yaptığı incelemede 46 suçtan sabıkası bulunan ve 28 ayrı suçtan aranan Aydın Y.'nin Ankara, Samsun, Çorum, Tokat, Ordu, Amasya ve Bursa'da dolandırıcılık, yağma, resmi belgede sahtecilik, tehdit, yaşı küçük kız ve erkek çocuklarına elle taciz ve 2'si kız 5 küçük çocuğaysa, maske takıp korkuttuktan sonra zorla tecavüz ettiğini tespit etti.
İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü ve Gürsu İlçe
Jandarma Komutanlığı ekipleri Aydın Y.'yi yakalamak için araştırma
yaparken, arandığını öğrenen Aydın Y. jandarmayı bir telefon
kulübesinden arayarak, "Beni yakalayamazsınız. Siz benim
kim olduğumu bilmiyorsunuz. Benimle uğraşmayın. Benim param çok,
helikopter kiralayıp bölüğünüzü bombalarım" diye tehditte
bulunduğu bildirildi.
Şüphelinin yakalanması için alarma geçen ekipler, Aydın Y.'nin
merkez Yıldırım İlçesi Yiğitler Mahallesi'nde bulunan bir
arkadaşının evine bayram ziyaretine geleceğini belirledi. Bayram
boyunca evin önünde pusuda bekleyen ekipler, zanlıyı dün gözaltına
aldı. Zanlının üzerinde kendi resmi olan çok sayıda sahte nüfus
cüzdanı, sahte polis kimliği, iki adet sahte ehliyet bulundu. Araç
içinde yapılan incelemede ise otomobilin bagajında 3 adet sahte
plaka, 1 adet ruhsatsız tabanca, 16 adet tabanca mermisi ile bir
adet korku filmlerinde kullanılan maske ele geçirildi. Zanlı Aydın
Y.'nin kullandığı sahte plakalı otomobilin 4 yıl evvel Balıkesir'in
Erdek ilçesinden çalındığı tespit edildi.
Sorgulaması tamamlanan zanlı, "küçük yaşta çocuğa zorla tecavüz
etmek, "hırsızlık", çalıntı araç kullanmak" ve "ruhsatsız tabanca
bulundurmak" suçundan adliyeye sevk edildi. Yüzünü montuyla kapatan
zanlının görüntüsünü almaya çalışan gazetecilere de tehditler
savurup tekme atmaya çalıştığı görüldü.
KORKUNÇ İDDİA! ANNESİ 5 YAŞINDAKİ KIZI 7. KATTAN ATTI
[PAGE]Dikmen’de iki bina arasında cesedi bulunan 5 yaşındaki
kız çocuğunun, "Ruh sağlığı yerinde olmayan annesi tarafından
öldürüldükten sonra 7. kattan atıldığı" iddia edildi.
Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre Dikmen Çetin Emeç
Bulvarı 19 numaralı binada meydana gelen olayda, 5 yaşındaki Yağmur
T.’nin cesedi iki bina arasında bulundu. Olay yerine gelen polisler
soruşturma başlatarak apartman sakinlerinin ifadesine başvurdu.
Üzerinde pembe renkli pijamaları bulunan küçük kız çocuğunun,
"Şizofren hastası olduğu iddia edilen annesi Yeşim T. tarafından
öldürüldükten sonra 7.kattan boşluğa bırakıldığı" öne sürüldü.
Polis, anne Yeşim T.’yi gözaltına alarak Dikmen Polis Merkezi’ne
götürdü.
Kendinde olmadığı ve çelişkili ifadeler verdiği öğrenilen kadının
polislere, "Çocuğum kayıp onu gördünüz mü?" ve "Onu siz mi
aldınız?" şeklinde sorular sorduğu belirtildi.
Küçük kız çocuğunun kesin ölüm nedeninin otopsi sonrası
belirleneceği kaydedilirken, eşinden ayrı olduğu belirtilen Yeşim
T.’nin bir süre önce de babasını kaybettiği ifade edildi.
MÜNEVVER GİBİ ÖLDÜRÜLDÜ! KATİLİ SEVGİLİSİ ÇIKTI!
[PAGE]Adana'da bir genç kız, baraj gölü kıyısında 28 bıçak darbesiyle öldürülmüş halde bulundu.
Edinilen bilgiye göre, Seyhan Baraj gölü kıyısında ÇEAŞ set
kenarındaki kayalıklarda bir ceset gören vatandaşlar polise haber
verdi.
Olay yerine ekipler yaptıkları incelemede cesedin Tuğçe Anlaş'a
(20) ait olduğunu ve genç kızın 28 bıçak darbesiyle öldürüldüğünü
belirledi. Ekipler olayda kullanıldığı tahmin edilen ekmek bıçağını
havluya sarılı halde kayalıkların dibinde bulurken, genç kızın
çantası ise olay yerine 20 metre uzaklıkta göl içinde bulundu.
MİNİBÜSTE GÜPEGÜNDÜZ TECAVÜZ DEHŞETİ BİR SONRAKİ
SAYFADA
GÜPEGÜNDÜZ MİNİBÜSTE TECAVÜZ DEHŞETİ
İstanbul İkitelli Köyiçi'ne gitmek için Şirinevler'den minibüse
binen bir kadın minibüsün şoförü tarafından önce dövüldü, sonrada
tecavüze uğradı.
Geçtiğimiz pazar günü gündüz yaşanan olay şöyle gelişti. 46
yaşındaki Türkmenistan uyruklu Z.G adlı kadın İkitelli Köyiçi'ndeki
evine gitmek için Şirinevler'den minibüse bindi. Ancak Z.G
dışındaki tüm yolcular son durağa gelmeden minibüsten indi. Şoför
S.H(39) ile yalnız kalan kadın minibüsüngüzergahından çıkarakfarklı
bir yola saptığını gördü.
Paniğe kapılan kadın hemen şoförü uyardı. Ancak S.H. minibüsü
Başakşehir Onurken kavşağı'na götürdü. Burada minibüsün kapılarını
kilitleyen S.H. çığlıklar atan kadını dövdü. Ardından yarı baygın
haldeki kadına tecavüz edip minibüsten attı. S.H. olayın ardından
kaçarken Z:G ana yola çıkarak yardım istedi. Vatandaşlar tarafından
hastaneye kaldırılan Z.G'nin verdiği ifade doğrultusunda Başakşehir
Asayiş Büro Amirliği Ekipleri tarafından yakalanan zanlı
suçlamaları kabul etmeyip "para karşılığı birlikte olduk" dese de
tutuklanarak cezaevine gönderildi.