Tuba’nın 13 yıldır süren hukuk mücadelesi
Abone olMersin’de, bugün 14 yaşında olan kızları Tuba’nın sol kolunun, doğum esnasındaki doktor hatası nedeniyle felç olduğunu öne süren Çelik ailes...
Mersin’de, bugün 14 yaşında olan kızları Tuba’nın sol kolunun,
doğum esnasındaki doktor hatası nedeniyle felç olduğunu öne süren
Çelik ailesi, 13 yıldır bitmeyen bir hukuk mücadelesi veriyor.
Baba Behyettin Çelik, doktorlara açtıkları davanın artık
sonuçlanmasını isterken, Tuba ise “Bir hata yüzünden benim hayatım
mahvoldu. Ben bunları hak etmedim. Kolumun iyileşmesini istiyorum”
dedi.
Mersin’in merkez Toroslar ilçesi Selçuklar Mahallesi’nde yaşayan
Çelik ailesinin hayatı, 5. çocukları Tuba’nın 2000 yılındaki
doğumuyla altüst oldu. Bugün Toros Devlet Hastanesi olarak hizmet
veren o zamanki adıyla SSK Hastanesi’nde dünyaya gelen Tuba
Çelik’in, doğumdan hemen sonra sol kolunun felç olduğu, sağ kolunun
da kırıldığı ortaya çıktı. Baba Behyettin Çelik (48), 14 yaşındaki
kızlarının hayatının, tamamen doktor hatası ve ihmal nedeniyle
mahvolduğunu söyledi. Yaşadıklarını İHA’ya anlatan baba Çelik, eşi
Melahat’ın (50), 2000 yılında 15.30-16.00 sıralarında doğuma
alındığını, ancak doğuma girecek K.K. ile Z.A. adlı doktorların
mesai saati bitimine denk geldiği için aralarında tartıştıklarını
öne sürdü. Doğum sırasında eşine ne iğne yapıldığını ne de serum
verildiğini iddia eden Çelik, “SSK Hastanesi’nde doktorlar, çıkış
saatine denk geldiği için doğumu birbirlerinin üstüne attılar ve
aceleyle doğum yaptırdılar eşime. Üstelik doğum esnasında serum da
takmadılar iğne de yapmadılar. Bebek doğarken de acele ettikleri
için çocuğun sağ kolunu kırdılar, sol kolunda da damarı koptu ve o
kolu felç oldu. Normal doğum anını beklemediler, acele ettikleri
için çocuk böyle oldu” dedi.
Doğumdan bir gün sonra doktordan çare istediğini ama doktorun ‘ne
halin varsa gör’ dediğini de ileri süren Çelik, bunun üzerine
bebeği Adana Balcalı Hastanesi’ne götürdüğünü anlatarak, “Çocuğun
durumunu orada öğrendim. İki hafta kaldık orada ama hiçbir çare
bulunamadı. Oradaki doktorlar sol kolunun kökten gittiğini
söylediler. Daha sonra defalarca özel doktora, Devlet Hastanesi’ne,
Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürdüm ama bir türlü kolu
kurtaramadım” diye konuştu.
“ÇOCUĞUN PSİKOLOJİSİ BOZULDU, HAYATI GİTTİ”
Kızının durumundan doktorları sorumlu tutan baba Çelik, 2001
yılında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe vererek suç
duyurusunda bulunduğunu ve avukatı aracılığıyla doğuma giren
doktorlar hakkında ceza ve maddi-manevi tazminat olmak üzere iki
ayrı dava açtığını kaydetti. Ceza davasında doktorlara cüzi
miktarda para cezası verilmesi üzerine, avukatın mahkeme kararına
itiraz ettiği, ancak zamanaşımına uğrayan davanın 5 yıl sonunda
düştüğü olayda, mahkeme sürecinde iki kez dosyasının kaybedildiğini
de öne süren ve belgeleri yeniden çıkararak mahkemede hakime teslim
ettiğini belirten baba Çelik, bugün kızının 14 yaşında olduğunu ve
tazminat davasının hala görev uyuşmazlığı gerekçesiyle Mersin 1. İş
Mahkemesi, Yargıtay ve idare mahkemesi arasında gidip geldiğini
aktardı. Çelik, “13 yıldır bu dava hala devam ediyor. Hatta onların
avukatı beni çağırıp barışma da teklif etti ama ben ‘adalet neyse
odur’ dedim ve kabul etmedim. Mahkeme şu anda sürüyor. İş mahkemesi
idare mahkemesine, idare mahkemesi iş mahkemesine atıyor ve bu dava
13 yıldır devam ediyor. Ben anlamıyorum neden böyle olduğunu”
şeklinde konuştu.
