TÜBİTAK genlerin şifresini çözdü
Abone olTÜBİTAK kriptoloji uzmanlarının yaptığı araştırmalarda 4 hastalık ile genler arasındaki ilişki ortaya çıkarıldı. <br/>Türkiye’de ilk defa in...
TÜBİTAK kriptoloji uzmanlarının yaptığı araştırmalarda 4
hastalık ile genler arasındaki ilişki ortaya çıkarıldı.
Türkiye’de ilk defa insan genomunun dizilendiği araştırmalar
yapıldığını açıklayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergün, “Klippel-Feil sendromu olarak bilinen ve doğuştan gelen
boyun omurgasındaki oluşum bozukluğuyla ilgili gen tespit edildi.
Bunun yanında damarların kontrolsüz genişlemesi sonucu ortaya çıkan
tümörler ile ilgili genetik tabanlı mekanizmalar aydınlığa çıkıyor.
Diğer iki hastalık ise doğuştan gelen kafa ve yüz bölgesinin ciddi
oluşum bozukluklarına neden olan gendir” dedi.
Canlıların karakteristik özelliklerini belirleyen en küçük yapı
birimi olan “gen” alanındaki çalışmalarını yoğunlaştıran TÜBİTAK,
İleri Genom ve Biyoenformatik Merkezi adıyla Türkiye’nin en
gelişmiş gen laboratuvarını kurdu. Kalkınma Bakanlığı’nın
desteğiyle kurulan merkez ile Türkiye’de ilk defa insan genomunu
dizileyecek laboratuvarlar ile bu genomları analiz edecek
bilgisayar alt yapısı kuruldu. Genom dizileme ile ilgili biyolojik
işlemleri TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü
yerine getirirken, genom analizlerini ise TÜBİTAK BİLGEM Ulusal
Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) uzmanları
yapıyor. Böylece, TÜBİTAK’ın araştırmacıları şifre çözme
konusundaki tecrübelerini genetik verilerin analizinde de
kullanıyor. Aynı zamanda, gelecekte kullanımı giderek yaygınlaşacak
genetik verilerin erişimi, saklanması ve işleme metotları hakkında
da araştırmalar yürütülüyor.
"TÜRKİYE’DE BİR İLK BAŞARILDI"
İleri Genom ve Biyoenformatik Merkezi’nin Türkiye’de bir ilki
başardığını ifade eden Bakan Ergün, 10 tüm genomun ülke sınırları
içinde dizilenerek analiz edildiğini belirtti. 250 exome dizilemesi
yapılarak genlerin fonksiyonları konusunda çalışmalar yürütüldüğüne
değinen Bakan Ergün, “Bir sene gibi kısa bir zamanda, Cumhuriyet ve
Hacettepe Üniversitesi ile işbirliği içinde 4 hastalıkla ilişkili
genler tespit edildi. Bunlardan birisi ‘Klippel-Feil’ sendromu.
Yani boyun omurgasındaki oluşum bozukluğundan dolayı boyun
hareketlerinde kısıtlılık ve kısa boyun olarak kliniğe yansıyan
doğuştan gelen bir hastalık. Bunun yanında insanlarda ciddi
doğumsal anomalilerine yol açan 3 hastalığa neden olan genler
bulundu. Bunlardan birisi vasküler sistemde yetmezliğe yol açan ve
damar gelişimini ilgilendiren hayati bir gen. Bu keşifte vasküler
tümörlerde şu ana kadar bilinmeyen bir mekanizmayı aydınlığa
çıkarma yönündeki ilk adım tamamlandı. Diğer iki hastalık kafa ve
yüz bölgesinin doğumsal anomalilerini ilgilendiren ciddi
malformasyonlar. Şizofreniden yaygın hastalıklara kadar giden geniş
bir spektrumda hastalık grubu ile de exom ve tüm genom çalışmaları
da karşılaştırmalı olarak devam ediyor. Beş hastalığa ilişkin
tespit edilen genlerle ilgili doğrulama çalışmaları devam ediyor.”
dedi.
“KİŞİSEL TIP ÇAĞINA GİRİLDİ”
İnsan gen haritasının tamamlanmasıyla tıp alanında kişisel tıp
olarak adlandırılan yeni bir çağa girildiğini belirten Bakan Ergün,
hastalıklara karşı standart tedavi yöntemi yerine kişinin genetik
yapısı göz önünde bulundurularak özel tedavi yöntemleri
kullanılacağını kaydetti. Bakan Ergün, şunları söyledi: “Bu
geleceğin bilincinde olan TÜBİTAK, bünyesinde yüksek-kapasiteli DNA
dizileme laboratuvarları ve bu laboratuvarların üreteceği yüksek
hacimli verileri analiz edecek olan ve kriptoculardan oluşan bir
ekip kurdu. Böylece, TÜBİTAK’ın araştırmacıları şifre çözme
konusundaki tecrübelerini genetik verilerin analizinde de
kullanıyor. Bu ekip bir yıl gibi kısa bir sürede Türkiye için
birçok ilki gerçekleştirdi. Benzer çalışmaları yapan dünyada 20
civarında ülke var. Bizim bu ülkelerden farkımız, akraba
evliliklerinden dolayı araştırma yapılacak vaka sayısının
coğrafyamızda daha fazla olmasıdır. Diğer ülkelerde her ne kadar
dizileme alt yapısı var olsa ve araştırma potansiyelleri yüksek
olsa da genellikle vaka Türkiye’den veyahut Türkiye gibi ülkelerden
gitmekte. Bu durum, genomik çalışmaların devam etmesi durumunda
bizim için avantaj, devam etmemesi durumunda veriler dışarıya
gideceği için dezavantaj oluşturacaktır.”
GEN ŞİFRELERİ KORUMA ALTINDA
Şimdiye kadar dizileme teknolojilerine dayalı tıbbi tanı ve
araştırmalar için tüm numunelerin yurt dışına gönderildiğini dile
getiren Bakan Ergün, bu sebeple numunelerin yollandığı ülkelerde
Türkiye’ye ait genomik veri bankaları oluşturulduğuna dikkat çekti.
Bu verilerin gelecekte ülkemiz için tehdit oluşturma potansiyeli
olduğunu vurgulayan Ergün, “Bir ülkenin genomik verisinin o ülkenin
ulusal güvenliği açısından değerini bilen TÜBİTAK BİLGEM kriptoloji
enstitüsü UEKAE, gerek genomik verilerin analizi gerekse verilerin
güvenliği konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmalarını
sürdürüyor. Böyle bir konuyu dünyada ilk defa şifre bilimi ve
güvenlik konularında başarılı bir geçmişi olan enstitü çalışıyor.
Şimdi bu nitelikli ve özel verilerin yurt dışına gidişi kesildi ve
önemli bir eksik giderildi” diye konuştu.
(İHA)