TSK'dan mahkemeye bomba cevabı
Abone olDeniz, Hava ve Jandarma kuvvet komutanlıkları mahkemenin sorusuna yanıt verdi. Envanterimizde 'kayıp yok' dedi.
Deniz, Hava ve Jandarma kuvvet komutanlıkları, birinci
Ergenekon davası kapsamında el konulan el bombaları ve mühimmatla
ilgili olarak, envanterlerindeki mühimmatta eksik, kayıp ve
çalıntının bulunmadığından herhangi bir soruşturmanın da söz konusu
olmadığını bildirdi.
Birinci “Ergenekon” davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesinin resen verdiği, “İlgili kuvvet komutanlıklarına
müzekkere yazılarak, dosya kapsamında el konulan el bombaları ve
mühimmatın tesliminden itibaren birlik ve şahıs olarak
tarihlerini belirtir şekilde zimmet silsilesinin ve sarf edilmişse,
sarf raporunun ayrıntılı olarak bildirilmesine”
ilişkin kararına Genelkurmay Başkanlığından cevap verildi.
Gelen yazıda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının mühimmat raporuna yer
verilerek, dosya kapsamında ele geçen mühimmatın listesi yapılıp,
Komutanlığın envanterinde olup olmadığı belirtildi.
MAHKEMENİN SORDUĞU MÜHİMMATTAN İKİSİ TSK'NIN
Buna göre, mahkemenin sorduğu malzemeler arasında Deniz
Kuvvetleri Komutanlığının envanterinde, biri savunma diğeri de
taarruz tipi iki adet el bombası ile sis bombalarının bulunduğu,
bunların MKE yapımı olduğu belirtildi.
Taarruz tipi el bombasının MOD 44 değil, MOD 48 olduğu kaydedilen
yazıda, yine C3 olduğu tespit edilen macunumsu madde, saniyeli
fitiller, 17 ve 13 santimetre uzunluğunda iç kısmında beyaz toz
madde bulunan metal parçalar, infilaklı fitil, elektrikli kapsül ve
normal kapsülün de Deniz Kuvvetleri Komutanlığının envanterinde
olduğu ifade edildi.
Yazıda, bulunan bu mühimmatların lot numaralarının
bildirilmediğinden Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait olup
olmadığına yönelik herhangi bir tespitin yapılamadığı vurgulanarak,
bu mühimmatlara ilişkin, “Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde
bahse konu mühimmattan eksik, kayıp, çalıntı olmadığından,
bununla ilgili herhangi bir soruşturma bulunmamaktadır”
denildi.
HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞINDA DA EKSİK
YOK
Hava Kuvvetleri Komutanlığının envanterinde de mevcut mühimmata
ilişkin eksik, kayıp ve çalıntının bulunmadığı ifade edilerek,
herhangi bir soruşturmanın olmadığı bildirildi.
Sahil Güvenlik Komutanlığının söz konusu mühimmattan envanterinde
sadece renkli sis kutusunun olduğu, fakat bulunan sis kutularının
da kafile numarasının belirtilmemesi nedeniyle envanter tespitinin
yapılamadığı kaydedildi.
Jandarma Genel Komutanlığının, söz konusu mühimmattan
1375-20490-00001 stok numaralı C3 tertipli, 450 gram tahrip
kalıbının envanter kaydının olduğu, mühimmata ait tedarik, tertip
ve sarf bilgilerine, tertip emirlerinin arşiv bekleme suresinin
dolmasına müteakip imha edilmesi nedeniyle ulaşılamadığı anlatıldı.
Tahrip kalıbının 1998-2009 yılları arasındaki dönem içerisinde sarf
edilmediği dile getirilen yazıda, birlik komutanlıklarınca herhangi
bir eksik, kayıp ve çalıntı bildiriminde bulunulmadığının tespit
edildiği ifade edildi.
Kara Kuvvetleri Komutanlığında ise söz konusu mühimmata ilişkin
detaylı bir inceleme başlatıldığı, ancak henüz sonuçlanmadığı
belirtildi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, yapılacak incelemenin
tamamlanmasının ardından sonucunun mahkemeye iletileceği
kaydedildi.
OSMAN YILDIRIM
Mahkemenin talebi üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı Gaziantep
5'inci Zırhlı Tugay 1'inci Tank Tabur Komutanlığından gelen yazıda
da tutuklu sanık Osman Yıldırım'ın 25 Şubat 2001 tarihinde bu
birliğe geldiği belirtildi.
Askerliğini burada yapan Yıldırım'ın 13 gün sıhhi izin
kullandığı, ÜÇ ay da antisosyal, kişilikte anksiyete bozukluğu
tanısıyla hava değişimi aldığı belirtilen yazıda,
Yıldırım'a patlayıcı eğitimi verildiği konusunda herhangi bir kayıt
olmadığı kaydedildi.
Yine yapılan incelemede, herhangi bir askeri suç ve yasal işlem
kaydına rastlanılmadığı vurgulandı.
Tutuksuz sanık Semih Tufan Gülaltay'ın talebi üzerine Ankara İl
Emniyet Müdürlüğü ile Kars İl Emniyet Müdürlüğünden gelen yazılarda
da Osman Yıldırım'ın, dönemin İnsan Hakları Derneği Genel
Başkanı Akın Birdal'ın vurulması olayının ardından gözaltına
alınmadığı kaydedildi.
