TSK'da ne kadar cemaatçi subay var?
Abone olABD’nin iki eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ve Morton Abramowitz’in yazdıkları Türkiye raporunda cemaatin ordudaki örgütlenmesi için çarpıcı tespitler var...
Cumhuriyet gazetesi yazarı Utku Çakırözer, ABD’nin iki
eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ve Morton Abramowitz’in
yazdıkları Türkiye raporundan yola çıkarak “Erdoğan, 17 Aralık
operasyonu sonrasında Gülen hareketi karşısında öyle çaresiz bir
duruma düştü ki, kışlasına yolladığı orduyu yeniden masaya davet
etmek zorunda kaldı.” değerlendirmesinde bulundu.
Ordudan atılmaların durmasının ardından "Gülen yanlılarının" ordu
içinde güçlendiğini kaydeden Çakırözer, “Hükümet Gülen hareketine
yönelik bir operasyon başlatırsa, ordu içindeki bu Gülen yanlıları,
aynı 1960’ta albayların yaptığı gibi bağımsız hareket etmeye
kalkışır mı? Bu tür sorular bundan sonra Türkiye’nin geleceğinde
anahtar rol oynayacak." dedi.
ORDUDA NE KADAR CEMAATÇİ SUBAY VAR?
Çakırözer'in yazısında yer verdiği raporun en çarpıcı
bölümlerinden biri de TSK içindeki Gülen cemaati örgütlülüğü.
Rapora göre "TSK içindeki albayların yüzde 10’unun, yüzbaşıların
ise yüzde 40’ının Gülen hareketine mensup olduğu" tahmin
ediliyor.
Utku Çakıözer’in “ABD Elçilerinin "Seçim Raporunda Çarpıcı
Tespit:” (17 Mart 2014) başlığıyla Cumhuriyet gazetesinde
yayımlanan yazısı şöyle:
ABD'Lİ DÜŞÜNCE KURULUŞUNDAN SEÇİMİ
RAPORU
ABD yönetimi, 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrasında AKP ile
Gülen hareketi arasında yaşanan büyük krizde bugüne kadar taraf
olmamaya özen gösterdi. Ancak bu, ABD başkentinde kavga ve
yolsuzluk iddialarının hiç konuşulmadığı anlamına kesinlikle
gelmemeli. Nitekim ABD’nin iki eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman
ve Morton Abramowitz’in yazdıkları Türkiye raporu bu konuda ilginç
iddia ve tahminler içeriyor. Bipartisan Policy Center (BPC) isimli
düşünce kuruluşu tarafından“Türkiye’nin Yerel Seçimleri” başlığıyla
yayımlanan raporun geniş bir özetini dün arkadaşımız Duygu Güvenç
haberleştirdi. Türkiye’de yakın gelecekteki siyasi gelişmelere
ilişkin önemli tahminlerin yer aldığı raporun satır aralarında
dikkatimizi çeken noktalar da şunlar:
TOPLUMUN YÜZDE 60'I YOLSUZLUK VAR
DİYOR
Türkiye’de arka arkaya yapılacak üç seçimin sonuçlarında yolsuzluk
iddiaları ve ekonominin durumu ve ordunun siyasetteki rolü
belirleyici olacak. Türk halkının yüzde 60’ından fazlası yolsuzluk
iddialarının doğru olduğu düşüncesinde. Tayyip Erdoğan’ın
popülaritesi de iki yıl önceki yüzde 60’lardan yüzde 39’lara düşmüş
durumda. Ancak bu sonuçların sandığa hızla yansıması beklenmiyor.
Erdoğan’ın medyanın büyük çoğunluğunu kontrol etme, iktidar gücünü
kullanma, seçmenleri yardımlarla kandırma gücü küçümsenmemeli.
DAHA ÇOK SES KAYDI
ÇIKACAK
Ancak tüm yolsuzluk delillerinin ortaya çıktığı da sanılmamalı.
Mutlaka daha çok tape ve iddia ortaya çıkacaktır. Erdoğan’ı
yıpratacak yolsuzluk kanıtları 30 Mart’tan sonra da devam edecek.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı sürecinde artacaktır.
CEMAATÇİLER HAPSEDİLECEK
Mİ?
Erdoğan, yerel seçimleri kazansa bile kurtulmuş sayılmayacak. Tam
tersine Gülen hareketi ile rekabet Cumhurbaşkanlığı ve parlamento
seçimlerinde daha da sertleşecektir. Yolsuzluk soruşturmaları
Erdoğan’ı “savunma” pozisyonuna soktu. Eskiden otoriter adımları
gücünü artırmak için kullanırken artık gücünü kaybetmemek için
otoriter uygulamalara yöneliyor. Erdoğan’ın kavgayı Gülen
hareketinin medyasını kapatmaya ve Gülencileri kitleler halinde
hapsetmeye kadar vardırıp vardırmayacağı merak konusu.