Tüm bu süreçte kızı Tuba’nın psikolojisinin de bozulduğunu dile
getiren Çelik, kızının birçok şeyi tek başına yapamadığını ve bütün
ihtiyaçlarını ablasının karşıladığını, okula götürdüğünü, evde
kişisel ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi. Tazminat hakkının
verilmesini isteyen Çelik, “Belki bir yerde bir çare varsa bu kolu
kurtaralım. Belki bu parayla kola bir çare bulabiliriz. Amacımız
bir şeyler koparma değil. Çocuğumun zaten bu yaşa geldi hayatı
gitti. Hiç olmazsa bundan sonraki hayatı belki boşa gitmez. Adalet
istiyorum” ifadelerini kullandı.
Anne Melahat Çelik (50) de doğum esnasında doktorların aralarında
tartıştıklarını öne sürerek, o an yaşadıklarını şu cümlelerle
anlattı: “Doğum sırasında çocuğu zorla çektiler. Ben ilk doğum
yapmadım, bu 5. çocuğum. İğne yapmadılar, serum takmadılar, çocuğu
zorla dünyaya getirdiler, kendi sancımla gelmedi. Çocuğum nasıl
diye sordum, sakat oldu dediler. Kızım sakat oldu, hayatı
gitti.”
“BEN BUNLARI HAK ETMEDİM”
Doğum sırasındaki hata nedeniyle sol kolu felç olan Tuba Çelik ise
kıyafetlerini değiştirirken, hatta tuvalette bile kendisine
ablasının yardımcı olduğunu belirterek, içinde bulunduğu durumu
şöyle anlattı: “Okula gidiyorum, arkadaşlarımın sol kollarıyla
yaptıklarına bakıyorum ve kendimi onlardan geri kalmış
hissediyorum. Bu benim için çok kötü bir şey, üzülüyorum o anlamda.
Sol kolumu hiç tutamıyorum. Bazen ağrı girdiği zaman okula
gitmiyorum, derslerimden de geri kalıyorum. Sağ kolum sol koluma
göre çok daha iyi, onu kullanabiliyorum ama sağ kolumda da bazen
ağrılar oluşuyor. Doktor, bana evde hareket yapmamı, belki gelişme
olabileceğini söylüyor. Yapıyorum ve bunu yaparken de çok acıyor ve
bu nedenle kaçıyorum evden, yapmak istemiyorum. Acı veriyor
vücuduma. Hastaneye giderken beni bir deney faresi gibi
kullanıyorlar, koluma elektrik veriyorlar, gelişimi var mı, yok mu
diye. Ben anlamıyorum, kolumu gördükleri halde bir şey yapmıyorlar,
hala inanmıyorlar.”
Doktorların ‘kurtulmaz’ demelerine karşın hala umudunu kaybetmeyen
Tuba, kolunun kurtulma şansı olduğunu düşünüyor. “Çünkü teknoloji
her saniye ilerliyor” diyen Tuba, şunları söyledi: “Ben umudumu
kaybetmiyorum. Ben biliyorum, mutlaka iyileşecek. Bilgisayardan
araştırıyorum, bakıyorum, hiçbir şey yok kolumla ilgili ama ben
yine de umudumu kaybetmiyorum. Teknoloji gitgide ilerliyor, kolumun
ilerleyeceğini düşünüyorum. Ben bir tek kolumun iyileşmesini
istiyorum. Sağ kolum gibi iyi olmasını, arkadaşlarımın sol
kollarıyla yaptıklarını benim de yapabilmemi istiyorum. Kolumu
kaldırmak, rahat hareket etmek, bunu istiyorum, başka bir şey
istemiyorum.”
13 yıldır süren davanın kendisini psikolojik olarak da etkilediğini
vurgulayan Tuba, duygularını şöyle ifade etti: “Siz de empati
kurun, siz de düşünmez misiniz? Ben bunları hak etmedim. Bunları
yaşamayı kimse hak etmedi. Bunu neden yaptılar? Bir hata yüzünden
benim hayatım mahvoldu. Yani insanın nasıl psikolojisini etkilemez?
Bir yandan üzülüyorsun, arkadaşlarına bakarsın, çevrene bakarsın,
sonra çekersin kendini, odana kapanırsın, ‘ben onlar gibi değilim,
beni onlar aralarına kabul etmiyorlar’ dersin, geçersin
oturursun.”
(İHA)