TALAT AYDEMİR'İN ADI ARŞİVDE YOK
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinden gelen yazıda ise
Mahkemenin Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri
Mahkemesinde yargılandığı bildirilen Talat Aydemir'e ait iddianame
ve karar örneğinin tasdikli bir suretinin istendiği
hatırlatıldı.
Askeri mahkemenin dava dosyalarının, Kara Kuvvetleri
Komutanlığı Adli Müşavirliğe bağlı Sıkıyönetim Arşivi'nde bulunduğu
belirtilerek, bu arşivde, Türkiye genelindeki 1979-1985 yıllarına
ait Sıkıyönetim Komutanlıkları askeri savcılık ve
mahkemelerinin işi biten dava dosyaları ile 1970-1974 yıllarına ait
sıkıyönetim komutanlıklarına ait fihristler bulunduğu, Ankara
Sıkıyönetim Komutanlığı adli ünitelerine ait bu fihrist ve
kayıtların incelenmesinde Aydemir'in ismine ve soruşturma
açıldığına dair bir kayda rastlanılmadığı vurgulandı.
VELİ KÜÇÜK İLE İLGİLİ ÖN ÇALIŞMA
Tutuklu sanık Veli Küçük'ün avukatının talebi üzerine İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden
gelen yazıda da Küçük hakkında 2000-2001 yıllarında herhangi bir
proje çalışması yapılıp yapılmadığına ilişkin bilgi istenildiği
belirtildi.
Yapılan araştırmada, 2001 yılında yürütülen bir soruşturmayla
ilgili gözaltına alınan Tuncay Güney'in Veli Küçük'ün de içinde
bulunduğu “Ergenekon” yapılanmasından bahsettiği ve konunun
araştırılması için yapılan talep üzerine İstanbul DGM Cumhuriyet
Başsavcılığınca 16 Mart 2001'de ön çalışma izni verildiği ve bu
şekilde proje çalışmasına başlanıldığı kaydedildi.
Proje kapsamında yapılan çalışmalarda ise değişik tarihlerde
İstihbarat Şube Müdürlüğü ile yazışmalar yapıldığı ve alınan cevabi
yazılarda, Küçük ve bahsedilen grup ile ilgili herhangi bir bilgi
ve belgenin bulunmadığının bildirildiği anlatıldı.
Bunun üzerine 14 Kasım 2002'de Başsavcılığa yazı yazılarak,
çalışmalar sonucu herhangi bir suç unsuru tespit edilemediği ve
herhangi bir kişinin iletişimlerinin dinleme altına alınmadığının
bildirilerek, ön çalışmaya son verilmesinin sorulduğu ifade edilen
yazıda, Başsavcılığın talimatı üzerine de çalışmaya son verildiği
vurgulandı.
“ERGENEKON BELGELERİ ÖRGÜTSEL DOKÜMAN”
Yine Veli Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük'ün, “Sanıklardan ele
geçirilerek dosyaya konulan Ergenekon olarak adlandırılan
belgelerin evveliyatlarının olup olmadığı ile ilgili de daha önce
herhangi bir yerde ele geçirilip geçirilmediği ve herhang bir
örgüte ait olup olmadıklarının tespit edilip edilmediği konularının
araştırılmasına” yönelik talebine de Emniyet Genel Müdürlüğünden
cevap verildi.
Yapılan araştırmada, bu belgelerin geçmişlerinin olmadığı, daha
önce herhangi bir yerde de ele geçirilmediğinin anlaşıldığı ifade
edilen yazıda, bunların herhangi bir örgüte ait olduğuna dair bir
tespitin de yapılamadığı kaydedildi.
Ancak, Danıştay saldırısının sanığı Alparslan Arslan'ın
Kadiköy'deki Yeditepe Hukuk Bürosundan ele geçirilen 16 sayfalık
belgenin, gönderilen dokümanlardan bir kısım alıntılar içerdiği
dile getirilen yazıda, belgelerin içerik, şekil gibi yönlerden
değerlendirilerek, örgütsel nitelik taşıyıp taşımadığı
hususunun da ilgili mevzuat çerçevesinde ele alındığı
anlatıldı.
Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanu'nundaki terör
ve örgüt tanımlarına yer verilen yazıda, yine terör suçları,
ideoloji, örgütlü yapının da ne olduğu yasalara göre anlatıldı.
Şekil yönünden yapılan karşılaştırmada belgelerin tamamına yakın
kısmının kapak tasarımlarının, kullanılan yazı karakterlerinin
benzerlik gösterdiği, üzerlerinde hazırlama tarihi olabileceği
değerlendirilen belirli tarihlerin yazıldığı belirtilen yazıda,
“Emir ve tensiplerinize sunulan”, “Saygılarımla”, “Haddimizi
aşarak” gibi tabirler kullanılan belgelerin hiyerarşik olarak üst
makama arz edilir tarzda, talimatla veya önceden belirlenen konular
üzerinde uzman kişi veya kişiler tarafından ayrıntılı olarak
hazırlandığı anlatıldı.
İçerik yönünden ise belgelerin ayrıntılı incelemesine yer verilen
yazıda, sonuç olarak, “DVD ortamında gönderilen belgeler,
içerik-şekil yönlerinden bir bütün olarak incelendiğinde söz konusu
belgelerin örgütsel nitelik taşıdığı
değerlendirilmektedir” denildi.
Avukat Küçük'ün aynı konuya ilişkin talebi üzerine MİT ve Jandarma
Genel Komutanlığına yazılan yazılara ise henüz cevap
verilmedi.