EKONOMİK KRİZ ERDOĞAN'I
BİTİREBİLİR
Türkiye’de iç siyasi durum daha fazla yolsuzluk iddiası ve baskıcı
uygulamalarla daha da kötüleşirse, para piyasaları bundan etkilenir
ve ciddi yabancı sermaye çıkışı yaşanabilir. Ekonomik kriz sadece
gönülsüz AKP seçmeninin değil Erdoğan’ın sağlam destekçilerinin de
cebini yakabilir ve Erdoğan’ın düşüşünü tetikleyebilir.
ORDU GERİ Mİ DÖNÜYOR?
Erdoğan, 17 Aralık operasyonu sonrasında Gülen hareketi karşısında
öyle çaresiz bir duruma düştü ki, kışlasına yolladığı orduyu
yeniden masaya davet etmek zorunda kaldı. Ordu yeniden açıklamalar
yapmaya başladı. Askerin tavırlarında değişiklik olduğu
gözlemleniyor. Son haftalarda sivillerle ilişkilerde son birkaç yıl
içinde görülmedik bir özgüven içine girdikleri belirtiliyor.
ALBAYLARIN YÜZDE 10'U
CEMAATÇİ
Kısa vadede Erdoğan’ın işine yarayacak olan bu manevra, uzun vadede
çok riskli. Çünkü ordudan atılmaların durduğu 2007 sonrasında,
Gülen destekçileri ordunun bazı birimlerinde etkili hale geldiler.
Basında, TSK içindeki albayların yüzde 10’unun, yüzbaşıların ise
yüzde 40’ının Gülen hareketine mensup olduğu ileri sürülüyor.
“Hükümet Gülen hareketine yönelik bir operasyon başlatırsa, ordu
içindeki bu Gülen yanlıları, aynı 1960’ta albayların yaptığı gibi
bağımsız hareket etmeye kalkışır mı?” Bu tür sorular bundan sonra
Türkiye’nin geleceğinde anahtar rol oynayacak.
AKP PARTİ KARŞISINDA KİM
GÜÇLÜYSE...
30 Mart’ta CHP’nin yüzde 30 üstünde, AKP’nin de yüzde 40 altında oy
alması Türkiye’de oyunun kurallarını değiştirecektir. Gülen
hareketi AKP karşısında kimin kazanma şansı yüksekse ona oy
verecek. Büyük şehirlerde CHP’ye, Orta Anadolu’da MHP’ye
yönelecekler.
CHP'NİN ANKARA'DA ŞANSI BU KEZ
YÜKSEK
Kadir Topbaş İstanbul’da hâlâ çok popüler. Mustafa Sarıgül önemli
kırılganlıkları olan tartışmalı bir aday. Erdoğan’a övgüleri,
eleştirilerinden daha az. Başarı şansı abartılmamalı. Ankara’da ise
Melih Gökçek, Topbaş kadar popüler değil. Ancak AKP karşıtı oyların
bölünmesi sayesinde hep başkan seçiliyor. Bu kez milliyetçi ve
merkez oyları da alabilecek Mansur Yavaş’ı aday gösteren CHP’nin
kazanma şansı yüksek.
KÖŞK İÇİN CHP-MHP
İTTİFAKI
Erdoğan’ın politikaları nedeniyle arada kalan Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ün imajı“zayıfladı.” Büyük ihtimalle ikinci bir dönem
için aday olacak. Ancak CHP ile MHP ortak bir cumhurbaşkanı adayı
belirleyebilirse Gül’ün karşısında şansları olabilir. CHP,
Ankara’da yaptığı gibi MHP’li bir ismi destekleyebilir. Böyle bir
durumda Meral Akşener’in ismi öne çıkabilir.
ERDOĞAN ARTIK DÜŞÜŞTE
Tek adam yönetimini benimsediği andan itibaren Erdoğan’ın
etrafındaki koalisyon kendisini terk etmeye başladı. 2011’den
itibaren başarı grafiği yavaşça düşüyor. Önünde sonunda siyaset
dışı kalacak. 30 Mart’ta sandıktan çok güçlü bir destek bulamazsa
Erdoğan Cumhurbaşkanı olmak yerine dördüncü dönem başbakan kalmayı
isteyecektir. Zaten çıkarılan internet ve HSYK yasalarıyla gündemde
olan MİT yasası da müstakbel başbakanı güçlendirecek
yasalardır.
***
Tüm bu yazılanlardan sonra iki eski Amerikan büyükelçisinin vardığı
sonuç şu:
“Erdoğan’ın yönetimindeki Türkiye artık bölgesinde istikrarı
sağlayacak bir müttefik olmaktan çıkmış, başlı başına bir problem
haline gelmiş durumda...”